Elif KARACA

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Türkiye’de görevli büyükelçileri, Türk otomotiv sanayiinin önde gelen yöneticileriyle geçtiğimiz günlerde Bursa’da düzenlenen toplantılarda bir araya geldi. Gümrük Birliği, otomotiv sanayinde yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm gibi konuların ele alındığı toplantılara başkanlık eden AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut AB ile Türkiye arasındaki mevcut kuvvetli ticari iş birliğinin daha da geliştirilmesinin önemini sıklıkla vurguladı.

DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Meyer-Landrut AB’nin dijital programına Türkiye’nin katılımının çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin pek çok AB programında yer alması için çalıştıklarını söyledi. Gümrük Birliği’nin son 25 yılda Türkiye ekonomisinin dönüşümüne önemli katkıda bulunduğunu, ancak bu dönüştürücü gücün neredeyse sonuna gelindiğini belirten Meyer-Landrut, bir sonraki büyük dönüşümün “yeşil dönüşüm” olacağının, bunun Avrupa ve Türkiye’yi daha da yakınlaştıracağının ve işbirliği için yeni yollar açacağının altını çizdi. Bursa’da özel bir söyleşide sorularımızı yanıtlayan Meyer-Landrut ile geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gazetemizi ziyaretinde de sohbet etme şansı bulduk.

● Yeşil dönüşüm şu anda tüm dünya için olduğu gibi Türkiye için de çok önemli. Türkiye için ne gibi fırsatlar söz konusu olacak?

Türkiye ulusal stratejisine ve hedefl erine nasıl ulaşacağı üzerinde çalışıyor ve bu hedefl er tüm dünyanın da ortak hedefl eri. Son olarak Türkiye’nin de imzaladığı Paris Anlaşması da bunlardan biriydi. Ekonomik kalkınmamızın bir sonraki aşaması yeşil dönüşüm olacak ve eğer Türkiye ile AB bu yönde el ele gitmeyi başarırsa, bu, tarafl arın ortak ekosistemin parçası haline gelmeleri için çok önemli olacak. Türkiye’nin pek çok AB programına katılımı için çalışıyoruz. AB’nin dijital programına Türkiye’nin katılımının ne kadar önemli olduğunu buradaki toplantılarda hep birlikte duyduk. Araştırma ve geliştirme konusu özellikle önemli. Türkiye için topluluğun destekleyeceği yeni bir yatırım platformu kuracağız. Uluslararası finans kuruluşlarının, yatırımlar için garantileri, özellikle yeşil dönüşüm için finansal araçlar olacak, ancak Türk ekosisteminin projeler ve programlar ile gelmesi burada çok önemli.

“GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜNÜN SONUNA GELDİK”

Gümrük Birliği’nin son 25 yılda Türkiye ekonomisinin dönüşümüne ne kadar katkıda bulunduğunu gördük, ancak bu dönüştürücü gücün neredeyse sonuna gelindi. Bir sonraki büyük dönüşüm “yeşil dönüşüm” olacak ve bu dönüşüme birlikte gidersek bu olacak. Bu aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’yi daha da yakınlaştıracak ve işbirliği için yeni yollar açacak. Dolayısıyla bu birlikte çalışmak için büyük bir fırsat. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele bu kuşağın görevi, torunlarımız için yapmamız gerekenler var ve zaten başka alternatif yok. Dönüşümün bizi götüreceği noktaya birlikte gidebiliriz ve ne kadar birlikte yürürsek Avrupa ile Türkiye’nin ekonomik bağları o kadar güçlenecek.

● Türk şirketlerinin Avrupa Birliği fonlarından daha fazla yararlanabileceğini söyleyebilir miyiz?

Bu araştırma programları önemli, çünkü iklim değişikliğini ancak bugün modern teknolojiler geliştirirsek yönetebiliriz. Bu zorlukları bugünün teknolojisiyle yönetemeyiz. Çok kaynak var ama Türkiye ne yazık ki o kadar kullanmıyor. Avrupalı ortaklarla birlikte araştırma programının kriterlerine uyan projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki yedi yıl için bu araştırma programı 100 milyar Euro’ya yakın finansal kaynak sağlıyor. Önemli miktarda bir para söz konusu ve katılımcı bir devlet olarak Türkiye bu olanaklardan yararlanabilir.

● Gümrük Birliği güncellenmesi ile ilgili çalışmalar hangi aşamada?

