Türkiye Çiftçi Zirvesi’nin 2’ncisi gerçekleştirildi. Zirvesi kapsamında düzenlenen ‘Gıda Tedarik Zinciri ve Arz Güvenliği’ başlıklı panelde Tarım Kredi Holding Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun, Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ile İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Gül birer sunum gerçekleştirdi.
Tedarik zinciri açısından tarımsal girdinin toprakla buluşmasının ve bu ürünün işlenerek tüketiciye ulaştırılmasının öneminden bahseden Tarım Kredi Holding Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli, Tarım Kredi olarak yaklaşık 1,5 asırdır Anadolu’nun her köşesinde bunu yaptıklarını söyledi.
Tohumun tarla ile buluşması ve sonrasındaki süreçte tarımsal arz için gereken her türlü desteği sağladıklarını anlatan Bademli, son yıllarda tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılardan bahsetti.
Bademli, “Anadolu’nun her karış toprağında çiftçinin tarımsal üretimi devam ettirmesi adına biz endişeye kapılmıyoruz. Çiftçimiz ürünü toprakla buluşturuyor, gereken destekler veriliyor. Harman zamanı geldiğinde çiftçimizi kimseye muhtaç etmeden uygun fiyatlarla değerlemesini gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Kampanyalarımız ve yeni market açılışlarımız sürecek”
Yılmaz Bademli, Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde yeni bir kampanya olup olmayacağına yönelik soru üzerine, şu cevabı verdi: “Bu kampanyalar karşılık buluyor. Birinci kampanyamızda ilk günlerde normal ciromuzun 7 katı ciro yaptık. Vatandaş buna teveccüh gösteriyor. Burada ciddi de partnerler var. Bizim birkaç katımız olan marketler de bize cevap veriyor. Dolayısıyla bizimle birlikte raflarda ürün fiyatları istenilen seviyelere geliyor. Tarım Kredi bu konuda çalışmalarını sürdürecek. Aslında 16 iştirakten 1 tanesi Market AŞ sadece. Bugün o daha çok konuşuluyor. Kar politikası gütmeden vatandaşı uygun ürünle buluşturmaya çalışıyoruz. Bu sayı artacak. Yeni kampanyalarımız devam edecek.”
Bademli, market sayısında 1.500 civarında olduklarını kaydederek, “2 bin 500-3 bine yürüyeceğiz. Sürekli, 15 günde bir 30-35 ürünle kampanya yaparken 100’ün üzerinde temel gıda maddesinde de en uygun fiyatla rafta bulunmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
“Tarım Kredi mahallelerdeki bakkallara yoğunlaşacak”
Yılmaz Bademli, yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını aktararak, proje hayata geçince market sayısının hızla artacağını söyledi. “Başka market içerisinde mi olacak?” sorusuna karşılık Bademli, “Muhtemelen mahallelerdeki bakkallarda yoğunlaşacağız.” cevabını verdi.
“Çiğ sütte üreticinin zarar etmeyeceği fiyat belirlenmeli”
SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun, da et ve süt konusunda Türkiye’nin gelecekte sıkıntı yaşama ihtimali olup olmadığı konusuna değinerek, üreticiden tüketiciye ulaşan tedarik zincirinin sağlıklı işlemesinin öneminden bahsetti.
Sözleşmeli tarımın yaygınlaşması gerektiğini belirten Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörün Ulusal Süt Konseyi’nden (USK) beklentisi maliyetleri iyi ortaya koymasıdır. Üreticinin eline maliyetin altında ürün geçmemesi gerekiyor. Enflasyon beklentileri kırmak isteniyorsa süt primi artırılmalıdır. Burada önemli konu USK’nin maliyetleri sağlıklı bir şekilde tespit etmesi. Tarımda hayvan beslemek önemli. Üreticinin zarar etmemesi gerekiyor. Buna yönelik çabaları tabii ki takdir ediyoruz ancak bunlar yeterli olmadığında hızlı adım atmaktan hiçbir şekilde çekinmememiz gerekiyor.”
