AÇIK AÇIK
ŞEREF OĞUZ • HAKAN GÜLDAĞ • VAHAP MUNYAR

Türkiye’de bilim ve teknolojiden söz edildiğinde akla ilk gelen kurumların başında TÜBİTAK bulunuyor. TÜBİTAK, geçen 10-15 yılda Türkiye’nin bilim ve teknoloji yolculuğunda ne düzeyde etkili oldu? Konulan hedefler ne düzeyde tutturuldu?

Ar-Ge ve yenilik sistemlerinin gelişimi için önem taşıyan özelliklere bakıldığında gerekli olan tüm sistem bileşenlerinin birlikte çalışması ve sinerji oluşturması yüksek önem taşıyor. Ar-Ge ve yenilik ekosistemleri tarafından gerçekleştirilmesi beklenen işlevlerde de nitelikli bilgi ve nitelikli insan kaynağının harekete geçirilmesi ve çeşitli aktörlerin arasında etkileşimlerin yüksek olması stratejik bir özelliktir. Ülkemizde Ar-Ge ve yenilik ekosistemimizin oluşumu için 58. yılında olan TÜBİTAK’ın rolü büyüktür. Son yıllarda gerçekleştirilen yeni stratejik yaklaşımımız sayesinde de önemli gelişmeler elde etmiş bulunuyoruz. Nitelikli bilgi ve nitelikli insan kaynağı odağında yeni stratejik yaklaşımımız olan “birlikte geliştirme ve birlikte başarma” yaklaşımı, Ar-Ge ve yenilik ekosistemimizin daha büyük hedefleri gerçekleştirmesinin önünü açmış bulunuyor. Küresel salgın ve iklim değişikliği gibi önemli güçlük alanlarında çözüm oluşturulması için son derece kritik olan bu yaklaşım sayesinde geleceğini bilim temelinde çizen bir ekosisteme dönüşüm sağlıyoruz. Bu yaklaşım ise Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin daha yüksek zirvelere ulaşmasına yön vererek ülkemizin 2053 yılı net sıfır salım hedefinin gerçekleştirilmesi için de kritik önemlidir.

COVID-19 PLATFORMU BULUŞTURDU

Türkiye’nin bilim ve teknolojide, Ar-Ge ve inovasyon temposunda bugün bulunduğu seviyeyi TÜBİTAK penceresinden bakınca nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye, teknolojide, Ar-Ge’de, inovasyonda hayal edilen düzeyi ne kadar yakalayabildi?

Ar-Ge ve yenilik süreçleri tüm dünyada hızla önem kazanmış bulunuyor. Ülkemizin Ar-Ge ve yenilik ekosistemi bu yönelimi güçlü bir şekilde yakalamıştır. TÜBİTAK olarak üniversite, sanayi ve kamunun birlikte hareket etmesi gerekliliğini dikkate alarak büyük ölçekli ve birlikte başarma modeline dayalı platform ve ağ desteklerimizi seferber etmiş bulunuyoruz. COVID-19 Türkiye Platformunda 49 farklı kurum ve kuruluştan 436 araştırmacıyı aşı ve ilaç geliştirme odağında bir araya getirdik. Benzer şekilde ülkemizin 2053 yılı net sıfır salım hedefinin gerçekleştirilmesi için yeşil teknolojilere odaklanan platformların artırılmasını maçlıyoruz. Mevcut platformlarımızın arasında temiz üretim imkanlarının sağlanması için ileri malzeme teknolojileri, yeni nesil güneş enerjisi teknolojilerinde yüksek verimliliğe ve maliyet etkinliğine sahip güneş hücresi teknolojilerinin geliştirilmesi ile akıllı şehir ve akıllı ev teknolojilerine odaklanma sağlayan platformlar bulunuyor. Yüksek Teknoloji Platformlarının yeni çağrısı ile ekosistem paydaşlarımızı Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumlu alanlara yönlendiriyoruz. Yeşil Mutabakat’a uyum kapsamındaki öncelikli Ar-Ge ve yenilik konularında sunulan projeler öncelikli olarak desteklenecek.

Destek programlarımızın önemli bir kısmında da iklim değişikliği ve çevre sorunlarına karşı çözümler için teşvik imkânları sunuyoruz. Araştırma destek programları kapsamındaki 2021 yılındaki ilk 2 uygulamamızda toplam 170 projenin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na katkı sağlayan alanlarda desteklenmesini sağladık. Adapte genlerin belirlenmesi konularında katkılar bulunuyor. Desteklenen projelerin etkiye dönüşüm sürecinin takibi ve destek sürecinin tamamlanması sonrası için göstergelere dayalı Ticarileşme İzleme Sürecimizi de oluşturduk.

