Ali Ekber YILDIRIM
Ulusal Pamuk Konseyi 2020 üretim sezonu ve geleceğe ilişkin beklentileri kapsayan kapsamlı bir rapor yayınladı. Rapora göre Türkiye’nin 2020 yılı lif pamuk üretimi 600 bin ton olurken ithalatı 962 bin ton oldu. Ayrıca 2020 yılında üretim alanları son 30 yılın en düşük seviyesine indi.
Zararla kapatılan 2019 sezonundan sonra üretim alanlarındaki daralmaya rağmen 2020’de kısmen daha iyi geçtiği belirtilen raporda destekleme primindeki artışın önemine vurgu yapıldı. Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık ve Genel Sekreter Prof. Dr. Ünal Evcim yaptıkları değerlendirmede özetle şu bilgilere yer verdi: ” Hatırlanacağı üzere, 2019 pamuk sezonu birçok konuda birden yaşanan olumsuzluklar nedeniyle zararla kapatılan bir sezon olmuştu. Buna bağlı olarak, 2020 sezonunda pamuk ekim alanları yüzde 40 azalarak, son 30 yılın en düşük değeri olan, 353 bin hektara (3 milyon 530 milyon dekar) geriledi. Bu gerilemede münavebe koşulu nedeniyle desteklemeden yararlanamayacak alanların devre dışı kalması da rol oynadı. Pamuk alanlarındaki bu daralmaya karşılık, ortalama tarla veriminin önceki yıla oranla yüzde 23 artması sonucunda rekoltedeki azalma yüzde 27 ile sınırlı kaldı. Geçen sezon yaklaşık değerlerle 1 milyon 600 bin ton kütlü (600 bin ton lif) pamuk üretildiği tahmin ediliyor.”
Maliyetler yüzde 25, verim yüzde 23 arttı
Rapora göre, 2020 sezonunda dekar başına pamuk üretim maliyetlerinin yüzde 25 oranında arttığı, ancak tarla veriminin de yüzde 23 artması sayesinde ürün maliyetindeki artış yüzde 2 ile sınırlı kaldı. Bunun yanı sıra, pamuk fiyatlarının önceki sezona göre yüzde 40 kadar daha yüksek seyretmesi kütlü pamukta kilo başına 25 kuruşluk brüt kazanç sağladı. Ayrıca 2020 sezonu için, 82 kuruştan 1 lira 10 kuruşa çıkarıldığı açıklanan fark ödemesi desteği ve mazot ve gübre destekleriyle birlikte söz konusu brüt kazancın 1 lira 32 kuruşu bulması imkânı oluştu.
“Üretici umutlu ama endişeli”
Raporda geleceğe ilişkin olarak ise şu değerlendirmeye yer verildi: “2020 sezonu pamuk bilançosundaki bu iyileşmeler üreticilere gelecek için ümit veriyor. Ancak, iklim değişikliği ve kuraklık riskleri ile üretim maliyetlerindeki kuvvetle muhtemel artışlardan kaynaklanan huzursuzluklar da var. Ayrıca küresel salgın koşullarının pamuk tüketimine ve dolayısıyla pamuk fiyatlarına olumsuz yansımasından endişe ediliyor. Bu anlamda pamuk desteklerinin sürdürüleceğine dair resmi açıklama yapılması büyük önem taşıyor. Miktarı belirlenmiş olmasa bile, fark ödemesi desteklerinin 2021 yılında da devam edeceğinin ilanı bu kararsızlıkları ortadan kaldıracak ve pamuk ekim alanlarının tekrar artma eğilimine girmesi sağlanacaktır.”
İthalata 1.5 milyar dolar ödendi
Ulusal Pamuk Konseyi’nin 2020 Pamuk Raporu’nda tekstil sanayinin 1 milyon 514 bin ton pamuk ihtiyacının 2020 yılında ancak yüzde 40 kadarını yerli üretimle karşılayabildiği yüzde 60’ının ise ithalatla karşılandığı belirtilerek, “İhtiyacın karşılanması için 962 bin ton pamuk ithal edildi ve bunun için 1,5 milyar doların üzerinde bir bedel ödendi. Daha da önemlisi yerli üretimle bunun 2,5 katı kadar bir net katma değer yaratılmaktan mahrum kalındı. Küresel salgın nedeniyle pamuk dahil bütün emtia fiyatlarında önemli artışlar söz konusu. 2021 sezonuna yüzde 74 gibi oldukça yüksek bir Stok/Kullanım Oranıyla girmekte olduğumuz için bu durum ülkemize henüz tam olarak yansımış değil. Ancak pamuk fiyatlarının en azından mevcut düzeylerini uzun süre koruyacağının güçlü bir delili sayılabilir.” bilgisine yer verildi.
