Güldağ: TL mevduata dönüşüm için teşvik hamlelerinin devam ettiğini görüyoruz. Son adım olarak; şirketler de dahil edildi ve kur farkı kazançlarına kurumlar vergisi istinası getiriliyor. Şirketlerin döviz tevdiat hesabı 90 milyar dolar civarında, bunun yarısından biraz fazlası da vadeli hesap. Tebliğ yayımlanmadığı için ayrıntılarını net olarak bilmiyoruz ama böyle bir vergi istisnası bu ürüne bir yönelim sağlayabilir diye görüyorum. Anladığım bir şey de şu, kurun tekrar tırmanışa geçmemesi için her çaba gösterilecek…
Ağaoğlu: Görünen o ki, 31 Aralık’tan öncesi için de geçerli olan bir düzenleme. Ondan önce döviz tevdiat hesaplarında bakiyesi bulunanlar bugün bile TL’ye çevirseler kur korumasından faydalanabilecekler.
Güldağ: İlan edilmeden tam emin konuşamıyoruz. Çünkü biliyorsun bir tebliğ çıkıyor, ondan sonra onun düzeltmesi geliyor, bazen aynı gün içinde o düzeltmenin de düzeltmesi gelebiliyor.
Ağaoğlu: En azından haberler o yönde diyelim. Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde o sert yükselişle birlikte ortaya çıkan kur kârları varsa, o kârlar da vergiden muaf hale geliyor. Artı, buradan itibaren elde edecekleri kur kazançları ve/veya faizler var. Kur kazancı, faizler yukarıda olursa toplam kazanç kur kazancına göre hesaplanıyor. Kur düşer eğer faiz yukarıda kalırsa bu kez faiz bundan muaf hale geliyor.
Güldağ: Özellikle ihracatçılarımız kayıtsız kalmazlar diye düşünüyorum. Ama şu anda şirketler tarafında DTH bozdurma yönünde bariz bir hareket görmedik.
Ağaoğlu: Şirketler, ortaya çıkan kur kazancını ve sağlanacak vergi avantajını büyük ihtimalle şu anda hesaplıyorlardır. Buna göre karar verecekler. Ama küçük bir not olarak paylaşmak isterim; eğer bugün dövizini satacak bir şirket varsa, tekrardan geri almak üzere forward piyasasına girecek olursa, mesela 6 aylık faizler yüzde 30’lar seviyesinde. Bu seviyeden bir faiz ödemeyi kabul etmesi gerekiyor. Bir başka deyişle mevduata alacağı faiz, ödeyeceği faiz ve tasarruf edeceği faiz olarak bakıldığında şirketler oturup bir hesap yapacaklar. Tanınan imkanlar halen daha onları döviz satmaya cezbetmiyorsa kur tarafında daha fazla düşüş olma ihtimali azalacaktır.
Güldağ: Eğer getirilecek vergi istisnası o farkı karşılayacaksa, ki muhtemelen ciddi biçimde karşılar neden uzak dursun. Bir de bizim Şebnem Turhan da yaptı haberini, dövizden TL’ye döndüğünde mevduat faizinde bir sınır yok.
Ağaoğlu: Evet, öyle. Şöyle açıklayayım: Mesela 13.80’den dövizinizi bozdurdunuz. Mevduata da yüzde 22-23 faiz aldınız diyelim. Ama sattığınız dövizinizi de geri almak istiyorsunuz. Kur korumalıya rağmen kur riski yaşamak istemiyorsunuz. O zaman gidip 6 aylık forward işlemi yapacaksınız. Çünkü 6-12 aylık yapabiliyorsunuz bu mevduatı. Burada eğer 6 aylık riskini hedge etmek isteyen bir şirket varsa forward’la bu dövizini geri aldığı takdirde oradaki TL faizi yüzde 30’lara denk geliyor. Yani 22 ile 30 arasındaki 8 puanı kaybetmeye razı olması gerekiyor. Buna karşılık bir vergi kazancı da var. O vergi kazancı bundan daha yüksekse bunu yapacaklardır. Ama forward’la da geri aldıklarında piyasaya da çok fazla bir etkisi olmayacak.
Güldağ: Üç aylık vade tüzel kişilere yani şirketlere tanınacak diye de bir bilgi var. Ama net değil.
Ağaoğlu: Önceden ders çalışıp tebliğleri hazırlasalar çok daha iyi olacak. Sonradan düzeltmeler gelince güven erozyonu oluyor.
