Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ bu hafta Şans Sohbetleri’nde finansmana erişimde yaşanan sıkıntıları masaya yatırdı. Ekonomi yönetimi ile iş dünyası arasında ‘döviz inatlaşması’ yaşandığına işaret eden ikili, son BDDK düzenlemesinin büyük kredi sıkışmasına kapı araladığı görüşünde.
Dolar/TL’de aşağı yönlü sert bir hareket beklemediğini kaydeden Ağaoğlu, temmuz ve ağustosta KKM dönüşü olacağını hatırlatarak, KKM yerine cazip faizli tahvil beklentisi olduğunu paylaştı. Euro/Dolar’da dip oluşumuna dikkat çeken Ağaoğlu, altında ise 1760 seviyesinin riskli olduğunu vurguladı.
Güldağ: Finansmana erişim sıkıntısı artarak devam ediyor. Yükselen CDS’ler nedeniyle ithalatta ödemelerin vadesi kısaldı, neredeyse peşine dönüldü. İçeride ise firmalar müşterisine daha uzun vade tanımak zorunda kalıyor. Bizim firmalarımız yeni düzenlemelere uyum sağlama konusunda başarılıdır ama BDDK’nın son düzenlemesi sonrası üreticide, ihracatçıda bu kez epey bir telaş görüyorum…
Ağaoğlu: Üretim dinamiklerimize göre; 100 dolarlık ihracat için yaklaşık 72 dolar hammadde, ara malı ithal etmek gerek. Bu kadar ithalata bağlı bir ihracatımız varken, nasıl olacak da sistemi bu tedbirlerle işleteceğiz. 28 dolarlık katma değeri, kârı nasıl çalışır halde tutacağız. Tabii ki tedbir alınabilir ama bunların enine boyuna düşünülmeden, akşamdan sabaha çıkarılmaması gerekiyor.
Güldağ: Döviz talebinin önünü keselim derken, diğer yanda üretim ve ihracatı sekteye uğratabileceğimizi tam olarak hesaba katamıyoruz. Piyasa gerçekleri ile örtüşmüyor bu önü arkası düşünülmemiş düzenlemeler. Sanki bir çok şirketin maaşlarını, ücretlerini kredi olarak alıp ay içinde geri yatırdıklarından hiç haberimiz yokmuş gibi hareket ediyoruz. Ya da tam da bu sıkışlığın 30 Haziran’a denk gelmesine ne demeli? Herhalde kararları alanların, bu tarihlerin bankalardan çekilen kredilerin ‘devre faizi’ne denk geldiğinden haberi yok. Bankalar zaten son dönemde frene basmışlardı, bu kararlar sonrası kredi vermede iyice geri çekildiler. “Krediler hızla büyüyor” diyoruz ama ticari kredide artış yüzde 50-60. Üretici Fiyat Endeksi’ne bakarsan yüzde 130. Yani maliyetlerdeki artışın yarısı kadar ancak. Bu maliyet artışı karşısında işletme sermayesi ihtiyacının artması çok normal. Ancak ekonomi yönetimi işin bu tarafına bakmaktan çok ‘ucuz TL’yi bulan dövize yöneliyor’ algısıyla bütün kanalları kısmaya çalışıyor. Bir tür inatlaşma başladı iş dünyası ile ekonomi yönetimi arasında. Her ne kadar sanayici, ihracatçı “İşimizi görmek için bu dövize ihtiyacımız var” dese de inandıramıyor. Çünkü bakış açısı metinlere kadar yansıdı. ‘Arkadan dolanmalar’ gibi tabirler anlaşılan bu bakış açısının bir yansıması.
Ağaoğlu: Kredi sıkışması, kredi veren kuruluşların faizlerinin hızla yükselmesi durumunda, tahsilat risklerinin görüldüğü ortamlarda kredileri artık kısıtlı sınırlı şekilde vermeye başlamaları demek. Hal böyle olunca ne oluyor? İster istemez önce senin biraz evvel bahsettiğin gibi satıcılar vadelerini kısaltmaya başlıyorlar. Satıcı vadesini kısaltınca, üretici mecburen öz kaynaklarına dönüyor. Bakıyorlar ki çok fazla bir şey yok, olanlarla üretmeye kalksalar da bu sefer normal ihtiyaç duydukları hammaddeyi alamadıkları için verimsiz bir üretime geçiyorlar. Bütün ödeme sistemlerini eğer aksatmaya yönelik önlemler alırsanız iş dönüyor, dolaşıyor tüm üretim damarlarını tıkamaya başlıyor. Kredi akışkanlığını azaltma uğruna aldığınız bu önlemler için bir de bankaları sorumlu tutuyorsunuz; “Siz benim adıma bekçilik yapın, her ayki bağımsız denetimden geçmiş raporuna göre de bunları kontrol edin”.