Sanayi Doktora Programımızda sanayide ihtiyaç duyulan doktora derecesine sahip nitelikli insan kaynağının üniversite-sanayi ortaklığında yetiştirilmesi ve sanayide doktoralı araştırmacı istihdamının teşvik edilmesini sağlıyoruz. İlk iki çağrımızda 1162 bursiyer, üniversite ve sanayinin birlikte yer aldığı 308 projede yetiştiriliyor. STAR programı ile lisans öğrencilerine odaklı çağrılarda 3 bin 043 öğrenci Ar-Ge projelerine dahil edildi. Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan 2021 yılı Türkiye İlerleme Raporu’ndaki 25. fasıl olan Bilim ve Araştırma faslında ülkemiz için aşağıdaki değerlendirmelere yer verildi: “Türkiye’nin bilim ve araştırma alanındaki hazırlıkları çok ileri düzeydedir. Türkiye rapor döneminde bazı ilerlemeler kaydetmiştir. Özellikle, ulusal araştırma ve yenilik kapasitesini artırmaya yönelik eylem planının uygulanması ve Avrupa Araştırma Alanı (ERA) ile uyumlu hâle getirilmesi, Türkiye’nin Ufuk 2020’de daha iyi performans göstermesine olumlu katkıda bulunmuştur.”

KAMU DESTEĞİNİN 3.75 KATI SATIŞ GELİRİ ELDE EDİLİYOR

TÜBİTAK, girişimlerde, teknoloji geliştirmede, Ar-Ge ve inovasyonda hangi aşamada devreye giriyor? Teknoloji geliştirdiğini, inovatif adımlar attığını düşünen bir girişimci TÜBİTAK’ın kapısını ne zaman çalmalı?

TÜBİTAK fikirden ticarileştirme aşamalarına kadar her aşamada girişimcimizin ve özel sektör firmalarımızın yanındadır. Girişimcilik alanında ise BiGG Girişimcilik Destek Programımız ile girişimcilerimizin teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini destekliyoruz. Fikir aşamasından pazara kadar olan faaliyetlerin desteklenmesini, böylece nitelikli girişimciliğin özendirilmesi ve uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri geliştirebilen başlangıç firmalarının oluşturulmasını sağlıyoruz. En güncel çağrımızda desteklediğimiz 136 girişimci ile birlikte BiGG programımızdan yararlanarak kurulan girişim firmasının sayısı 1663’den 1799’a ulaşmış bulunuyor.

Girişimci firmalarımızın arasında insan DNA’sının yaklaşık 10 bin kat daha ucuza analiz edilebilmesini sağlayan yeni nesil dizileme yönteminin otomasyonunu sağlayan örnekler de bulunuyor. Destek sağladığımız girişimciler ile kamu desteğinin 3.75 katı kadar satış geliri elde ediliyor. Ayrıca BiGG çekirdek sermaye desteğinin 7.14 katı kadar ekonomiye girdi sağlanıyor. Hazırlanan raporumuzda, 5 yıl içerisinde toplam 958 milyon TL yurt içi ve yurt dışı satış yapıldığı, satış gelirinin yüzde 23.3’ünün yurt dışı satışlardan elde edildiği ve 314 fikri sınai mülkiyet hakkı başvurusunun yapıldığı yer alıyor. Çıktı ve etki odaklı nitelikli iş planları oluşturma sürecinin desteklenmesi için 63 uygulayıcı ve işbirliği kuruluşumuz girişimcilerimiz için birlikte çalışıyor.
Toplam üç aşamadan oluşan süreçte öncelikli alanlarımız Akıllı Ulaşım, Akıllı Üretim Sistemleri, Enerji ve Temiz Teknolojiler, İletişim ve Sayısal Dönüşüm, Sağlık ve İyi Yaşam ile Sürdürülebilir Tarım ve Beslenme olarak belirlenmiş bulunuyor. Süreç içerisinde ise girişimcilerimizin oluşturduğu iş fikirlerine ait iş planlarının teknoloji düzeyi ve yenilikçi yönü, iş planının uygunluğu ve yapılabilirliği ve iş planının ticarileşme potansiyeli değerlendiriliyor. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında ülkemizin ekonomisi ve sanayimizin yeşil dönüşümüne katkı sağlanması için BiGG Yeşil Büyüme Çağrımızı da gerçekleştirdik.

