Ülkelerin ekonomik göstergeleri arasında yer alan sanayi üretim endeksi, ekonomik büyüme hesaplanırken kullanılan en önemli faktörlerden biridir. Ekonomik büyüme hesaplanırken sanayi üretim endeksinin yanında ihracat, işsizlik rakamları, halkın gelir düzeyinin yükselmesi gibi faktörler de etkendir. Bu endeks ülkede tüketim ve ihracat amaçlı olarak hesaplanmaktadır.
Sanayi üretim endeksi gayri safi milli hasıla içinde en büyük paya sahiptir. Uluslararası göstergelerde takip edilen verilerden biridir ve sanayinin bütün kollarına göre ağırlık andırılması ile elde edilir.
Genel sanayi ürünlerinin üretim seviyeleri tek tek incelenerek sanayideki üretim düzeyine ait bilgiler toplanır. Ancak bu şekilde toplanan bilgiler yeterli olmayabilir. Çünkü bir ürün grubunun üretim miktarı artarken başka bir mal grubunun üretim miktarı azalabilir. İşte sanayi üretim endeksi bu problemi çözmek için devlet istatistik enstitüsü ve merkez bankasının iş birliği ile hesaplanır.
Sanayi üretim endeksi hesaplanırken ağırlıklar ülke koşullarına göre değişim gösterebilir.
Türkiye’de bu endeksi oluşturan üç ana sektör ve payları:
[İmalat Sanayi (%86,9), Elektrik Üretimi (%8,2) ve Madencilik Sektörü (%4,9)]
Şeklindedir.
Toplamda 22 alt sektöre bölünen imalat sanayi üretiminde %46,3 gibi önemli bir paya sahip olan dört ana kol şu şekilde sıralanmaktadır: Gıda (%10,64), Tekstil (%10,88), Petrol Ürünleri Sanayi (%14.48) ve Kimya Sanayi (%10.34).
Aylık sanayi üretim endeksi, yaklaşık 200 büyük işyerinden alınan ve yaklaşık 110 önemli sanayi malının üretim düzeyini tek değerde toplar. 1992 yılı üretim düzeyi 100 olarak alınmıştır. 15 ayrı sanayi dalı için de ayrı ayrı hesaplanabilen bu endeksin, tek tek sanayi dalları için yayınlanamaması, yorumu zorlaştırmaktadır.
Üç aylık sanayi üretim endeksi ise, TÜİK nun yaklaşık 2500 işyerinden, 800 mal için aldığı üretim bilgilerini kapsar ve toplam sanayi üretiminin %81’ini yansıtır.
Ülkelerin kalkınması, ihracatın artması, vergi gelirlerinin çoğalması, işsizliğin azalması ve en önemlisi dış ticaret açığının kapanmasında en önemli faktör üretimdir. Çünkü ülkede üretim kaynakları ne kadar verimli kullanırsa; ihracatı o kadar artacak, döviz gelirleri yükselecek ve dışa bağımlığı minimuma inecektir. Ayrıca üretim bol olduğu için halkın refah düzeyi yükseleceğinden yurt içinde de harcamalar artacak ve ekonomiye katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda konuya baktığımızda sanayi üretiminin ülke ekonomisinde en önemli faktör olduğu kesindir. Ancak yapılan üretimin sıradan değil; yükte hafif, pahada ağır, teknolojiye uygun ve en önemlisi üretimde kullanılan hammadde ve yarı mamulün de yerli üretim olması esas alınmalıdır. Bir başka konu da yapılan teknolojik üretim sayesinde ülkelerin kredi puanları artacağından yabancı yatırımcıların gelmesi kolaylaşacak, uluslararası arenada rekabet gücü yükselecektir.
Üretimin önemi sadece yukarıda anlatmaya çalıştıklarımla bitmediği aşikardır. Kısaca ekonomik değerlerin olumlu seyretmesinde katkısı oldukça önemlidir.
Ülkemizde üretimde kullanılan hammadde, yarı mamul ve diğer faktörlerin yüksek enflasyondan etkilenmesi sebebiyle üretim maliyetleri artarken döviz kurlarının yatay seyretmesi, ihracat yapan işletmeler için işçi çıkarma, üretimi azaltma gibi olumsuz sonuçların oluşmasına neden olmuştur. Bu yüzden dört aydan bu yana sanayi üretimi azalmış PMI oranı %50 nin altında gerçekleşmiştir. Üretimin daralmasında bir başka etken ise kredi faizlerinin yüksekliğidir. Düşük faiz politikasından geç kalınarak vazgeçilmesi sonucu faizler yükselmiştir. Ancak yılın ikinci yarısında enflasyon düşme eğilimine baz etkisiyle de olsa girdiğinden, faizler enflasyona eşitlenmiş faiz düşürme olasılığı yükselmiştir ve işte o zaman üretim firmalarının da önü açılacaktır. Çünkü kredi maliyetleri düşecektir. Ancak son yapılan vergi düzenlemeleri, elektrik ve akaryakıt zamları iğneden ipliğe her türlü ürünün fiyatına yansıyacağından yıl sonu enflasyon sebebi olan %41,5 oranının gerçekleşmesi çok zor gözükmektedir. Enflasyon ile politika faizi birbirine yakın olduğu zaman faizler düşmeye başlayacağı gerçeğinden bakarsak faizlerin düşmesi biraz daha zaman alacaktır. Bu durumda imalat sanayi endeksi de düşmeye devam edebilir.
Ağustos ayında açıklanan enflasyon oranı baz etkisiyle de olsa, TÜİK in yanlış hesaplamalarından da kaynaklansa yıllık enflasyonun düşme eğiliminde olduğu varsayımına göre politika faizi ile enflasyon oranı arasındaki fark yaklaşık on puana kadar gerilemiştir. Tahminen ağustos ve eylül aylarında da enflasyon oranı aşağı yönlü çıktığı zaman politika faizinde de düşme görülebilir. Bu da ancak ekim ayında gerçekleşecektir. Politika faizleri düştüğü zaman ise doğal olarak kredi faizleri de düşeceğinden sanayi üretimi tekrar yükselişe geçecektir ve işsizliğe olduğu gibi ihracata da katkı sağlayacaktır.
TÜİK tarafından yayınlanan temmuz ayı sanayi üretim endeksi aşağıdaki gibidir.
Sanayi üretimi yıllık %3,9 azaldı
Sanayinin alt sektörleri (2021=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2024 yılı temmuz ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %3,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi %5,1 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %8,2 arttı.
Sanayi üretimi aylık %0,4 arttı
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı temmuz ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre %2,1 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi %0,5 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,9 azaldı.
AÇIKLAMALAR
Yıllık değişimler, takvim etkisinden arındırılmış endeks değerlerinin bir önceki yılın aynı ayına göre değişimini ifade etmektedir.
Aylık değişimler, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks değerlerinin bir önceki aya göre değişimini ifade etmektedir.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar