Politika faizlerinin düşmeye başlamasıyla birlikte gelen enflasyon yüksekliği, hayat pahalılığı, yüksek döviz kurları gündemde kalmaya devam ediyor. Halk, geçim zorluklarıyla boğuşmaya çalışırken devlet büyüklerimizden de ilginç, düşündürücü, üzücü açıklamalar da birbiri ardına geliyor.
Son olarak maliye bakanımız sayın Nurettin Nebati’den Urfa’da kur korumalı mevduata yönelik olumlu düşüncelerini anlatırken” Türk Lirası düşeceği yere kadar düştü daha aşağı inmez” şeklinde maalesef üzücü bir açıklama geldi. Sayın bakanımız yerli ve milli paramızın değerinin çok düşük olduğunu açıkça itiraf etmiş oldu. Konu kur korumalı mevduatın hazineye yük getirmeyeceğini anlatmak idi ama amacından maalesef çıkmış oldu.
Devletin en yetkilileri böyle bir açıklama yaptığı zaman milletin güven endeksi maalesef düşecektir ve özellikle iş hayatında olumsuz gelişmelere sebep olabilir. Çünkü iş insanlarımız zaten ekonomik darboğazı aşmaya çalışırken yarın için bir öngörüye sahip değilken, plan ve program yapamadan problemlere günlük çözüm arar bir durumda iken bu ve benzeri sözler hiç hoş olmadı.
Söze konu olan kur korumalı mevduat hesapları mevzuuna gelecek olursak bildiğiniz gibi 21 Aralık 2021 tarihinde yürürlüğe giren ve ilk 3 aylık dönemi geçtiğimiz günlerde sona eren ilk taksitler ödenmeye başlandı. Yapılan açıklamalara göre 591 milyar TL kur korumalı mevduat hesabında toplandı. Ancak dönem başında 11,5 TL olan dolar kuru ilk taksit döneminde 14,8 TL oldu. Bu durumda verilen garanti gereği faiz üstü hazineden karşılanacak. Örneğin 100 TL tasarruf sahibine toplam 127,5 TL ödenecek. Bunun %4,5 u bankadan faiz olarak geri kalanı da hazineden kur farkı olarak tasarrufçuya ödenecek. Bu durumda birinci dönem için toplam mevduata hazineden 15 milyar TL çıkmış olacak. Başka bir ifade ile zenginlerin tasarrufları için vatandaşların vergilerinden toplanan paradan 15 milyar TL.ödenmektedir.
Öte yandan kur korumalı mevduat hesabına yurt dışında yaşayan vatandaşların da katılımı sağlanmıştı. Yeni alınan karara göre yurt dışında yaşayan yabancılar da kur korumalı mevduat sistemine dahil olabilecek.
Bir diğer konu birbiri ardına gelen zamlar devam ediyor. Akaryakıt için çok ucuz olduğumuzu söyleyen maliye bakanımızın bu açıklamasının ardından 24 saat geçmeden akaryakıt zamları ile karşılaştık. Ulaşım, et ve süt ürünleri de takip ederek zamlandı. Bu arada et ve süt kurumu genel müdüründen de benzer bir açıklama geldi. Uzun kuyruklar oluştuğu için zam yaptık” diyen genel müdür sanki insanların gelirleri ile alay etmiş gibi konuştu. ET ve süt kurumu her vilayetimizde maalesef bulunmuyor ve gelen zam oranı %48 olarak açıklandı.
Sanayide kullanılan doğalgaza da zammın yolda olduğunu yazılı ve görsel basından okuyoruz. Son bir yılda sanayi doğalgazına gelen zam oranı %336 oldu. Sanayide kullanılan her maddeye gelen zam iğneden ipliğe her ürüne yansıması kaçınılmazdır. Dolayısıyla enflasyonla bir müddet daha yaşayacağız. Bu süre yılsonunu bulacak gibi gözüküyor.
Faizlerin inmesini hatta sıfır olmasını istemeyen vatandaş yoktur. Ancak ekonomi tek bir faktörden oluşmaz. Diğer faktörlerin de uygun olması gerekir. Yani enflasyon, döviz kurları optimal seviyede olmalıdır. Politika faizlerini %14 e çektiğimiz halde kredi faizleri yükselmeye devam ediyor. Bugün için kredi faizleri %25-30 arasındadır.
Bir diğer konu da ücretlilere verilen zam miktarının ilk ayda yüksek enflasyon karşısında erimesidir. Asgari ücret ve emekli maaşları her üç ayda bir enflasyon hesabının üzerinde bir oranla değerlendirilmelidir. Emeklinin hali ise tabiri caizse içler acısıdır.2500 TL olan en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenmelidir. Vatandaşlarımız en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanmaktadırlar.
TÜİK rakamlarına göre gıda enflasyonu %65 dir. Yılbaşı’nda verilen %50 asgari ücret zammı enflasyonun altında kalmıştır.
Önümüzdeki süreçte gıda enflasyonu daha da artacak gibi gözüküyor. Çünkü akaryakıt zamları başta olmak üzere çiftçilerimizin ilaç, gübre, mazot, işçilik giderleri katlanarak yükseldiğinden bazı ekim alanları boş kalmış, hiç ekilmemiştir.
Rusya Ukrayna savaşı da buğday başta olmak üzere doğalgaz, enerji konusunda sıkıntı yaratmaya başlamıştır. Buğday ithalatımızın yaklaşık %86’sını bu iki ülkeden karşılamaktayız. Ayçiçeğinde ise durum ortadadır ve çözüm bekleyen sorunlar ağına eklenmiştir.
Yukarıda yazmaya çalıştığım devlet büyüklerinin sarf ettiği sözler nedeniyle olsa gerek maliye bakanımızın değişebileceği Ankara kulislerinde konuşulduğu söylenmektedir.
Saygılarımla
ZAFER ÖZCİVAN