TÜBİTAK’ın destek mekanizması nasıl işliyor? Destek için kaynak nasıl sağlanıyor? Talep edilen destekler ile elinizdeki kaynak ne kadar örtüşebiliyor? TÜBİTAK’ın sağladığı destek, girişimci için ne kadar yeterli oluyor?

Her bir destek mekanizmamıza ait değerlendirme kriterlerimiz bulunuyor. Örneğin bilimsel ve teknolojik araştırma proje başvurularımız özgün değer, yöntem, proje yönetimi ve yaygın etki boyutlarına göre değerlendiriliyor. Sanayi Ar-Ge proje başvurularımız endüstriyel Ar-Ge içeriği, teknoloji düzeyi ve yenilikçi yönü, proje planının ve kuruluş altyapısının proje için uygunluğu ile proje çıktılarının ekonomik yarara ve ulusal kazanıma dönüşebilirliği boyutlarına göre değerlendiriliyor. Destek mekanizmalarımıza alınan proje başvuruları, projenin içerdiği disiplin ve sektör dağılımına göre ekosistem aktörlerimizin arasında konu uzmanları tarafından incelenerek kurumumuza rapor ediliyor. Bilimsel ve teknolojik araştırma proje başvuruları konu uzmanları panelistler, sanayi Ar-Ge proje başvuruları ise konu uzmanları hakemler tarafından değerlendirme kriterlerine göre ele alınarak en nitelikli proje başvurularının seçilmesine katkı sağlayan puanlama yöntemi uygulanıyor. Girişimcilerimiz için yararlı bir gelişme ise Tech-InvesTR Girişim Sermayesi Destekleme Programımızdır. Çoğunlukla üniversiteler ve teknoparklardan çıkan girişimcilerimizin sermaye ihtiyacının çözülmesine katkı sağlıyor. Kurumumuz ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasındaki işbirliği anlaşmasına dayalı olarak girişim sermayesi kapsamında yatırım fonları destekleniyor. İlk 4 yatırım fonumuz olan Collective Spark, Diffusion Capital Partners, 500 Startups İstanbul Fund II Girişim Sermayesi Fonu, Gedik Portföy Yönetimi ve Boğaziçi Ventures Girişim Sermayesi Yatırım Fonu için proje sözleşmelerini imzaladık. Kuruluş süreçlerini tamamlayan bu yatırım fonları ile fintek ve finansal altyapıdan lojistik operasyon süreçleri, blok zincir, yapay zeka, giyilebilir teknoloji ürünlerine uzanan 34 farklı erken aşama teknoloji tabanlı girişime 380 milyon liralık yatırım yapılmış bulunuyor. Girişim sermayesi katkı paylarının yüzde 50’sini TÜBİTAK olarak hibe şeklinde veriyoruz. Desteklenen kuruluşa ödenen girişim sermayesi katkı payının yüzde 10’u kadar genel gider desteği sağlanıyor.

Tech-InvesTR Programı ile yakın zamanda ulusal ve uluslararası toplam 5 fonun kurulmasını öngörüyoruz. Yaklaşık 3 milyar liralık fon tutarının gelecek 5 yılda 150 erken aşama teknoloji tabanlı girişimin hedeflerini destekleyen yatırımlara dönüşmesini bekliyoruz.

AŞI VE İLAÇTA ÖNEMLİ KAZANIM SAĞLADIK

Geriye dönüp baktığınızda, “Şu projede TÜBİTAK’ın desteği olmasa yol alınamazdı” diyebileceğiniz neler var?

Ekosistemimizde TÜBİTAK’ın belirleyici rol oynaması önemlidir. Yeni stratejik yaklaşımımız olan birlikte geliştirme ve birlikte başarma yaklaşımı doğrultusunda küresel salgının ilan edilmesinden önce 2020’nin ilk ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın himayelerinde ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünün koordinasyonunda COVID-19 Türkiye Platformunu kurmuş olmamız bu ihtiyaca bir örnektir. COVID-19 Türkiye Platformu, küresel salgına neden olan SARS-CoV-2 virüsüne karşı bağışıklık kazanılmasına yönelik aşı adayları ve tedavi odaklı çözümlere yönelik ilaç adaylarının geliştirilmesi odağında oluşturuldu. Toplamda 49 farklı kurum ve kuruluştan 436 araştırmacının yer aldığı platformun her bir aşamasında belirleyici rol aldık. Toplam 7 aşı ve 10 ilaç geliştirme projesi olmak üzere 17 farklı projeye odaklanan araştırmacıların 118’i üniversiteden, 67’si kamu Ar-Ge biriminden, 38’i özel sektörden ve 213’ü bursiyer olarak bu seferberliğimizde yer aldı.