“Ürün fiyatının oluşumuyla ilgili mukayeseyi doğru yapmalıyız”
Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ise Türkiye’nin tarımda çok şanslı olduğunu, yıllık sebze-meyve üretiminin 55 milyon tonu aştığını belirterek, bu alanda ülkenin Avrupa’da birinci, dünyadaki yerinin ise 4-6 arasında değiştiğini söyledi.
Özellikle örtü altı ürünlerde ciddi üretim ve ihracat olduğunu dile getiren Tavşan, üretime odaklanarak yapılması gereken bazı şeyler olduğunu anlattı.
“Öncelikle bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi gerekiyor.” diyen Tavşan, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’de sebze-meyve üretim ve tedarik zincirinde yüksek kar uygulaması var mı bu tespit edilmeli. Hangi yollardan nasıl geliyor, burada kimin eli değiyor, sorun var mı gibi konular tespit edilmeli. Bu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun ve Gıda Komitesi’nin önem verdiği bir konu. Piyasanın izlenebilirlik konusu önemli. Gıda zincirini takip etmemiz lazım. Çok konuştuğumuz bazı konular var. Özellikle, ‘şu ürün üretimde şu para, tüketimde şu para’ şeklinde yanlış değerlendirmeler var. Mukayeseyi ve kıyası doğru yapmalıyız. Bunu doğru yapamıyoruz. Tüketiciler neyi karşılaştırıyor bilmesi lazım. Bunu yapabilmek için standartların ve bölgesel tescilli şartların olması lazım.”
“Tarımsal planlama ve yönlendirme yapılmalı”
Yüksel Tavşan, tarım üretimde planlamanın önemine işaret ederek, geçen sezon soğan üreticinin para kazanamadığı için bu sene çiftçinin soğan ekmediğini bildirdi.
Tavşan, “Bu sene üretim yok. Üretim olmayınca soğan tehlike arz ediyor gözüküyor. Fiyatı yükselebilir. Bizim ürünlerimiz fabrikasyon ürün değil. Dolayısıyla planlama veya yönlendirme yapılmalı. En azından bazı ürünlerde planlama yapılmalı. Bana yetki verseler patates ve soğandan başlarım.” şeklinde konuştu.
Tarımsal üretimde fiyat garantisi verilmesinin öneminden bahseden Tavşan, bunun yapılması halinde yeterli üretim yapılabileceğini vurguladı.
İhracatın iç piyasadaki fiyatları artırdığına yönelik bir yorum üzerine Tavşan, bu noktada önceden planlamanın önemine işaret ederek, şu açıklamalarda bulundu: “Çok yüksek fiyatlara ulaşmayacak şekilde tespitler yapılması gerekiyor. Bugünlerde ‘Bazı ihracatçılarımızın Avrupa ile domatesi 2 avroya anlaştığı’ konuşuluyor. Tabii salkım domates aslında. Yuvarlak domates o kadar fiyat bulmaz ama bu örnek oluyor. Piyasayı yükseltebilir. Bu da bir sorun. ‘İhracat olmasın’ demek de bu işe çare olmuyor. Önceden planlamak lazım.”
“İthal edilen hububatın çok cüzi kısmı Türkiye içinde tüketiliyor”
İHBİR Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Gül de son yıllarda hububatta yaşanan küresel sıkıntılardan bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “(Hububatta) Kendi içimizde ham madde sorunu zaten çok azdı. 2023’te de çok daha az hissedilecek. Yurt dışından ciddi miktarda ithalat yaptığımız söyleniyor. O ithalatı ne için yapıldığına bakılması lazım. Yurt dışından ürünü ithal edip katma değer katarak değerli ürün olarak ihraç ediyorsak burada ülkenin çok fazla zararı olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki yurt dışından yapılan hububat ithalatının çok cüzi bir miktarı aslında Türkiye içinde tüketiliyor. Geri kalan yüzde 90-95’lik kısmı katma değerli şekilde tekrar ihraç ediliyor.”