“Türkiye için önemli fırsatlar var”
Küresel salgının tüketicilerin doğal ürünlere olan eğilimini artırdığı belirtilen Raporda, “Pamuk insan tenine dokunan kadim elyaf olarak bu anlamda öne çıkıyor. Bu gelişmeler hem üretim hem de tüketimde dünya genelinde söz sahibi bir pamuk ülkesi olarak Türkiye’ye önemli fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları faydaya dönüştürmek için tohumdan elyafa, elyaftan giysiye uzanan katma değer zincirinde yer alan bütün kesimleri kapsayan, sürdürülebilir bir kalkınma projesi hazırlanarak uygulamaya konulması gerekiyor. ” yorumuna yer verildi.
Pamukta yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri
Ulusal Pamuk Konseyi 2020 Sektör Değerlendirme Raporu’nda Türkiye’nin pamuk üretiminin sorunları ve çözüm önerileri de tek tek sıralandı. Raporda yer alan 46 sorun ve çözüm önerisi şöyle:
Yüksek üretim maliyeti
1- Bakanlıkça tarım ilaçları ve mineral gübreler için etkin madde içeriği esasına dayalı tavan fiyatlar belirlenmeli ve bu fiyatlara belirli aralıklarla güncellenerek denetlenmelidir.
2-Tarımsal üretim girdilerinin KDV oranları düşürülmelidir.
3- Özellikle ilaçlamada yüksek kapasiteli, modern teknoloji ürünü makine ve ekipmanlardan küçük büyük bütün çiftçilerin yararlanması sağlanmalı, bu amaçla pahalı ve kullanımı bilgi ve deneyim gerektiren bu araçların, makinalı hasat örneğindeki benzer şekilde, çiftçi örgütleri ve müteahhitler aracılığında ortaklaşa kullanımı teşvik edilmelidir.
4- Makinalı pamuk hasadı, ilaçlama vd. müteahhitlik hizmeti bedellerinde uygulanmakta olan KDV oranı %1’e indirilmelidir.
5- Pamuk hasat makinaları ithalatında 5 yaş sınırlaması 10 yaşa yükseltilmeli ya da AB uygulamasına geçilmelidir.
6- Zirai ilaçların ve gübrelerin kullanılmasına yönelik eğitim ve yayım çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır.
7- Maliyetin kontrol altına alınması, doğal afet risklerinin azaltılması ve tarla veriminin artırılması amacıyla temel meteorolojik veriler Ziraat Odaları ile paylaşılmalı ve bu verilerin üreticiye ulaştırılması sağlanmalıdır.
8- Toprak neminin, sıcaklığının ölçülmesi, PH metre kullanımı gibi basit dijital aletlerin çiftçiler tarafından kullanılması teşvik edilmelidir.
9- Aşırı gübrelemenin engellenmesi amacıyla toprak laboratuvarları etkin şekilde kullanılmalı, laboratuvarların analiz sonuçları denetlenerek laboratuvarlara olan güven arttırılmalıdır.
10- Toprakların organik madde miktarını artıracak uygulamalar teşvik edilmeli ve pilot projelerle ve araştırma ve yaygınlaştırma çalışmalarıyla desteklenmelidir.
11- Sentetik gübreye alternatif yöntemlerin (hayvansal üretim kaynaklı gübre, yeşil gübreleme, organik gübre) kullanılabilmeleri için gerekli altyapı ve eğitim desteği verilmelidir.
12- Zirai ilaçlara alternatif uygulamaların teşviki hem pilot projelerle hem araştırma ve yayım çalışmalarıyla desteklenmelidir.
13- Akaryakıt maliyetinin düşürülmesi ve toprak sağlığının arttırılması için öncelikle “Azaltılmış Toprak İşleme” ve “Doğrudan Ekim” teknikleri yaygınlaştırılmalıdır.
