Aysel YÜCEL / SEYİR DEFTERİ
Demiryollarında, kapasite sorunlarının çözümü için çalışmalar hızlandı. TCDD özel sektör işbirliğine kapılarını aralarken, sektör paydaşları da güç birliğine gitti.
Konteyner krizinin başladığı, karayolunda sınırların kapandığı, havayolunda kapasitenin yetersiz kaldığı ve navlunun rekor seviyelere ulaştığı pandemide, demiryolu sürdürülebilir bir taşıma modu olarak öne çıkmıştı. Pandeminin yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşı da değişen rotalar ve artan enerji maliyetleri nedeniyle demiryoluna olan ilgiyi daha da artırdı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanayicide yükleri demiryoluna kaydırma eğilimi başladı. Ancak gelişmiş ülkelerde yük taşımacılığında demiryolunun payı yüzde 20’leri aşarken, Türkiye’de bu oran yüzde 5’i bile geçmiyor. Dolayısıyla Türkiye’deki firmalar kapasite yetersizliği nedeniyle artan bu talebi karşılamakta büyük zorluk yaşıyor. AB’nin Yeşil Mutabakat’ı da çevreci bir taşıma modu olan demiryolunu daha önemli hale getirince, Türkiye’de de bu taşıma modunun önündeki engelleri aşmaya yönelik adımlar hızlandı.
Özel sektör tek ses oluyor
Son olarak bu hafta başında Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) ve Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) bir araya gelerek işbirliği protokolü imzaladı. DÜNYA’ya konuşan Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) Başkanı Ercan Güleç, demiryolundaki sıkıntıların herkesin sorunu olduğunu, ancak her kesimden farklı bir ses çıktığında kaotik bir durum ortaya çıktığını dile getirerek, bu nedenle STK’lar olarak işbirliği yoluna gittiklerini söyledi. Yapılan anlaşma kapsamında UTİKAD ve DTD ortak bir çalışma grubu oluşturacak. Sektörün ana problemleri belirlenerek, çözüm için öncelik sırasına konulacak. Ercan Güleç, “Bizim odağımız sektörün önünü açmak. Biz daha mikro bakarken, UTİKAD daha makro bakıyor. O mikrolar çözülmeden makro sorunlar da çözülmeyecek” dedi. UTİKAD Başkanı Ayşem Ulusoy da DTD ile yapılan işbirliğinin önemine vurgu yaparak, “UTİ- KAD olarak Demiryolu ve Intermodal Çalışma Grubumuz ile sektörün sorunlarına ve çözüm yollarına dair çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Hazırladığımız sektör raporları ile demiryolu ve diğer taşıma modlarında lojistik sektörünün gelişme alanlarını ve mevcut durumuna dair önemli bir literatür sunuyoruz. Son olarak DTD ile bir işbirliği protokolü imzalandık. Bu iş birliğinin derneğimiz ve üyelerimiz açısından çok büyük önem arz ettiğini düşünüyorum. Türk lojistik sektörünün demiryolu gibi gelişmeye açık bir konuda tek sesliliği yakalaması büyük fayda sağlayacak” açıklamasını yaptı. Dünyanın geldiği son durumda özellikle Rusya’ya başta AB ve ABD tarafından uygulanan tedbirlerin Türkiye’nin demiryolu ağının önemini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çeken Ulusoy, “Bu noktada sektörümüzün iki güçlü derneği olarak birlikte hareket etme kararımızın başta üyelerimiz olmak üzere tüm sektöre güç katacağını düşünüyoruz” dedi.
“Sanayici de işbirliği istiyor”
DTD Başkanı Ercan Güleç, demiryolunda yaşanan sıkıntıların sadece lojistikçilerin değil, sanayicinin de en önemli gündemlerinden biri olduğunu söyledi. Sanayi odalarıyla da görüşme yaptıklarını belirten Güleç, “Çünkü sanayiciler de yükünü demiryoluyla taşıtmak istiyor ama birçok sıkıntıyla karşılaşıyor. Demiryolunda iyileştirmenin nasıl yapılabileceği konusunda bizimle fikir alışverişi yapmaya geliyorlar. Birlikte ne tür işbirlikleri yapabileceğimizi konuşuyoruz” diye konuştu. Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Aydın Erdemir de Türkiye sanayisinin ve ihracatının hedeflediği rakamlara ulaşabilmesi için demiryolundaki sorunların çözümünün hayati önem taşıdığına vurgu yaptı. Erdemir, özellikle sanayi merkezleri ile limanlar arasında direkt demiryolu bağlantılarının sağlanmasının ve mevcut kapasitenin artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yeni hedefinde de taşımacılıkta demiryolunun payını yüzde 4’lerden yüzde 22’lere çıkarmak var.
TCDD’nin yeni yönetimi işbirliğine daha açık
Türkiye’de demiryolu yük taşımacılığında kapasitenin yetersiz olmasının önemli bir nedeni de yıllar önce çıkan serbestleşme yasasına rağmen, özel sektörün çeşitli endişelerle lokomotif yatırımı yapmaya cesaret edemiyor olması. Dolayısıyla hatların çok büyük bir kısmı TCCD tarafından işletiliyor. Yıllardır TCDD’nin mevcut kapasiteyi verimli bir şekilde kullanamadığını savunan özel sektör temsilcileri, firmalar arasında da eşit rekabet ortamının sağlanmadığını dile getiriyordu. TCDD’nin özel sektörle ‘anlaşmalı taşıma modeli’ne geçiş yapması halinde verimliliğin artacağı böylece yüzde 35’e varan ek kapasite sağlanacağı vurgulanıyordu. Bu konuda sektörün umudu ağustos başında göreve gelen yeni yöneticilerdeydi. Çünkü yeni TCDD yöneticileri, eski görevleri dolayısıyla altyapı sorunlarını yakından bilen isimler. Sektörün bu konudaki umudu boşa çıkmadı. DTD Başkanı Ercan Güleç, TCDD ve TCDD A.Ş’nin yeni yönetiminin işbirliğine daha açık olduğunu belirterek, “TCDD tarafında yavaş yavaş bir hareketlenme var. Kapasite kullanımları daha hızlı, işbirliğine daha açıklar. Demiryolunu nasıl daha iyileştirebiliriz diye TCDD ile bir görüşme içerisindeyiz. Çünkü orada ciddi bir ek kapasite yaratılabilir. Böylece yeni kapasiteler artırılıncaya kadar zaman kazanırız. Artık onlar da bazı şeyleri görüyorlar. İhtiyacı anlıyorlar ve nasıl daha iyi iş yapabileceğimizi araştırmaya başlayıp, o uygulamaya geçmeye çalışıyorlar. Tabii ki, bir sistemi tamamen değiştirmek kolay değil ama atılan adım önemli” diye konuştu.
“Resesyon talebi azaltsa bile kapasite yetmez”
Demiryolu taşımacılığına pandemiyle birlikte talep hızlandı. Ancak kapasitenin verimli kullanılamaması nedeniyle özel sektör mevcut talebi karşılayamıyor. DTD Başkanı Ercan Güleç, “Demiryolu taşımacılığında hala talebi karşılayamıyoruz. Özellikle hammadde taşımacılığında talep yüksek” dedi. Güleç, arzın talebin ne derece gerisinde olduğunu, “Küresel ekonomide resesyon kapıda. Beklenen resesyon taşınan yük miktarını yüzde 50 azaltsa bile talebi karşılayamıyoruz” sözleriyle vurguladı.