Emre KARTALOĞLU / TÜRMOB Genel Başkanı
Yüksek enflasyonun yaratmış olduğu tahribat, en fazla sabit gelirliler ile küçük işletmeleri etkiliyor. Bu kesimlerin vergisel indirimlerle desteklenmesi, yaşanan tahribatın boyutlarını azaltmaya önemli katkı sunacaktır. Enflasyon artışının bütçeye yapmış olduğu katkıyı, enflasyondan zarar görenlerin yaralarını sarmak için kullanmak, sosyal yardımlaşma ve dayanışma politikası olmanın yanı sıra üretimi teşvik politikası olarak uygulanabilir. Vergi indirimleri çok geniş toplumsal kesimlere ekonomik olarak katkı verecektir.
Vergiler, kamu harcamalarının karşılanması için toplanırlar. Bütçe Kanunlarında ilgili yılda tahsil edilmesi planlanan vergi miktarı da gösterilir. Böylelikle topluma, cari yılda ne kadar bir vergi yükünü karşılayacaklarının bilgisi verilir ve halkın temsilcilerinin onayı ile vergiler tahsil edilir. Bu sistem aşağı yukarı tüm batı demokrasilerinde bu şekilde işler.
Bunun yanında olağanüstü durumlarda, yıkıcı bir doğal afet, savaş durumu veya benzeri söz konusu olduğunda vergi yükü artırılabilmektedir. Vergi oranlarında artış olağanüstü durumlarda toplumsal kabul görür. Peki ekonomik kriz anları bu olağanüstü durumlara girer mi? Devletin her türlü öngörüyle hareket etmesi ve uluslararası konjonktürü ve ülke içi işleyişe hakim olması beklenir. Bu nedenle ani bir majör büyüklüğe ulaşmadığı sürece, devletin yaklaşan ekonomik sorunları öngörmesi, önlem alması, harekete geçmesi gerekir. Tüm bunlar olurken vergi oranlarını yükseltmek beklenenin tam tersi bir etki yaratır.
Oysa yapılması gereken ekonomik krizleri toplumun üzerine vergi yükünün ağırlığını hissettirmeden aşabilmektir. Yaşanan kriz üretim artışı ile çözüme kavuşturulabilir. Üretimin artması istihdam ve girdi maliyetlerinin azaltılmasına bağlı olduğuna göre, girdi maliyetlerinin en önemlisi olan vergilerin düşürülmesi ilk adım olmalıdır. Daha sonrasında da tüketimin üretime ayak uydurabilmesi için tüketim vergilerinin de minimuma indirilmesi gerekir. Bu sayede üretim, istihdam, tüketim dengesi kurulduğunda enflasyondan daha da tehlikelisi stagflasyona gidilen süreç engellenebilecektir.
Vergi oranlarının tüm vergiler bakımından düşük olmasının bir başka faydası ise küresel oyuncuların yani yabancı sermayenin ülkemizi bir çekim alanı olarak görmesini sağlayacak olmasıdır. İstihdam maliyetleri, Avrupa ülkelerine göre düşük olan ülkemizin yabancı sermayeyi çekebilmesinin bir başka unsuru da düşük vergi oranlarıdır.
Vergi oranlarının düşük olması, vergi suç ve cezalarının caydırıcılığını artıracaktır. Kayıt dışının cazibesini kaybetmesi, ekonominin kayıt altına alınmasını ve vergi hasılatlarının yükselmesini sağlayacaktır. Düşük bir vergiyi ödemek yerine, bu vergi ödememek için illegal yollara sapmayı hiçbir akil varlık tercih etmeyeceğinden, vergi oranları azaldıkça aslında vergi hasılatı artacaktır.
OECD tarafından yayınlanan Vergi Politikası Reformları 2022, tüm OECD üyeleri ve diğer ülkelerinde vergi reformlarının önemli bir politika aracı haline geldiğini gösterdi. Vergi reformlarının, özellikle emek üzerindeki vergilerdeki indirimler ve kurumlar vergisi teşviklerine yoğunlaşarak, ülkelerin büyümeyi teşvik etmek ve pandemiden ekonomik toparlanmaya geçişi sağlamak için kullandıkları kilit politika araçları arasında yer aldığını tespit ediyor.
Vergi oranlarının düşürülmesi, ekonomik zorlukları aşmada olumlu katkı sağlayarak, üretim ve ihracatı teşvik ederek, doğrudan yatırımlar için bir cazibe merkezi yaratacaktır.