14- Yanlış sulama nedeniyle tuzlanma, erozyon ve verim kayıplarının önlenmesi için modern sulama yöntemleri yaygınlaştırılmalı ve gerekli altyapı yatırımları teşvik edilmelidir. Bu durumu destekler biçimde optimal su kullanımı için arazi düzeyinde eğitimler düzenlenmelidir.
15- Maliyetin yanı sıra ürün kalitesini de olumsuz etkileyen bilinçsiz, zamansız ve yanlış hasat kimyasalları kullanımını engellemek için eğitimler düzenlenmelidir.
16- İlaç ve bayilerinin etkinliği sınırlandırılmalı, ilaçlama kararları uzman danışmanlarca reçetelendirilmeli, ilaç bayileri denetimleri arttırılmalıdır.
17- Tarım ilaçları satışı barkod sistemine göre yapılmalı, çiftçiler ruhsatlı ilaçları T.C. Kimlik No ile ve ÇKS’deki ürünlerine göre alabilmeli ve zirai ilaçlar eczanelerdeki gibi izlenebilmelidir.
Verim ve kalite kayıpları
18- Kapsamlı bir eğitim ve yayım projesi hazırlanıp uygulanmalı, bu bağlamda hasat döneminde ulusal ve yerel tv kanallarında yayınlanacak kamu spotları, sokak tanıtımları vb. araçlarla desteklenen bir kampanya düzenlenmelidir.
19- Yerli ıslah pamuk çeşitleri tohumculuğu vergi muafiyeti vb. teşviklerle desteklenmelidir.
20- Makinalı Pamuk Hasadı yönetmeliği Aydındaki pilot uygulamadan elde edilen deneyim ışığında güncellenerek diğer pamuk bölgelerini de kapsayacak şekilde uygulanmalıdır.
21- Çırçır işletmelerinin günümüz ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi sağlanmalı, ayrıca mevcut çalışma usul ve esasları gözden geçirilerek güncellenmelidir.
22- Bütün işletmelerin ön temizleme ve kurutma üniteleriyle donatılmaları, ayrıca depolama kapasitelerinin işledikleri ürün miktarı ve çeşitliliğine uygun hale gelmesi sağlanmalıdır.
23- Kapasiteye göre çalıştırılması zorunlu Çırçır Ustası ve Pamuk Ustası sayıları belirlenip istihdamları sağlanmalıdır.
24- Yangın risklerine karşı alınacak önlemler listesi oluşturularak, işletme içinde bulunması zorunlu yangın tüpü, köpük makinesi sayıları; su tankı ve yer üstü hidrant sayı ve büyüklükleri belirlenmeli, yağmurlama sistemleri, jeneratör vb. ekipmanları bulundurma zorunluluğu getirilmelidir.
25- Elektronik kantarların maliyeye e-devlet üzerinden entegrasyonu yapılarak, işletmelere giren ve çıkan ürünlerin anlık takibi sağlanmalıdır.
26-Kütlü ve lif pamukta ürün güvenliği ve denetimini sağlamak amacıyla hazırlanmış olan “Pamukların Kontrolüne İlişkin Tebliğ (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2012/25)” ile “Pamukların Standardizasyonuna İlişkin Tebliğ (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2012/27)” günümüz şartlarına göre yenilenmeli ve mutlak surette uygulanması sağlanmalıdır.
27- Pamuğun araziden çırçır işletmesine sevkinin, ayrıca kalitesinin ve desteklemelerin takibi için ve çırçır işletmelerinin kalite ve standardizasyonu ile ilgili Tarım ve Orman Bakanlığına da bazı yetkilendirmeler verilmeli; hasat sezonunda denetimler yapılmalıdır.
Desteklerinin etkinleştirilmesi ve pazarlama
28- Pamuk politikalarının belirlenmesi ve uygulamasında ilgili bakanlıklar vd kurumlar arasında koordinasyon sağlanmalıdır.
29- Pamuk ekim alanlarının ve rekoltenin uydu teknolojilerinden yararlanılarak parsel bazında hızlı ve güvenli tahminini sağlayan bir ağ kurulmalıdır.
30- Pamuk ekim tahminleri ÇKS ve Tapu kayıtlarından alınan Parsel Tanımlarıyla birlikte TİKAS ile entegre edilerek yürütülmelidir.
