İbrahim EKİNCİ – EKONOMİ NOTLARI

Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un ekonomi gündemine bıraktığı “sabah notları” çok ünlü. Üç beş cümlede neden ve ne yapmalının cevabı var o notlarda. İlgi uyandırdığını da gözlemliyorum.

Bizim söyleşi konumuz “ticaret savaşları”ydı. Trump – Junker görüşmesinden uzlaşma haberleri geldi ancak savaşın iki cephe ülkesi, Çin ve ABD arasındaki savaşta henüz bir yumuşama belirtisi yok. Prof. Ulusoy’la başka birçok konuya da değindik. Onları da önümüzdeki günlerde fırsat buldukça vereceğim. Gelelim söyleşiye…

■ Ticaret savaşı nereden çıktı? Doha’da gümrükleri kaldıralım diye baskı yapan ABD, neden şimdi gümrük duvarlarını yükseltmekle meşgul?

ABD’de sorun hane halkı tüketim harcamalarında başladı. Çin mallarına aşırı bağımlılık, Trump’ı düğmeye basmaya yöneltti. Çin faktörü dünyada çok şeye olumlu etki etti. Enflasyondan tutun yatırımlara, ara malı ucuzluğuna… Ama uzun süreli bağımlılık ileride daha büyük sorunlar çıkarmadan denge kurucu politikalar için gümrük duvarları oluşturuldu. Temel amaç içerde tüketimle yatırım harcamaları dengesini kurmak, “iç yatırım ve yerli malı tüketimi sepeti” oluşturmak.

ABD ithalatının önemli kısmı yine ABD firmalarının dışarıda yaptığı üretimlerden geliyor. Mc Donalds oyuncağı Çin’de üretilir, Çin’in GSYH’sında sayılır ama ABD menşeli firma tarafından üretildiği için kâr transferi ABD milli geliri hesabına dahildir. Trump’ın politikası milli gelire değil yurtiçi üretime (GSYH) dayalı formatı yeğliyor. Yani, ithalat değil iç üretim, istihdam yaratıcı üretim tercihi vurgu noktası oldu. Ben buna geçici ama yapısal farklılık yaratıcı, 15 – 20 yılı kapsayacak korumacılık diyorum.

■ Herkes zarar görmeyecek mi? Ticaret daralacak, büyümeler düşecek…

Çin’e de ABD’ye de zarar verecek. Küresel ticaret daralacak, global ekonomik büyüme azalacak, ama uzun dönemde, bu kararın getirisi daha fazla olacaktır. Fillerin boğuştuğu çimler içinde ise biz küçük ülkeler en büyük zararı göreceğiz.

Nobel ödüllü Krugman dahil tüm Keynesyen ekonomistler bunu “kendi ayağına kurşun sıkma” olarak yorumladı. ABD’nin gümrük duvarı kararları ürün fiyatlarını yükseltecek, hem kendileri hem de diğer ülkeleri olumsuz etkileyecek. Bunu bilmelerine rağmen, “iç yatırımın artması gerekir” fikri ağır bastı. Gümrük duvarlarının yükselmesi önce global fiyatları yükselecek ve arkasından tüm aramalı ve hizmet sektöründeki fiyatlara etki edecektir. Alüminyum ve çelik ithalatına ek vergiler araba fiyatını, bu sektörde çalışanların ücretini ve diğer yan sermaye ürünlerinin fiyatını etkileyecek, zincirleme talep ve arz etkileriyle diğer sektörlerin üretim ve taleplerini de etkileyecek.

■ ABD, Kanada ve Meksika ile de ticaret savaşı yapıyor, NAFTA çöktü mü?

NAFTA tartışmalarının özünde ABD için işsizlik yarattığı, yatırımların Meksika ve Kanada’ya kaydığı görüşü vardı. Büyük araba üreticilerinin üretimi Meksika’ya kaydırmaları ve Detroit gibi sanayi şehirlerinde işsizliğin artmasının getirdiği toplumsal huzursuzluklar ABD’de tartışma konusuydu. Kısa dönemde ucuz pazarların avantajı cazip olsa da uzun dönemde yapısal bozukluklar oluşuyor. Hem NAFTA hem de ucuz Çin piyasası sürecinde bu işledi.

■ AB’nin ABD’ye karşılık verirken aldığı kararlar Türkiye’yi bağlıyor. Manevra alanı nedir? Ne yapılabilir?

