Leyla İLHAN

Türk müteahhitlerin yurtdışında aldığı iş miktarı artarken çalıştırdığı Türk işçi sayısı giderek azalıyor. 1990’lı yıllarda 10 milyar dolar iş alan sektör yurtdışındaki şantiyelerde 90 bin kişi çalıştırırken, bugün 30 milyar dolara yaklaşan iş hacmine karşı bu sayının 20 bine kadar düştüğü belirtiliyor. Azalmanın yurtdışında çalışan işçilerden vekâlet alınarak bu kişiler adına binlerce dava açan hukuk büroları ve Türk hukuk sisteminin müteahhitlik firmalarını zorlamasından kaynaklandığı ifade edildi. Bu nedenle Türk işçisinin yerini Filipinler, Bangladeş, Endonezya ve Hindistanlı işçilerin aldığı belirtiliyor.

Yurtdışında çalışan Türk işçi sayısının son yıllara giderek azaldığını aktaran Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren, 1990’lı yıllarda en fazla 10 milyar dolarlık iş yaptıkları dönemde 80 bin ile 90 bin arasında Türk işçisini yurtdışına götürebildiklerini söyledi.

“Şimdilerde bütün dünyadaki şantiyelerde çalışan Türk işçi sayısı ise 20 bine kadar düştü” diyen Eren, bu düşüşün Türkiye’nin hukuk, vergi ve maliye mevzuatından kaynaklandığını kaydetti.

“Dönen çalışanlardan vekalet alınıyor”

Bazı avukatlık bürolarının yurtdışından dönüp gelmiş çalıştığı firmasıyla helalleşmiş kişileri bulup onların ellerinden bir vekâlet alıp geriye dönük davalar açtıklarını belirten Erdal Eren, “Bundan sonrada uluslararası hukuk ve işçinin çalıştığı ülkedeki sosyal güvenlik kurallarını hiç bilmediğini düşündüğümüz taşradaki bir mahkemeye gidip o işçi gibi buldukları birkaç tane daha işçi bulup işçinin çalıştığı ülkede örneğin pazar günü çalıştırıldığını öne sürerek dava açıyorlar. Halbuki o ülkede pazar tatil değil, cuma tatil. Mahkemelerimiz uluslararası hukukta o ülkenin çalışma koşullarını bilmediği için birazda işçi yanlısı olmak adına bu tip açılmış binlerce davalar var. Bu nedenle çok büyük maddi yükle karşı karşıya kalan üyelerimiz var” diye konuştu.

“Minimum sayıda işçi götürülüyor”

2-3 yıl sonradan gelen bu faturaların bedelinin 5-10 milyon doları bulabildiğini dile getiren Eren şunları söyledi: “Artan işçilik bedelleri ve avukatlık bürolarından dolayı meslektaşlarımız minimum sayıda işçi götürüyor. Uzakdoğu’dan Filipinler’den Bangladeş’ten, Endonezya’dan çalışan getiriyoruz. Sonuçta bu ülkelerin koyduğu kotalardan kaynaklanmıyor. Katar’da iş yaparken Katarlı çalıştırmıyoruz. Bangladeşliyi, Endonezyalıyı çalıştırıyoruz. Aynı şekilde Rusya’da iş yaparken çalıştırdıklarımız Rus değil” dedi.

“Problemsiz ülke vatandaşları alınıyor”

Bazı ülkelerdeki ödeme problemleri yada büyük komisyon oranları nedeniyle işçilerin maaşlarının tamamını gittikleri ülkede almak yerine Türkiye’deki ailelerine verilmesini istediğini kaydeden Erdal Eren, “Yapılan denetimlerde bazı vergi daireleri sanki bu kişi Türkiye’de çalışmış gibi o işçiye bir gelir vergisi tahakkuk etmeye çalışıyorlar. Bu sefer işçi gelir vergisi kadar ücretinin bizim tarafımızdan artırılmasını istiyor. Buda işçilik maliyetlerini o kadar fazla artıyor ki bizde uluslararası arenada iş alabilmek için daha problemsiz ve daha ucuz işçi çalıştıran ülkelerin insanlarına iş veriyoruz. Bizde diyoruz ki bu problemler çözülsün, biz iş hacmimizi 50 milyar dolara çıkaralım ve Türk işçi sayısını da 100 binlere ulaştıralım” dedi.

İhtisas mahkemeleri oluşturulmalı

Konuyu ticaret bakanlığı ve maliye bakanlığına anlattıklarını söyleyen Erdal Eren, “Bu mahkemelerden davalar yargıtaya taşındı. Yargıtay 9’uncu dairesi çalıştığı ülkenin hukukuna tabi olacağına daire çok önemli bir içtihat kararı verdi. Şimdi emsal karar haline gelmesi için kararın çıkmasını bekliyoruz. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın bir genelge yayınlayarak, belirli kentlerde bazı mahkemelerin uluslararası iş hukukuna göre hizmet veren ihtisas mahkemesi olarak belirlesin. Bu tür davalara bu mahkemelerin bakması sağlanmalı. Bizde yardımcı oluruz iş yaptığımız ülkelerdeki sosyal güvenlik kanunlar ve mevzuatları gerekirse tercüme edelim. Böylece bu tür davaları doğru verilerle sonuçlandırabilirler” önerisini paylaştı.