Ekonomist Ali Ağaoğlu ve Hakan Güldağ bu hafta Şans Sohbetleri’nde ekonomi politikalarını masaya yatırdı. Alınan ekonomik tedbirler ve düzenlemelerde fayda-maliyet analizinin iyi yapılması gerektiğine vurgu yapan Ağaoğlu, “Pastayı tırtıklamak yerine büyütmek gerek” değerlendirmesinde bulundu.
Enerji fiyatları yeniden yükselirken, Euro/dolar paritesinin de Türkiye’nin işine gelmeyen bir rotaya girdiğini belirten Güldağ, cari açıktaki riskleri vurguladı. İkili, ekonomide ‘gece yarısı’ uygulamalarının ve Kavala davası gibi ekonomi dışı etkenlerin belirsizliği artırdığına dikkat çekti.
Güldağ: Enerji fiyatları kısa sürede istikrara kavuşacak gibi görünmüyor. Fatih Birol haklı çıktı. Bulgaristan ve Polonya doğalgaz ödemelerini ruble ile yapamayınca Rusya gaz akışını durdurdu. Bu durum Avrupa’da vadeli doğalgaz fiyatlarına yüzde 25 artış olarak anında yansıdı. Öte yandan Euro, dolar karşısında son 5 yılın en düşük seviyelerine geldi. Keza petrolde de yeniden 105 dolar seviyesini gördük.
Ağaoğlu: Ruble ısrarı ve iki ülkenin gazının kesilmesi aslında Avrupa’ya bir mesaj. Denklemden Rusya’yı çektiğiniz zaman Avrupa Birliği’nin gaz ihtiyacını karşılayacak dünyada hiçbir ülke bulunmuyor. Altyapı, üstyapı yok. Almanya da “Ben ruble ödemeyeceğim” dedi, ki zaten ödeyemezler. Rubleyi nereden bulacaklar? Rubleyi bulabileceğiniz kaynak Rus merkez bankasıdır. Rublenin çalışan bir serbest piyasası yok. Diyelim bugün 1 dolar 100 ruble ise siz o rubleyi almak için gittiğinizde, ‘artık 80’e düştü’ diyebilirler. Yani Rusya size fiyat dikte edebilir. Belli anlaşmalar yapılmadığı sürece bunlar çalışır mekanizmalar değil. Sıkıntı daha da büyüyebilir.
Güldağ: Kuşkusuz başka etkiler de var tabii ama Avrupa’nın bu restleşmelerden zarar göreceği algısı Euro/ dolar paritesini de etkiledi.
Ağaoğlu: Tabii parite tarafında bir gerekçe de, Le Pen-Macron meselesiydi, o bitti.
Güldağ: Fed’in ‘şahinleşmesi’ de giderek etkili oluyor anlaşılan. 6 ay içerisinde, Fed’in peşpeşe adımlarla faizi 2-2,5 puana çıkarabileceği konuşuluyor. Diğer yandan bilançoyu daraltacak. Avrupa Merkez Bankası en iyi ihtimalle şu sıralar eksi 0.40 düzeyinden ancak 0’a gelecek. Fed ile ECB arasındaki fark iyice artacak. Bu da en azından kısa vadede doların daha hızlı bir şekilde güçlenmesine yol açacak beklentisi artıyor. Yazarımız Hakan Kara’nın mesajını gördüm. “Türkiye için en kötü şok bileşimi: Yüksek petrol fiyatı, düşük Euro/ dolar paritesi” diyordu. Hammaddeyi dolarla alıp, ürettiğimiz ürünlerin çoğunu Euro ile ihraç ettiğimiz düşünülürse, bir şoka yol açar mı bilmem ama denklem doğru.
Ağaoğlu: Üstelik riskler artabilir. Doğal gaz riski nedeniyle paritede 1,05 seviyeleri görüldü. Hareketin devamı gelirse 1,0425’lere kadar gideriz. Hakan Kara’nın yorumuna katılıyorum. Olabilecek en kötü kombinasyon bizim için yükselen petrol fiyatı, buna karşılık düşen parite. Euro’nun dolar karşısında değer kaybetmesi, ihracatımızın satın alabildiği petrolün azalması anlamına geliyor.
