Yaklaşık beş aydan bu yana aylık periyotlarda yapılan para piyasaları kurulu toplantılarında politika faizlerini toplam 500 baz puan düşüren T.C. Merkez Bankası, ocak ayında faizleri sabit bıraktı ve indirime gitmedi. Zira Aralık 2021 toplantısından sonra yapılan açıklamada önümüzdeki süreçte piyasaların takip edilerek durumun stabil kalacağını ifade etmişti.

T.C. Merkez Bankası para piyasaları kurulu, her ay yaptığı toplantıdan önce politika faizi konusunu tam anlamıyla masaya yatırarak önümüzdeki dönemde faiz inerse ne olabilir veya çıkarsa ne olabilir sorularının cevaplarına göre faiz oranları hakkında karar verir. Yani tüm ihtimaller en ince ayrıntılarıyla hesaplandıktan sonra faiz kararı vermektedir. Merkez bankası bağımsızdır veya bağımsız olmalıdır. Ancak mevcut ekonomi yönetiminin izlediği politikalara uyum sağlamak zorundadır. Yalnız bunu yaparken ekonominin diğer faktörlerini de dikkate almak durumundadır. Yani yetkililer istedi diye aynı yönde karar vermek durumunda değildir. İzlenen politikalara en maksimal şekilde yaklaşmalıdır.

Politika faizlerinin düşmeye başlamasıyla birlikte yükselen döviz kurlarıyla beraber enflasyon da yukarı doğru hız kesmeden hareket etmeye devam etti. Kur korumalı mevduat sistemine geçmekle birlikte bir anda düşen döviz kurları piyasaları oldukça rahatlatmasına rağmen fiyat artışları Male def günümüzde de devam ediyor. Gelen zam oranları da oldukça yüksek olduğundan özellikle dar gelirli vatandaşlarımızı geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı gibi olumsuz koşullara zemin hazırlıyor.

Yılbaşından sonra gelen fiyat artışlarına bakacak olursak akaryakıt, doğalgaz, elektrik, toplu ulaşım, ilaç gibi temel ürünlerin yanında aklımıza ne geliyorsa fiyatı yükseldi. Hükümet yetkilileri, zamların büyük bir kısmının tüketicilere yansıtılmadığını, devlet tarafından karşılandığını sık sık dile getirdiler. İşte dışa bağımlılığın getirdiği olumsuzlukları yaşamaktayız. Petrol ve doğalgaz gibi vazgeçilmez konularda dünya piyasalarına bağımlıyız ve dışarıdan almak durumundayız. Dolayısıyla fiyatını bir belirleyemiyoruz.

Dışa bağımlılık demişken gündemde olan bir konu da İran’dan gelen doğalgazın 10 gün süreyle kesintiye uğramasıyla birlikte sanayide oluşacak üretim kayıplarıdır. Üretici işletmeler Aralık 2021 ayında açıklanan yıllık %80 ÜFE oranı nedeniyle oldukça zor bir dönemden geçiyor. Üstüne bir de %40 doğalgaz kesintisi ise üretimi negatif yönde etkileyeceği kesindir. Bu bağlamda da yeni zamların gelmesi muhtemeldir. Çünkü hiçbir işletme, kar etmeden faaliyetlerini sürdüremez ve girdi maliyetlerini yansıtmak zorundadır.

Son gelen zamlarla birlikte vatandaşların elektrik ve doğalgaz faturaları neredeyse iki katına çıktığı için toplumun büyük bir kısmının serzenişlerine sebep olmakta, daha da ötesi battaniye ile ısınmaya çalışan, ışık yakmadan oturan insanları yazılı ve görsel basında izliyoruz ve ocak ayında yapılan zamların faturalara yansıtılmadığı, esas can yakacak rakamların önümüzdeki ayda geleceği gerçeğini de unutmamalıyız. Bu arada enerji piyasası düzenleme kurulu yapılan itirazları hemen değerlendirecek bir sistemi hizmete sokmuştur.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım ekonomik tablodan en çok etkilenen emekliler ve asgari ücretlilerdir. Yılbaşı’nda verilen ücret artışları gelen zamlarla birlikte kaybolup gitmiştir. Özellikle emeklilere verilen artış oranı yetersiz kalmıştır ama Sn. Cumhurbaşkanımızın ifadesine göre temmuz ayında daha fazla zam verilecektir. Avrupa ülkelerinde asgari ücretin alım gücü bizden oldukça fazladır. Kaldı ki ülkemizde nüfusun yaklaşık %40 ı asgari ücretle çalışmaktadır. Avrupa ülkelerinde bu oran %10 civarındadır. Aşağıda bazı Avrupa ülkelerinde asgari ücret rakamlarına bir bakalım;

Almanya: 1614 Euro – 25,315 TL Belçika: 1626 Euro – 25,503 TL Çekya: 579 Euro – 9,080 TL Estonya: 584 Euro – 9,158 TL Fransa: 1555 Euro – 24,386 TL Hırvatistan: 563 Euro – 8,833 TL Hollanda: 1626 Euro – 25,503 TL İrlanda: 1724 Euro – 27,048 TL İspanya: 1108 Euro – 17,383 TL Lüksemburg: 2202 Euro – 34,547 TL

Korona virüs salgını nedeniyle tüm dünya ülkeleri enflasyondan olumsuz şekilde etkilenmiş ve fiyat artışları, tüm dünyanın temel sorunu haline gelmiştir. Özellikle gıda enflasyonu başta olmak üzere enflasyonla mücadele hükümetin temel hedefi olmuştur.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım koşullar ne zaman düzelir sorusuna cevap vermek çok zordur ancak tahmin yapmak gerekirse TÜFE ile ÜFE arasındaki makasın bir hayli açık olmasından dolayı en az altı aylık süreçte enflasyonla yaşayacağımız söylenebilir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist