Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, dün katıldığı bir televizyon programında, Asya ile ticaretin önemine işaret ederek, ihracatçılara bu bölgeye odaklanmaları yönünde verdiği mesaj, kıta ülkeleriyle ticaretin durumunu gündeme taşıdı.
Uzmanlar Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Singapur, Tayland, Tayvan, Malezya ve Endonezya gibi Asya ülkelerinin dünya mal üretimi ve ticaretindeki paylarının önemli ölçüde arttığına işaret ederek, Türkiye’nin dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yapan bölgeye odaklanarak ihracatını artırabileceğini bildirdi.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevim Akdemir yaptığı açıklamada, Asya ülkelerinin son 30 yılda dünya mal ticareti ve üretimindeki paylarını önemli ölçüde artırdıklarını söyledi.
Türkiye’nin bölgeye yönelik ticaretinde ithalatın payı artarken, ihracatta aynı performansın gösterilemediğini ifade eden Akdemir, mal satımını artırmanın rekabet gücündeki artışla mümkün olacağını dile getirdi.
Akdemir, “Bunun için Türkiye’nin ara malı ithalatını azaltması gerekir. Türk sanayisinin ithal ara mallarına bağımlılığının azaltılması, bölgeden ithalatımızın da azalmasını sağlayacaktır.” dedi.
“Bakü-Tiflis-Kars demiryolu Asya ile ticarete katkı sunacak”
Asya ülkelerinin hububat, bakliyat, yaş sebze meyve ve kuru meyve ihracatı açısından önemli bir pazar olduğuna dikkati çeken Akdemir, “Bu bağlamda, Türk tarımının güçlendirilmesi ve ihracat kapasitesinin artırılması gerekir. Asya ülkeleri hem teknolojik ürünler hem de tüketim malları ihracatında dünya ticaretinde önemli bir paya sahip. Türkiye’nin bölgeye ihracatıyla teknolojik yatırımlarının artışı, küresel üretim zincirlerine ileri teknoloji içeren ürünlerle bağlanmasıyla sağlanabilir. Bu nedenle teknolojinin, nitelikli eğitimin önemini vurgulamak gerekir. Ayrıca ülkemizde enerji fiyatlarının düşmesi ihracatçının rekabet gücünü artıracaktır.” diye konuştu.
Akdemir, Bakü-Tiflis üzerinden Kars’a bağlanan demir yolu hattının, Türkiye’nin bölgeyle dış ticaretinin artmasına önemli katkı sunacağını belirterek, şöyle devam etti:
“Bu hat, taşıma maliyetlerinin düşmesi ve ticaretin gelişmesi açısından önemli bir destek sağlayacaktır. Hattın devreye girmesi Pekin’den Londra’ya demiryolu ulaşımının kesintisiz sürdürülmesine olanak sağlayacaktır. Bu hem Asya hem de Avrupa ile dış ticaretin gelişmesine imkan oluşturacaktır. Ayrıca bu hat üzerinde yeni kurulacak şehirler Türk müteahhitler için yeni iş sahaları açacaktır. Ayrıca Asya ülkeleri, müteahhitlik hizmetleri için büyük bir pazardır ve Türk müteahhitlik hizmetlerinin rekabet gücü yüksektir. Asya bölgesinde Çin’de 49 teknoloji geliştirme bölgesi vardır. Bunların en büyüğü Shenzhen’dir. Hindistan nitelikli iş gücü bakımından dünyanın ilk beş ülkesi arasında yer almaktadır. Dünya yazılım ihracatında da önemli bir ülkedir. Bu nedenle tekrar nitelikli eğitim ve Ar-Ge’nin önemini vurgulamakta yarar var. Asya ülkeleri doğrudan yabancı sermaye yatırımları açısından da ülkemiz finansal yatırımlara uygun bir bölgedir. Bu öneriler doğrultusunda alınacak kararlar ve yapılacak uygulamalarla ülkemizin bölgeye olan ihracatına artırmak mümkün olacaktır.”
Asya ile ekonomik ilişkilerde “denge” vurgusu
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Araştırma Uzmanı Dr. Altay Atlı da küresel ekonominin ağırlık noktasının Batı’dan Asya’ya doğru kaydığını vurgulayarak, Türkiye’nin kıta ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerini daha ileri seviyelere yükseltmesi gerektiğini söyledi.
Atlı, Türkiye’nin buradaki ilk hedefinin “ticaret hacmini artırmak” değil, “ekonomik ilişkilerini daha dengeli bir hale getirmek” olması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Şu anda başta Çin olmak üzere, Asya ülkelerine karşı ciddi bir ticaret açığımız var ve bu açık giderek artıyor. Söz konusu açığı bugünden yarına kapatamayız. Ticaret hacmimiz arttıkça açığımız da artıyor. Dolayısıyla esas olan ticareti artırmak değil, ilişkileri daha dengeli hale getirmek olmalıdır. Bu da Asya ülkelerinden ülkemize daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekerek olacaktır. Asya’da önemli bir sermaye birikimi var ve Türkiye bundan daha fazla faydalanabilir. Türkiye’nin yapması gereken, bir yandan Asya ülkelerine ihracatını mümkün olduğunca artırmak, diğer yandan da Asya ülkelerinden daha fazla yatırım çekmektir. Bunlar için de bence en önemli ihtiyacımız devletin Ekonomi Bakanlığı gibi ilgili kurumlarıyla özel sektörün ortak hedefler doğrultusunda, koordineli bir şekilde ortak çalışmalar gerçekleştirmesidir.”
Türkiye’nin ticaretinde Asya’nın payı arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye, ihracatının yarısından fazlasını coğrafi yakınlık ve Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle yapıyor. Buna karşın, son yıllarda ülkenin ticaretinde AB’nin payı azaldı, Asya’nın payında artış oldu.
Türkiye’nin dış ticaretinde 2012’de yüzde 15,5’te kalan Asya’nın payı, 2016’da yüzde 18,7 olarak kaydedildi. Söz konusu bölgenin payı, 2017’nin 11 ayında yüzde 17,5 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde ülkenin dış ticaretinde aslan payını yüzde 40,6 ile AB aldı.
Türkiye’nin Asya bölgesiyle 2012’de yaklaşık 60,2 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, 2016 yılında yüzde 6,3 artarak 63,9 milyar doları geçti. Türkiye’nin 2016’da bölgeye ihracatı, 2012’ye kıyasla yüzde 8,4 azalarak 9,7 milyar dolara gerilerken, bu bölgeden ithalatı aynı dönemde yüzde 9,4 artışla yaklaşık 54,3 milyar dolara yükseldi.
Türkiye’nin bölgeyle arasındaki dış ticaret hacmi, 2017’nin 11 ayında ise 62 milyar dolar olarak hesaplandı. Türkiye’nin bu dönemde bölgeye ihracatı 10,3 milyar dolara yaklaşırken, bölgeden ithalat 51,8 milyar dolar seviyesine ulaştı.