COVID-19 Türkiye Platformunun aşı ve ilaç geliştirme odaklı araştırma ekiplerinin arasında nitelikli bilgi, nitelikli insan kaynağı ve araştırma altyapıları dahil her türlü olanağın paylaşımı sağlandı. Ortak akıl, ortak çalışma ve ortak altyapı kullanımı ile dinamik bir süreç yönetimini ifade eden COVID-19 Türkiye Platformu sayesinde ülkemizin aşı ve ilaç geliştirme ekosistemi için çok önemli bir kazanım elde etmiş bulunuyoruz. COVID-19 Türkiye Platformunun aşı adayları, yurtdışında çalışılanların aynısı değil, virüse karşı etkinliği ve güvenirliği daha yüksek olma özelliği için yenilikçi tasarımlara sahip olan aşı adaylarıdır. Örneğin, COVID-19 Türkiye Platformunun yenilikçi aşı adayları arasında yer alan virüs benzeri parçacıklara dayalı aşı (VLP) adayı dünyada bu türde klinik aşamaya geçen 4. aşı adayı olmayı başarmıştır. COVID-19 Türkiye Platformunun ilaç geliştirme projeleri arasında da toplamda 20.000’den fazla molekül sanal olarak taranarak en yararlı olabilecek etken maddelerin tespit edilmesi için kapsamlı analizlerin gerçekleştirildiği projeler bulunuyor. Aralarından Montelukast için hücre içerisindeki virüsün çoğalmasını sağlayan enzimleri bloke etme ve virüsün hücre içerisine girmesini sağlayan proteinleri engelleme özelliği tespit edildi. Bir sonraki aşamada Faz 3 klinik çalışmaları gerçekleştirilecek.

Bazı iş insanlarından, “TÜBİTAK’ta son yıllarda eksen kayması var. Üretim yapmaya ve bu alanda özel sektöre rakip olmaya çalışıyor” yakınmaları duyuyoruz. TÜBİTAK doğrudan kendisi üretimle öne mi çıkmak istiyor?

Güncel örneklerimizin içerisinde kritik ileri malzeme yüksek sıcaklık dayanımlı polimerik reçine teknolojisi ve ülkemizin ilk yüksek ısıl dayanımlı yapısal yapıştırıcısının seri üretimi için özel sektöre teknoloji transferi ve daha birçok alanda örnekler bulunmaktadır. Yine enstitülerimiz bünyesinde geliştirilen tıbbi ürünlerden diğer örneklerin verilmesi mümkündür. Örneğin, Anadolu’daki ismiyle enir veya tavşan elması bitkisi kökünden elde edilen bitkisel ekstre, Venöz Dolaşım Bozukluklarına karşı endike (damar daraltıcı) olarak reçete edilmektedir. Ülkemizde yaygın olarak yetişen adaçayı, ekinezya, zeytin yaprağı ve enginar yaprağından standardize edilmiş yeni gıda takviyeleri de geliştirilmiş bulunuyor. Sadece bu alanda toplam 14 adet lisanslanmış ürün, büyük ölçekli üretim çalışmalarının tamamlanması ile ülke ekonomimize kazandırılmaktadır. TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisi Başkanlığımız ticarileşme süreçlerinin belirlenmesi ve bu kapsamda transfer süreçlerinin yönetilmesinden sorumludur. Teknoloji transferi süreçleri etkin bir şekilde ele alınmakta ve teknolojik kazanımların teknoloji transferi ile seri üretime geçmesi için çalışmaktadır.

10 BİNİ AŞKIN PROJEYE 3 MİLYAR LİRA VERDİK

TÜBİTAK’ın üniversitelerle ilişkisi nasıl? Teknoloji geliştirme, inovasyon adımlarında üniversitelerle işbirlikleri söz konusu mu?

Yüksek Teknoloji Platformlarımızda araştırma ve aday araştırma üniversiteleri ile 6550 sayılı Kanuna göre yeterlik almış altyapıları ile ekosistem aktörlerimizin seferberliğini sağlıyoruz. Sağlık alanına hizmet eden Yüksek Teknoloji Platformlarımızın arasında rejeneratif ve restoratif tıp araştırmaları ile HPV ve enflüanza kaynaklı enfeksiyonlara karşı tanı kitleri, ilaç formülasyonları ve aşı geliştirilmesine odaklı platformlarımız da bulunuyor. Ayrıca, inflamazom aracılı otoenflamatuvar hastalıkların takip ve tedavisine yönelik biyogösterge ve ileri teknoloji ürünü ilaçların geliştirilmesi ve hedefe özgü pan-kanser terapiler diğer platformların arasında yer alıyor. Son 5 yılda üniversitelerde yürütülen 10 binin üzerinde projeye yaklaşık 3 milyar TL destek sağladık. Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi kapsamında ise üniversitelerimizin performanslarını toplam 4 boyut ve 23 göstergeye göre değerlendiriyoruz.