Güldağ: Öte yandan piyasa tarafına bakacak olursak, kurda oynaklığın görece azaldığını görüyoruz. 13 -14 bandında bir dengelenme çabasıvar gibi…
Ağaoğlu: Kur Korumalı Mevduat ile TL tarafında ciddi bir artış oldu. En son açıklanan rakam 104-105 milyar lira civarındaydı. Fazlası da olmuştur. Yaklaşık 8-9 milyar dolarlık bir rakamdan söz ediyoruz. Büyük bir risk midir Hazine’ye? Çok fazla değil. Serbest piyasayı bozucu bir hamle derseniz haklısınız ama hatırlayın o fırtınada piyasaya bir durup düşünme imkanı tanıdı. Kurdaki oynaklık dediğin gibi azaldı. Şu anda 14’ü görmemeye çalışıyor piyasa. 14.10-14.15’in üzerine çıkılmadığı sürece biraz daha yatay seyir izleneceğini tahmin ediyorum.
Güldağ: Ne kadar bir vadede?
Ağaoğlu: Birkaç aylık bir süre içinde bu seviyelerin korunmaya çalışacağını düşünüyorum.
Güldağ: Ben CDS tarafına da bakıyorum. Şu sıralar en önemli göstergelerden biri orası. Küçük bir geri geliş var. Hala bizimle kıyaslanan Brezilya gibi ülkelere bakınca epey yüksek. Ama bu sakinleşme ile birlikte risk primlerimiz daha da aşağıya gelirse önemli bir işaret olur. Tabii anlamlı bir düşüş için güven bunalımının aşılması şart. Ancak o zaman TL’den kaçışı anlamlı ve kalıcı biçimde durdurma şansımız olacak.
Ağaoğlu: CDS en kolay gösterge oldu. Ama majör bir gerileme yok henüz maalesef. Makyaj ve pansuman tedbirler yerine temel değişiklikler gerekli. İlk konu dediğin gibi güvenin tesis edilmesi. Aslına bakarsan, Kur Korumalı Mevduat ürünü içeriye güven mesajı vermekle birlikte, dışarıya belirsizlik mesajı da gönderiyor. Çünkü Hazine ve Merkez’in üzerine binecek riskin ne kadar olduğu bilinmiyor. Kur Korumalı Mevduat rakamı başarı olarak anons edilirken, aslında Hazine’nin maruz kalacağı riskin de arttığı bir durum oluşuyor. Yurtdışından bunlar ciddi risk olarak algılanıyor.
Güldağ: Maalesef durumu anlamıyorlar diye dışarıya da kızamıyoruz. Çünkü öncelikle bizim bu süreci iyi yönetemediğimiz ortada. Allahtan reel sektör her şeye rağmen güçlü. Bu büyük bir şans. Ama şansımızı da çok zorlamamak lazım. Son dönemde özel sektör finansmana erişimde ciddi zorluk içinde olduğunu adeta haykırıyor. Evet cirolar büyüdü ya da daha doğrusu hammadde ve fiyat artışlarıyla şişti ama işletme sermayesi ihtiyacı da dört kat arttı. Ama bankalar limitlerini artırmada iştahsız. Finansmana erişsen de iyi firmalara dahi özel bankalarda 30’un altı faize pek rastlanmıyor. Birçok KOBİ’den bir yıllık kredi için bankaların yüzde 35-40 faiz istediğini duyuyoruz. Enerji maliyetleri ortada. Cam, seramik ya da enerjiyi bol kullanan sektörler böyle giderse ve yeni zamlar da gelirse üretemez hale gelebilir. İşte bizim Denizli temsilcimiz Osman Nuri Boyacı’nın Denizli Babadağlı dokumacılarla ilgili yaptığı haber. Dile kolay 4 bin tezgah elektriğe gelen yüzde 127’lik zam üzerine üretimine ara verdi. Önemli işaretler. Kimi sektörlerde yavaş yavaş iç talepte durgunluk, ihracatta iştah kaçması, kısacası bir yorgunluk görülüyor. Aman dikkat edelim de reel ekonomiyi güçsüz düşürecek hiçbir şey yapmayalım.
Ağaoğlu: Bir iki ay daha enfl asyon- kur ilişkisini görmek lazım. Hatta çalışanların yeni yıl zamlarıyla birlikte alışveriş ve harcama davranışları dahi bu yıla dair ipuçları verecek. Önce onları görmek gerek, ondan sonra piyasa bunları fiyatlamaya başlayacak.
Güldağ: Ücret zammı demişken, Türk Metal ile MESS yüzde 66’ya imza attılar. Tabii metal sektöründe işçiliğin payının hayli düşük olması da kolaylaştırdı sanırım.
Ağaoğlu: Çok büyük bir rakam. Düşünülmesi gereken bir şey, ekonomi yönetiminin de iş dünyasının da düşünmesi gerekiyor.