Güldağ: Keza ihracatçıyı fonlayan kurumlarda da ciddi sıkışıklık var. İhracatçı kredi bulamıyor. Merkez Bankası kaynaklarından 150 milyar lira yatırım, ihracat ve turizme yönelik kredi verilecek denildi, talep toplandı sonra ondan da bir ses çıkmadı. Eximbank, Japonya’dan Avrupa’dan kredi sağlayıp, bunu ihracatçıya kullandırırdı. O da kalmadı. Şimdi ihracatın finansmanı tamamen Merkez Bankası’na bağımlı hale geldi adeta.
Ağaoğlu: CDS’lerimiz yani kredi risk primimiz arttığından Eximbank kolay kolay eski kaynaklarından borç bulamaz hale geldi. Veya bulsa bile bunun maliyeti temerrüt sigorta priminden dolayı hayli yüksek oluyor. O maliyetle getirip ihracatı desteklemesi hayli zor. “Merkez Bankası Türk lirası olarak uygun maliyetle verse de işimizi yapsak” denildiğinde bu kez Merkez Bankası’nın saikleri başlıyor. O da diyor ki, “Elimdeki kaynağı düşük maliyetle kullandırıyorum ama gidip döviz alıyorlar.”
Güldağ: Bu finansmana erişimde ciddi bir sıkıntı yaşatıyor. Daha da kötüleşirse büyük bir kredi sıkışıklığı yaşanacak. TL bulamaz hale gelebilir piyasa…
Ağaoğlu: Zaten şu sıralar oralardayız sayın Güldağ…
Güldağ: TL kredide şart koşulan bağımsız denetim işi de sıkıntılı. BDDK, kafa karışıklığı ve sorular için dört büyük denetim şirketinin teknik komiteleriyle toplantı yaptı.
Ağaoğlu: Bağımsız denetim şirketlerinde böyle bir kapasite yok. Onlara iş yaratacağız diye düşünüyorsanız, böyle bir kapasitesi olmadığı gibi o kapasiteyi hazır hale getirdiler diyelim, ne kadar sürdürebilirsiniz ki bunu? Onlar da buna uygun olarak çok fazla kapasite artıramıyorlar mecburen.
Güldağ: İşler yalınlaşıp, kolaylaşacağına aksine karmaşıklaşıp, zorlaşıyor. Hatırlarsan, “Zor dönem geride kaldı, şimdi daha zor dönem geliyor” demiştik birkaç hafta önce bir iş insanı dostumuzun ağzından. Hayırlısı bakalım…
Kripto dünyası havlu atmış durumda, tarımsal emtia lehimize gelişiyor
Güldağ: Biz Şans Sohbetleri’nde geleneksel olarak petrol, altın, emtia tarafında bir ufuk turu yapıyoruz. Ama artık bunlara kripto tarafını da eklememiz lazım anlaşılan…
Ağaoğlu: Tabii, bir kere kripto dünyası şu anda havlu atmış durumda. Kripto cephesinde fazla bir hareket olmuyor. Pek umutları da yok. Onlar biraz bekleyecekler.
Güldağ: Emtiada nasıl gelişmeler? Özellikle tarımsal emtiada…
Ağaoğlu: Emtiada önemli düzeltmeler yaşadık. Bir iki istisna hariç. Mesela biri kahve. İstisna teşkil ediyor ama özellikle mısır, buğday ve soya bloğu, ki tarım olarak ve gerek onlardan elde edilen ara ürünler itibariyle çok önemli bir blok, çok ciddi geri çekilmeler yaşandı.
Güldağ: Nedir onlar?
Ağaoğlu: İki önemli gelişme var. Biri gıda fiyatları bakımından bütün dünyayı ilgilendiriyor, diğeri doğrudan bizimle ilgili. Türkiye’nin Ukrayna ile ilgili olan tahıl koridorunda güvence sağlama işine ön ayak olması, Türkiye’nin ve Rusya’nın bu konuda bir işbirliğine yönelmesi çok sert ve iyice gerginleşen ortamı bir parça yumuşattı. Zaten Amerikan faiz artışları nedeniyle gevşeyecek olan piyasa, bu endişe yavaş yavaş unutulmasa bile artık hemen yarın başımıza gelmeyecek diye düşündü. Böylece fiyatlarda geri çekilme yaşandı Özellikle buğday çok direnmişti. 1200’lere kadar çıktı. 1000’e geri geldi, 1080, 1100’lere tekrar çıktı. Şimdi 935 cent seviyesinde. Tarımsal hammadde tarafının gevşemesi, maliyetler açısından bizim için iyi bir haber.
Petrolde İran meselesi önemli
Güldağ: Petrol yeniden 110 doların üstüne çıktı. Düşmüştü oysa…
Ağaoğlu: 105 dolara kadar geri gelmişti. Şimdi tekrar 115 dolarda, 120 dolarları şimdilik çok aşmıyoruz ama petrolün yükselişinin arkasında pazartesi günü başlayacak olan Amerika’daki tatil sezonu var. 120 doların altında kaldığımız sürece çok kırılacak, dökülecek bir durum yok diye düşünüyorum. İran’la ilgili Katar’da masaya oturma durumu var. Pozitif haberlerden bir tanesi. Avrupa Birliği özellikle İran’ı masada tutmaya gayret ediyor. Bu olumlu bir haber petrol fiyatlarının yukarı doğru gitmemesi için. Tabii her taraf için olumlu ama özellikle Türkiye için daha iyi bir gelişme. Brent petrolde 116 dolar seviyeleri görüldü bu hafta, belli ki temmuz ayını 120 doların altında karşılamış olacağız.