İşbirliği ve etkileşimde sanayi işbirliği veya uluslararası işbirliğiyle yapılan proje sayısı ve fon tutarı, dolaşımdaki öğretim elemanı/öğrenciler ile Sanayi Doktora Programı performansları değerlendiriyor. Ekonomik katkı ve ticarileşmede akademisyen ve öğrenci/ mezun firma sayıları ve net satış gelirleri, lisanslanan patent ve faydalı model sayısı ile BiGG firma sayısı önem kazanıyor.

200 BİN LİRAYA KADAR TEMİNATSIZ HİBE VAR

TÜBİTAK’ın destek mekanizmaları çerçevesinde girişimcilere en düşük-en yüksek ne kadar kaynak sağlanabiliyor? TÜBİTAK’ın bugüne kadar verdiği desteklerin toplamı ne kadar?

Toplam 3 aşamadan oluşan Girişimcilik Destek Programımızın farklı aşamalarına göre girişimcilere sağlanan hizmet ve destekler çeşitlilik gösteriyor. Birinci aşaması iş fikirlerinin uygulayıcı kuruluşlara sunularak değerlendirdiği iş fikirleri için girişimcilere hızlandırıcı hizmetlerin sunulduğu aşamadır. İkinci aşamada ise değerlendirme sonucuna göre desteklenmesi uygun bulunan iş planları için girişimcilerimizin başlangıç firması kurduğu ve iş planları için proje desteğinin verildiği aşamadır. Yenilikçi yönü yüksek, uygun ve yapılabilir iş planlarına sahip ve ticarileşme potansiyeli yüksek olan iş planları bu aşamada desteklenir. Desteğimiz teminat alınmaksızın geri ödemesiz olarak hibe şekilde en fazla 200 bin TL’dir. Günümüze kadar 1799 girişim firması bu şekilde desteklenmiş bulunuyor. Üçüncü aşamada ise girişim firmalarının Girişim Sermayesi Yatırımları ile ulusal ve uluslararası desteklere erişim sağladığı aşamadır. Tech-InvesTR’in erken aşama teknoloji tabanlı girişimlere 5 yılda ortalama 20 milyon TL yatırım yapılması öngörülüyor. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programımız kapsamında da yüzde 75’lik bir destek oranı ile proje bütçesinin üst sınırı 600 bin TL’dir.

SANAYİ HAMLESİYLE ÇİP ÜRETİMİ İÇİN ÇÖZÜM İMKANI ARTAR

Dünyada bir çip krizi yaşanıyor. TÜBİTAK, bu tür teknolojiye dayalı sıkıntılı durumlarda çözüm odaklı rol oynayabilir mi?

Yarı İletken Endüstrisi Derneğinin dahil olduğu bir rapora göre önümüzdeki 10 yılda yarı iletkenlere yönelik talep artışının karşılanabilmesi için Ar-Ge ve sermaye harcamaları kapsamında yaklaşık 3 trilyon dolarlık yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor. Bu noktada Ar-Ge ve üretim süreçlerinin entegre bir şekilde ele alınması stratejik öneme haizdir. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programının uçtan uca yaklaşımı da bu ihtiyacı karşılıyor. Yaklaşık 2 milyar TL düzeyinde yatırımın öngörüldüğü programın çağrıları arasında makine, mobilite, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık ve kimya ürünler ile dijital dönüşüm çağrıları yer aldı. Bu çağrıların içerdiği öncelikli ürünlerin içerisinde de bilim ve iletişim teknolojileri tabanlı yenilikçi tıbbi cihazlar, yeni nesil akıllı sensörler, giyilebilir teknolojiler, mikroelektronik teknolojileri, otonom ve yarı otonom endüstriyel ve hizmet robotları ile sürücü destek ve güvenlik teknolojileri yer aldı. Yeni açılacak olan çağrılarda ise yenilikçi ve yıkıcı teknolojiler yer alacak. Program kapsamında sunulan imkanlar da dikkate alındığında ekosistemimizin birlikte geliştirme odaklı işbirliği sayesinde çip üretimine yönelik yerli çözüm imkanları artırılabilir.