31- Destekleme miktarı ülkesel üretim maliyetleri ile küresel ürün fiyatlarının güvenilir tahminlerine göre belirlenerek sezon öncesinde ilan edilmeli; sezon boyunca, özellikle tarla verimi ve üretim maliyetlerinde, beklenmedik olumsuzlukların ortaya çıkması halinde sezon sonunda revize edilmelidir.
32- Destekleme en az 3 tercihan 5 yıllık süre için duyurularak uygulanmalıdır.
33- Desteklemenin orta ve uzun vadeli stratejik kalkınma planları kapsamında pamuk tarımı ve pamuğa dayalı tekstil ve hazır giyim ve diğer sanayilerimizin gelişmesinde etkin bir kaldıraç olarak kullanılabileceği dikkate alınmalıdır.
34- Sezon boyunca ve sezon sonunda üretilen ve denetlenen pamuk balya kayıtları ile üretim sonuçları karşılaştırılarak ilan edilmelidir.
35- Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) üzerinden kütlü pamuk fark ödemesi destekleme miktarının hesaplanmasında, ilgili ticaret borsasınca yayınlanan “Sezon Ortalaması Çırçır Randımanı” değerleri esas alınmalıdır.
36- Ürün kalitesinin ve üretici gelirinin arttırılması amacıyla Lisanslı Depo kullanımının teşviki için ELÜS’ler üzerinden verilecek Fark Ödemesi destekleri, doğrudan Müstahsil Makbuzlarına dayalı desteklemeye oranla en az %10 oranında daha yüksek olmalıdır.
37- Pamuk Lisanslı Depoculuk Sisteminin gelişmesi için depo kirası destekleri arttırılmalıdır.
38- Üreticilerin önündeki diğer büyük bir engel de kütlü pamuklarını lif haline getirmek için aldıkları çırçırlama hizmetinin %18 KDV’ye tabi olmasıdır. Bu engelin ortadan kaldırılması için çırçırlama hizmetinde KDV oranı %1’e düşürülmelidir
39- Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri lisanslı depoculuk desteklerinden yararlanamamaktadır. Tariş, Çukobirlik, Antbirlik gibi tamamen üreticilerden oluşan bu kooperatiflerin sistem dışında kalması lisanslı depoculuktan beklenen yararların tabana yayılmasını engellemektedir. İlgili yönetmelikte yapılacak bir düzenleme ile bu yanlış acilen düzeltilmelidir.
40- Mevcut uygulamada çırçır işletmeleri de lisanslı depoculuk desteklerinden yararlandırılmamaktadır. Çırçır işletmelerine analiz desteği verilerek bunların da sisteme katılmaları ve bunlar sayesinde lisanslı depoculuk hizmetine erişemeyen küçük çiftçilerin dolaylı olarak sistemden yararlanmaları sağlanmalıdır.
41- Lisanlı depoculuk kapasitesinin artırılması ile Ürün İhtisas Borsası etkin şekilde çalıştırılabilir. Böylelikle hem üretici ürününü yıl içerisine yayarak satma şansına, tekstil işletmeleri ise daha uzun soluklu ticari bağlantı yapma şansına sahip olacaktır.
42- Ürün İhtisas Borsasının biran önce hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.
Sürdürülebilirlik ve farkındalığın geliştirilmesi
43- Ulusal Tarımsal Sürdürülebilirlik Stratejisi belirlenmeli ve destekleme, Ar-Ge, Eğitim ve Yayım faaliyetleri ve yatırımları bu stratejiye uygun şekilde yürütülmelidir.
44- Pamukta Sürdürülebilirlik Standardı hazırlanmalı ve bu standart İyi Tarım Uygulamaları (İTU), GMO Free Turkish Cotton Garanti markası Standardı gibi ulusal ve BCI gibi uluslararası diğer standartlarla eşleştirilmeli ve bu standardı uygulatacak ve denetleyecek mekanizmalar kurulmalıdır.
45- Organik pamuk ve İyi Pamuk Uygulamaları (İPUD) kapsamında üretim yapan çiftçiler prim, sertifikasyon giderlerine katılım vb. yöntemlerle desteklenmelidir.
46- GMO Free Turkish Cotton garanti markasının tanıtım ve kullanımı teşvik edilmelidir.