Güldağ: Bu da cari açığı daha da artırabilir. Pazar günü İTO İş Dünyası Buluşması’nda da, çarşamba İSO’nun meclis toplantısında da bunlar konuşuldu. Tabii enflasyon da. Geçen Mersin’de yaptığımız Ekonomi ve Hukuk toplantısı sonrası Adana’dan dönerken, uçakta market zincirlerimizin birinin satın alma müdürüne rastladım. Adana karpuzu meşhur. ‘Bu sene karpuzu ucuz yer miyiz’ diye sordum. ‘Karpuzun tarlada maliyeti 2 lira. İstanbul’a 20 tonluk kamyon 25 bin liraya gidiyor. 2 lira da bunun nakliyesi. 30-40 kuruş da kilo başına bir şey kazanmak ister üretici. Yani karpuz 4,5 liraya bize gelir. Ben de 4,90’dan satsam, yani kilosu 5 liradan karpuz yiyeceksin. Ucuz mu, pahalı mı sen karar ver’ dedi. Tarım ürünleri endeksini görüyorsun. Yıllık yüzde 81. Bu yılın ilk dört ayı ise tek başına yüzde 65 artmış. Özellikle enerji ve gıda tarafından enflasyona ciddi baskı var.
Ağaoğlu: Daha da sürecek gibi. Merkez Bankası enflasyon raporunda yüzde 23,2’den bir anda yüzde 42,8’e çıkardı yıl sonu TÜFE tahminini.
Güldağ: Diğer yandan Türkiye Sigortalar Birliği’nin iftar programındaydım. Belirsizliğin çok yüksek olduğunu, enflasyonu yüzde 80 olarak baz aldıklarını, yine de maliyetleri ve poliçe fiyatını belirlemede çok zorlandıklarını söylediler. ‘Ortalama 10 bin lira olarak hesapladığımız kaskonun maliyeti 20 bin liraya çıktı’ diyorlar. Yani enflasyon sancısı her yerde. Yazarımız Alaattin Aktaş, otomobil ve akaryakıtta hiç zam olmadığı halde nisan ayında TÜFE yüzde 6 gelebilir diye hesaplıyor…
Ağaoğlu: Belirsizlik ve fiyat vermekte zorlanmada geceden sabaha alınan kararların da olumsuz etkileri olabiliyor. Alınan kararlarda şuna bakılması gerektiğini düşünüyorum artık; ‘ bu karar pastayı büyütecek mi yoksa pastanın tırtıklanacağı bir karar mı? Veya ‘içeridekilerin pastanın paylaşımında kavga çıkartacak bir karar mı’ diye bakmak gerek. Doğrusu, son 1,5 senedir pastayı büyüten hiçbir karar duymadım. Pansuman tedbirlerin ötesine geçemiyoruz. Varsa ne olur bana birisi hatırlatsın.
Güldağ: Pastayı büyütmek için yatırımların artması lazım. İSO Meclisi’nde ‘Türkiye’nin önüne büyük fırsat geldi. Kapasiteyi artıracak yatırımlara hızla yönelmemiz lazım. Ama buna uygun da kredi lazım’ diye konuşuluyordu. Hükümet de pek çok kredi olanağı sağlıyor ama artan işletme sermayesi ihtiyacını karşılamaya bile yetmiyor. İşin boyutu büyüdü. Hesap-kitabı yeniden yapmak lazım.
Ağaoğlu: Geçen hafta makro ihtiyati tedbirlerden biri zorunlu karşılık olabilir demiştik. Evet, zorunlu karşılıklar geldi ama krediye geldi. Çok şaşırtıcı biçimde yükümlülük tarafına değil, bilançonun aktif tarafına geldi. Akıllı bir adım mı? Bence hayır. Banka olarak, zaten bir riskim var. Sonra gidiyorum, bir de devlete zorunlu karşılık daha veriyorum. Bu zorunlu karşılık ne olarak çalışacak? Yani o kredi batınca benim kendi verdiğim parayı bana geri mi verecek Merkez Bankası?