Fazla bir araç ve kuvvet yok elimizde. Ekonomimizin sıkıntılı durumu ve ithalata bağımlı bir üretim yapısı bir tepki vermemizi zorlaştırıyor. Bizim gibi ülkeler dünya fiyatını etkileyen büyük ülkelerin davranışını özümsemek zorunda kalıyor. Kabul etmemiz gereken gerçek; pahalı ithalat, düşen ihracat fiyatı ve içeride bozulan gelir dağılımı… Trump’ın AB ve Çin’e açtığı ticaret savaşının tam da içinde bulduk kendimizi. Biz de bu oyunun kurallarına Gümrük Birliği üyeliğinden dolayı uymak zorundayız. AB’den bağımsız bir takım kararlar almak istedik ama bunların basit bir gösterişten öteye gitmediğini söylemek yanlış olmaz. Öyle ki, onlar endüstriyel ürünlere ek gümrük vergisi koyarken biz tarım ürünleri ile karşılık vermeye çalıştık. Zaten ABD’ye tarım ürünü satmadığımız gibi, onlardan da “saf tarım” ürünü yerine işlenmiş olanları ithal ediyoruz.

Burada vurgulanması gereken önemli konu AB ile ABD’nin savaşının bizim savaşımız haline gelmesi. Hal böyle olunca AB’nin elde ettiğinde daha az bir fayda elde edecek, kaybettiğinden daha fazla kaybedeceğiz. Alınan kararlar ne olursa olsun artık gümrük duvarlarının uzun bir süre etkisi altında kalacağız. Bu durum kısa ve uzun dönemde fiyatları yükseltecek ve satışların azalması ile de ekonomik büyümeyi yavaşlatacaktır. Cari açık ve bütçe açığının beraber yaşandığı “ikiz açık” ortamında ise enflasyonun daha da yukarılara tırmanacağını tahmin etmek zor değil. İşin gerçeği bu sürece kötü zamanda yakalandık. FED ve ECB’nin parasal genişlemeye son veren kararları ile oluşan likidite darlığı gümrük duvarları ile katmerli negatif bir sonuç ortaya çıkaracak. Düşünün, bir de ithal girdiler bağlı üretim ve ihracat yapımız artık kurdaki yükselmelere rağmen ithalatı azaltıcı etkiyi bertaraf ediyor. Nereden baksanız resim bozuk görünüyor.

■ Ticaret savaşının küresel ticarette 2 trilyon dolarlık daraltıcı etki yapabileceği belirtiliyor. Şu an 600 – 700 milyarlık bir restleşme var ortada. Nereye gider bu?

2008’de küresel krizden hemen sonra FED ve hazine piyasaya 2 trilyon dolar para sundu. Bu global büyümeyi artırdı, ticareti genişletti. Ama her şeyin bir sınırı var. Şimdi o sınıra gelindi. Para arzının artırılması ile başlayan ve gümrük duvarları ile sona eren süreçte ABD ve belki de AB’nin elde edeceği tüketici ve üretici artığı (buna rant da diyebiliriz) kaybettiklerinden daha fazla olacak. Benim gözlemim ve yaptığım araştırmalar ışığında belirteceğim en özet çıkarım şudur: ABD’de ekonomik kararlarının kapsamlı analizi yapılmadan yapısal değişime etki eden kararlar kesinlikle alınmaz. Şimdi önce kendi başınıza, sonra da gelişen stratejilere göre diğer ülkelerle ortak aksiyonlar alırsınız.

Gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapmış veya yapacak birçok ABD’li firma vazgeçerek, ABD’ye yönelecek. Bizim gibi ülkelerde doğrudan yabancı yatırımların miktarı azalacak ve en iyi olasıkla 10-15 yıllık bir süreci kapsayacak.

Çin, ABD gibi sert olmasa da karşılık verme eğiliminde olduğunu açıkça belirtti. Bununla sınırla kalmayıp, AB ve diğer bazı ülke ve ülke grupları ile ABD’nin bu kararına karşı farklı ticaret politikası araçlarını uygulamaya koyma kararı aldı. Ticaret savaşı döneminde o potansiyel üstü büyümeleri görmek zorlaşacak. Çin’deki düşüş dünya fiyatlarını yükseltecek, enflasyonist etki yapacak. Emtia talebi düşecektir, petrol fiyatlarını ise biraz aşağı çekecektir.

Tüm bu olumsuzluklar yanında özellikle bizim gibi ülkeler için de fırsatlara açık bir dünya ticaret ortamı oluşuyor. Boşalan yerleri uygun ve esnek üretim ve ihracat politikaları ile doldurabiliriz. Vakit geçirmeden uygulamaya geçmek son derece önemli. Gümrük birliğinden bağımsızlık yaratacak serbest ticaret alanları ve ürün bazlı sözleşmeler yapmak gerekecek. Ayrıca, gümrük birliği için tekrar masaya oturma zamanı geldiğini AB’ye anlatma zamanı. Zira bundan kazan-kazan çıktısı yaratmanın tam da zamanı…