Ticarete ilişkin olarak bazı kısıtlayıcı unsurlarla ilgili teknik sorular üzerinde çalışmaya devam ettik. Dolayısıyla mevcut Gümrük Birliği’nin uygulanmasındaki sorunlarla ilgili olarak Komisyon ve Ticaret Bakanlığı arasındaki görüşmelerde önümüzdeki haftalarda veya aylarda bir miktar ilerleme kaydedebileceğimizi umuyoruz. Bu da ilerleme perspektifl erinin açılması için temel oluşturacaktır.

● Almanya’da yeni bir koalisyon hükümeti göreve başladı ve izleyeceği politikalar merakla bekleniyor. AB genişlemesi, Türkiye’nin üyelik süreci gibi konular açısından Avrupa’yı nasıl bir dönem bekliyor?

Alman hükümeti adına veya tüm organlar adına konuşamam. Ama elbette Almanya’nın bu bağlamdaki konumu her zaman çok çok önemli ve şu anda tüm aktörlerin, endüstriyel aktörlerin, devlet aktörlerinin, özel sektörün Almanya’daki kendi muhatapları ile iletişim içinde olmaları önemli. Ama dürüst olmak gerekirse, herkes gibi onlar da şu anda Ukrayna’daki savaş durumu ile çok meşgul. Kuşkusuz Almanya önemli bir ülke ve özellikle Türkiye’nin ilişkileri konusunda her zaman destekçisi oldu. Nihayetinde hükümetlerin değişmesi ülkelerin temel çıkarlarını değiştirmez. Tabii ki insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin temeller değişmedi. Soru, hükümetin bundan ne tür operasyonel sonuçlar çıkaracağıdır. Ama yine bu konuda bir şey söyleyecek durumda değilim. Yeni hükümet bu çerçevede kendini nasıl konumlandıracağını kendisi belirleyecek.

İyi projelerle gelinirse finansman kolay

● Uluslararası finans kuruluşlarının da yeşil dönüşümle yakından ilgilendiğini görüyoruz. Türkiye’nin bu konudaki desteği sizce ne kadar güçlü?

Bir projeniz varsa veya geleceğin bir parçası olmak istiyorsanız prosedürleri takip eder ve ardından çalışmak için uygun bir şirket olarak seçilir ve fonlardan faydalanabilirsiniz. Esasında ihtiyacımız olan şey bence iyi projeler, paranın önemli bir sorun olacağını düşünmüyorum. Önemli olan cazip, finansal ve ekolojik olarak sürdürülebilir bir şekilde ilerleyebilecek projeler geliştirmek. Sonrasında bunun için gerekli finansman bulunur. Firmalar kendi üzerine düşeni güçlü projelerle yapıyorsa, finansmanın çok büyük bir sorun olmadığını göreceksiniz. Bu projeleri destekleyeceğiz. Finansmanla çok yakından ilgilenen uluslararası kalkınma ajansları olacak. Dürüst olmak gerekirse, önceliğin şu anda doğru, inovatif projeleri geliştirmek olduğunu düşünüyorum.

Türkiye kendi emisyon ticaret sistemini kurabilecek

● Türkiye’nin kendi emisyon ticaret sistemini (ETS) kurması mümkün olacak mı?

Evet. Emisyon ticaret sistemi iki amaca hizmet eder. Amaçlardan biri, gelecekte CO2 kullanımı için doğru fiyatın belirlenmesidir. Buradan sağlanacak gelir, kamu sektörü tarafından dönüşümün desteklenmesi amaçlı kullanılabilir. Karbon salımları fiyatlandırılacak ve salımların azaltılması için çekici teşvikler sağlanacak. Herkes bu salım azaltma hedefine katkı sağlamak isteyecek. Amacımız dünya çapında iyi bir karbon sistemi kurmak, bu nedenle karbon emisyon ticareti sistemi ile sürece başladık. Sınırda karbon düzenlemesi için belli sektörler seçildi, enerji üretimi, çelik, gübre gibi alanlar belirlendi. Karbon fiyatlaması Avrupa’daki fiyatlama ile bağlantılı olacak. Karbondioksit fiyatlaması Türkiye’de Avurpa’ya kıyasla daha düşükse o zaman sınırda karbon düzenlemesi gündeme gelecek.

● Türkiye’de kurumların işleyişi ve demokrasi konularında söylemek istedikleriniz var mı?

Avrupa Komisyonu her yıl bir ülke raporu hazırlıyor ve son yıllarda bu ülke raporlarında ne yazık ki, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında gerileme olduğunu ve Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin bu temelde sonuçlar çıkardığını söyleyebilirim. Bu konuda ekleyebileceğim pek bir şey yok. Şu anda bir sonraki Ekim ayı raporu üzerinde çalışıyoruz.