Güldağ: Torba filan değil de şöyle ciddi ciddi üzerine düşünülmüş, iş dünyasının ve çalışanların ihtiyaçlarının o kesimlerle detaylı biçimde konuşularak hazırlanacak bir program ihtiyacı dayatıyor. İş insanlarıyla kurları konuşurken ‘Dalgalar o kadar büyük ki o sakinliği hissedemiyoruz’ diyorlar. Ama gördüğüm endişeye rağmen bir iyimserlik de var. Doğru işler yapılırsa işlerimiz daha da iyiye gidebilir. Yeter ki, bu hatalarla vakit ve enerji kaybetmeyelim istiyorlar.
Ağaoğlu: Ben de kaygılı iyimserlik görüyorum. Doz olarak, endişeli iyimserlikten bir çıt daha yukarıda.
Güldağ: Katılırım. Ama sanki dünyadaki gidişat olumsuzlaşmadan elimizi çabuk tutar, kendi sorunlarımıza ciddiyetle odaklanırsak lehimize gelişen ortamı daha iyi kullanabiliriz. Şansımız sürüyor.
Ağaoğlu: Dışarıdaki etkiler içeridekinden daha az yara alıyor şu an…
Endüstriyel metallerde düşüş zor
Güldağ: Endüstriyel metallere yönelik sıkça soru geliyor, özellikle çinko ve nikel…
Ağaoğlu: Ben ikiye ayırdım, daha doğrusu piyasa ayırmış. Bakır ve alüminyum ile nikel ve çinko. Bakır ve alüminyum Çin’in yavaşlayacağı beklentisiyle yatay. Nikel, elektrikli araç bataryaları nedeniyle öne çıkıyor. Yeni rekorlar kırıyor, garip hareketler çiziyor. Bunun yerine başka bir metal konamadığı için ve piyasa da daha önce pozisyon aldığından kolay kolay düşeceklerini zannetmiyorum. Fed’in açıklamaları da bunu destekler nitelikte. Fed’in çok can yakmayacağı varsayımıyla tarımsal emtiada da yüksek seviyeler korunmaya devam ediyor. Özellikle soyada Güney Afrika’daki kuraklık nedeniyle yukarı yönlü hareket sürüyor. Diğerlerinde coşkulu bir yükseliş yok. Tarımsal emtia görece rahat diyebiliriz.
Petrolde 87 dolar kritik eşik
Güldağ: Sektör raporları stoklarda düşüşe işaret ederken yatırımcıların riskli varlıklara yönelmesiyle petrol bu hafta yılın en büyük artışını kaydetti. Sen ne bekliyorsun petrolde?
Ağaoğlu: Brent petrolde 65 dolardan 85 dolara neredeyse 1 ay içinde geldik. Çok ciddi bir yükseliş oldu. 87 dolar bana göre kritik bir eşik. Orada bir düzeltme beklerim ama çok majör bir düzeltme olmaz. Bu yıl için diplerin 65-67 dolarlar arasında kalacağını, yükselme potansiyelinin düşme potansiyeline göre daha fazla olacağını düşünüyorum. 87 dolar aşılırsa, 100 dolar görünüyor. Ondan sonra piyasa bir bakar. Büyük ihtimalle OPEC+’ya bir baskı uygulanır. Böyle bir seslenişin Biden ve Powell’dan geleceğini düşünüyorum. Gelmezse devamı 107-121 arasında olacaktır. Orası herkesin canını yakar.
Altın yastık altından kolay kolay çıkmaz
Güldağ: Altının yastık altından çıkarılmasına yönelik bir değerlendirme var. 5 bin ton rakamı telaff uz ediliyor, ki bu rakamları nereden buluyoruz onu da bilmiyorum. Bir iki sene önce 2 bin 500 tondu. Çok mu hızlı zenginleştik, her şeyi altına mı yatırdık? Altına yatırım yapanların eğilimleri bakımından soruyorum. Buraya doğru bir yöneliş bekler misin?
Ağaoğlu: Buradan üniversitelere seslenmek istiyorum. Bence kadim Türk milletinin altınla olan aşk hikayesinde bir doktora tezinin yazılması gereken zamana geldik. Bana göre 2 bin 500 de, 5 bin de şehir efsanesi. Bunlar beyhude çabalar, ben o altınların ekonomiye geri döneceğine inanmıyorum. Güven oluşmadığı sürece o altınlar kolay kolay bozulmaz. Ayrıca finansal altın değil. DTH’ların bozulmaması gibi bir şey altının bozulmaması. Bence altın bozdurma konusunda fazla vakit kaybediyoruz. Yastık altına bel bağlamamak lazım.