Euro’da önemli dip oluşumu var
Güldağ: ABD, Avrupa ve İngiltere merkez bankası başkanları ECB Forumu’nda bir araya geldi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde enflasyonu hafife alır gibi konuşunca parite oynayıverdi…
Ağaoğlu: Parite 1,0590’dan tekrar 1,0475’e döndü. Bir gün içinde oluyor bu hareket. Gereğinden fazla hareketli bir yer ama bence burada önemli bir dip oluşumu var. Paritede 1,0390- 1,0425 bandı bir önceki diplerdi. İki defa dip gördük, bir üçüncü dipten sonra kırılırsa gidecektir. Yani o zaman 1’i konuşmamız lazım ama ben onu beklemiyorum. Buradan bir toparlanma olması ihtimalini halen daha yüksek görüyorum. Ama bu toparlanma da cılız bir toparlanma olacak diye düşünüyorum. Yani benim gördüğüm en yüksek 1,0850- 1,0860 seviyesine gider ki çok majör bir Euro, coşkulu bir yükseliş ihtimali görünmüyor.
Altında 1760 riskli bir bölge
Güldağ: Emtiada önemli geri çekilmeler oldu. Endekslere bakılırsa yılın ikinci çeyreğinde ortalama fiyat düşüşü yüzde 25’i buldu.
Ağaoğlu: Fed’in faiz artışına bağlı olarak endüstriyel metallerde önemli gerileme var. Tabii emtia fiyatları gerilerken altın ve gümüş tarafı da gerilemeye devam ediyor. Evet, çok büyük panikler atlatıldı ama yıl sonu Fed faizinin 3-3,25 bandında kalacak olması, piyasanın çok hoşlanmadığı bir seviye. Bir de ABD için resesyon, Avrupa için daha da kötüsü stagflasyon endişeleri var. Piyasaların bedava para döneminde ne alırsak alalım kazanıyoruz dedikleri dönem geride kaldı. Altın ve gümüşün yavaş da olsa yukarı gitme potansiyelleri henüz daha oluşmuş değil. 1760 ons altında riskli bir bölge. Gümüşte 20,25-20,35 bölgesi riskli bölge. Kırılmasını şimdilik beklemiyorum ama öyle kopup gidecek, yükselecek bir altın veya gümüş fiyatı da görmüyorum ufukta.
KKM yerine cazip faizli TL tahvil beklentisi oluştu
Güldağ: Dolar/TL’deki geri çekilmeyi nasıl yorumluyorsun, devamını bekler misin?
Ağaoğlu: BDDK’nın aldığı karar etkili oldu. Ne kadar döviz satışı olduğu konusunda netleşen bir şey yok ama beklendiği kadar yüksek bir satış olduğunu zannetmiyorum. Çünkü karar açıklandığında cuma günü piyasaların kapalı olduğu bir saatte hayli düşük bir hacimle oldu. Şöyle de düşünelim, yani Türk lirası dolar işlemleri ya da döviz işlemleri artık saat 10 ile 16 arasında yapılıyor. Bütün oyuncular artık buna alıştılar. Bütün katılımcılar onu biliyorlar. E o saatte kim kime sattı diye baktığında, kimse kimseye satamamıştır. Yani düşük bir işlem hacminde çok hızlı sert hareket oldu. Şu anda herkes bir şekilde şu 30 Haziran’ı bir geçirelim ondan sonra bakacağız modunda.
Güldağ: Bir-iki liralık daha düşüş olur mu kurlarda?
Ağaoğlu: 15 ya da 14 lira gibi bir seviye beklemiyorum. KKM ağırlıklı olarak ocak özellikle şubat ayında bağlanmıştı. Başka deyişle temmuz ortası ile ağustos ortası arası bölgedeki bir aylık sürede, KKM ile ilgili birtakım düzenlemeler bekleniyor. Yani bu düzenlemeler bir yasaklamadan çok, özellikle KKM’den dönecek Türk lirası için olabilir. KKM alternatifini yavaş yavaş azaltıp yerine belki de cazip faizli bir TL tahvil konacak gibi bir beklenti var piyasada. Enflasyona endeksli süper bono değil . Ama faizi yüksek olan bir bono ihtimali var.
Güldağ: Bu piyasayı rahatlatır mı veya coşturur mu?
Ağaoğlu: Ben onu da beklemem en azından bir gelsin görelim diye bakacaktır piyasa o yüzden yukarı yönlü çıkışlar için şimdilik böyle büyük bir risk henüz daha ortada yok ama bu kredi sıkışması meselesinin de döviz sattırır olması bir yere kadar.