Güldağ: Ekonomi dışı ama ekonomiyi ciddi şekilde etkileyen gelişmeler de oluyor. Kavala davasının müebbet hapisle sonuçlanması gibi. 18 hakim değişti o davada. Bunlar ekonominin doğru zeminde yeşermesini sağlayacak, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü gibi kavramları adeta boşa çıkarıyor. Endişe veriyor. Belirsizliği azaltmıyor, aksine artırıyor.
Ağaoğlu: Ekonomik cephesi tabii ki önemli ama hukuk ve adalet adına doğru bir iş olmadı. Hem ülke içindeki adalet duygusunu zedeleyen hem de güven duygusunu aşındıran bir gelişme. Orta ve uzun vadeye yayılacak kademeli etkileri olacağını düşünüyorum. Hukuk tarafında da şoklar yaşıyoruz böyle. Ekonomide yaşanılan birçok küçük deprem gibi.
Güldağ: İmkansız üçlüde ısrar etmeyi sürdürdükçe de yaşayacağız anlaşılan. Bir tür metal yorgunluğunu hemen her alanda hissediyoruz.
Ağaoğlu: Gece yarısı düzenlemesiyle, hep işin arkasından dolaşacak önlemlerle bu işi çözmeye çalışıyoruz. Bu depremler art arda geldikçe, binaların dayanıklılıkları azalıyor. En sağlam finans kurumları, en sağlam şirketler bile çok zorlanabilir. Art arda gelen düzenlemeler, yani küçük küçük gibi görünen depremler, bir süre sonra bir bakacaksınız ki ortada taş taş üstüne bırakmamış. İstersen yine ‘yapmayalım’ deyip, bırakalım burada.
Petrolde kalıcı düşüş zor
Güldağ: Brent petrol bu hafta 100 doların altını denedi ama bu hareket kalıcı olmadı. Rusya’nın doğalgaz kesintisi sonrası 105 dolara geldi. Fiyatlar, ortalama 100 dolar civarında kalacak gibi…
Ağaoğlu: Rusya’nın doğal gaz vanasını kapatması, hem doğalgaz tarafını çok ciddi vurdu, hem de petrolü tekrar yukarı taşıdı. Ancak Çin’de virüs vakalarındaki artış petrol talebini yavaşlatan bir gelişme. Bu durum da fiyatların yükselmesini frenledi, 105 seviyesinden geri geldi. Ama petrol fiyatı kolay kolay inmeyecek gibi. 85-95 doların altında bu sene petrolü görme ihtimalimiz hemen hemen yok gibi bir şey artık. Petrol için 140-150 dolar söyleyenler var ki, Goldman’ı hatırlarsın. O arkadaşlarla aynı fikirde bir türlü olamadım.
Altın ‘açık teminat’ları kapatıyor
Güldağ: Altın 1900 seviyesinden geri döndü. Bir yanda Fed baskısı var ama diğer yanda Rusya ve Çin’e dair gelişmeler… Altının seyri için ne düşünüyorsun?
Ağaoğlu: Faiz artışları nedeniyle daha önceden de bir düşüş bekliyorum demiştim. Ama yine gecikiyor. ABD’de hisse senedi tarafındaki düşüşler nedeniyle teminat açıklarının ortaya çıktığını, petrol doğal gaz tarafında teminat ihtiyaçlarının ve açıklarının ortaya çıktığını, bu açıkların da büyük kısmının altın, gümüş gibi daha stabil piyasalardaki pozisyonların boşaltılıp oradan gelecek teminatlarla kapatıldığını düşünmeye başladım. Bu hafta 1900’ün üzerini denedi spot altın, ancak ardından 1875 seviyelerine geldi. 1845- 75 seviyelerini izlemek lazım. Bu seviyenin altını şimdilik beklemiyorum. Buralardan tekrar bir toparlanma gelecek mi, göreceğiz. Gümüşte de 23,75-85 arasında fiyatlama bekliyordum, beklentimin biraz altında, 23,05’e kadar geliyor.