Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 11’inci Büyükelçiler Resepsiyonu, Etnografya Müzesi’nde siyasetçiler, yerel yöneticiler, yabancı misyon temsilcileri ve iş insanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Burada konuşma gerçekleştiren ASO Başkanı Nurettin Özdebir, küresel ekonomilerde, kritik konuların krize dönüştüğü, akümüle olduğu bir dönemin yaşandığını belirterek, başta küresel güvenlik sorunu olmak üzere, resesyon, enerji ve gıda krizinin yaşandığı bir süreçten geçildiğini vurguladı.
Küresel ekonomilerin, yerel önceliklere odaklandığı, ulus devlet anlayışının güçlendiği, küreselleşme olgusunun sorgulandığı, bölgeselleşmenin daha fazla konuşulmaya başlandığı bir dönem yaşandığını kaydeden Özdebir, şöyle konuştu: “Bu güçlü ve zorlayıcı etkilere rağmen Türkiye ekonomisi hızlı bir toparlanma sürecine girerek, en yüksek büyüme rakamlarına ulaşan ülkelerden birisi oldu. Türkiye, hızla büyüyen, dünyayla ekonomik alanda hızla bütünleşmesini sürdüren 85 milyonluk nüfusuyla yatırımcıya geniş imkanlar sunan büyük bir pazardır. Özellikle deniz ve kara yollarının yanı sıra coğrafi konumunun pek çok bölgeye rahatlıkla ulaşım kurmaya imkan vermesi, ülkemizin önemine daha derin bir boyut ve anlam kazandırmakta. İç pazarın büyüklüğü nedeniyle ülkemiz hedef ve imkanları yüksek bir pazar konumundadır ve etki alanı olarak çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır.”
“Sanayinin desteğiyle ihracatta ivmelenme sürüyor”
Türkiye’nin yaklaşık bin yıldır dünyanın önemli siyasi ve ekonomik olaylarının belirleyicisi olan bir devlet olduğunu vurgulayan Özdebir, tüm olumsuz küresel iklime rağmen ekonominin 2022’nin tamamında yüzde 5’in üzerinde büyümeye ulaşacağını kaydetti.
Özdebir, son dönemde birçok uluslararası kuruluşun Türkiye’nin büyüme beklentilerini revize edip yukarı yönlü tahminlerini ortaya koyduğunu anımsatarak şöyle devam etti: “Ülkemiz ihracat tarafında da önemli başarılara imza atmaktadır. Sanayinin desteğiyle ihracat artışındaki ivmelenme devam etmektedir. Zorlu koşullara rağmen üretebilme yeteneğini ve tedarikçi gücünü gösteren ihracatçılarımız ağustosta yüzde 13,2’lik artışla 21,34 milyar dolarlık ihracatla tüm zamanların en yüksek ağustos ayı ihracat rakamına imza attı. Yılın 8 ayında 165 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Türk ihracatçısı, son 12 ayda ise 250 milyar doları aşarak yıllık bazdaki ihracat hedefine ağustos ayında ulaşmış oldu. Ülkemiz ağustosta 220 ülke ve bölgede ihracat yaparken 151 ülkeye ihracatını artırdı. Küresel ekonomide Çin merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında, sanayisi, rekabetçi fiyatları, nitelikli iş gücü, özellikle coğrafi konumuyla ülkemiz ön plana çıkmış ve bu pozisyonunu önümüzdeki yıllarda daha da güçlendirecektir.”
Ankara’a gayrisafi katma değerde ikinci büyük kent
Özdebir, başkent Ankara’nın da sahip olduğu 113 Ar-Ge merkezi, 36 tasarım merkezi, 11 teknoloji geliştirme bölgesi (TGB) ve 13 organize sanayi bölgesi ile Türkiye’nin diğer illerine göre önemli bir üstünlüğe sahip olduğunu dile getirdi.
Ankara’nın 2021’de 9,3 milyar doları, son 12 ayda ise 11 milyar doları aşan ihracatıyla Türkiye’de en çok dış satım yapan 5’inci il konumunda olduğuna dikkati çeken Özdebir, “Ankara ihracatının yüzde 90’a yakını sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. 2021’de Türkiye’nin toplam savunma sanayi ürün ihracatının yüzde 33’ten fazlasını Ankara tek başına gerçekleştirmiştir. Ankara, bölgelere göre gayrisafi katma değer (GSKD) üretiminde de Türkiye’nin ikinci büyük kentidir.” ifadelerini kullandı.
Özdebir, Ankara’nın, savunma, makine, medikal, ulaştırma, elektrik ve madencilik, sanayi ile müteahhitlik gibi güçlü sektörleriyle ön plana çıktığına dikkati çekerek, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu içinde 33, ilk 1000 ihracatçısı içinde ise 46 Ankara firmasının bulunduğunu bildirdi.
Bunun yanında dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi sıralamasında yer alan 42 Türk müteahhitlik firmasından 18’inin de Ankara’da olduğu bilgisini veren Özdebir, şunları kaydetti:
“Ankara, gerek sanayi bölgeleri gerek teknoloji gelişim merkezleri ve gerekse sahip olduğu insan kaynağı açısından Türkiye’nin diğer birçok kentine göre daha avantajlı durumdadır. Sahip olduğu bu avantajlar da ülke ekonomisine katma değer olarak yansımaktadır. Ankara, ilerleyen yıllarda teknolojik dönüşümünü daha da hızlandıracak ve Türkiye’nin teknoloji üretim ve ihracat üssü konumunu güçlendirecektir. Belirlemiş olduğumuz vizyon ve misyon çerçevesinde Ankara’nın rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlamaya devam ederek, ‘Başkentin sanayisinden sanayinin başkentine’ hedefimize doğru kararlı adımlarla ilerleyeceğiz. Türkiye ve Ankara’nın üretim gücü, küresel ekonominin ihtiyaçlarını karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Küresel olumsuzluklardan etkilenmememiz mümkün değildir ancak önemli olan dışarıda yaşanan olumsuzlukları kendi lehimize çevirebilecek adımların atılabilmesidir. Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisindeki dengelenmenin çok daha hissedilir şekilde ortaya çıkmasıyla Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam bir ekonomi olduğunu bir kez daha hep birlikte göreceğiz.”