QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, bankacılık sektöründeki büyümenin devam edeceğini belirterek, banka olarak büyümede özellikle TL cinsi ürünleri önceliklendireceklerini söyledi. Bankacılık sektörü ve QNB Finansbank açısından 2022 gelişmelerini ve 2023’ten beklentilerini anlatan Tan, banka olarak 2022 yılını çok verimli geçirdiklerini, ivmeli büyüme ile ekonomi ve müşterilerine kesintisiz destek sağladıklarını ifade etti.
Kredi ve mevduat büyümesinde geçen yılın 3. çeyreği itibarıyla rakiplerini geride bıraktıklarını belirten Tan, öz sermaye karlılığı hedeflerinin tüketici enflasyonu paralelinde şekilleneceğini anlattı. Tan, “Bu yıl bankacılık sisteminde nominal açıdan yüksek karlılıklar görsek de öz sermaye karlılıkları düşecektir ama hedef en azından enflasyon seviyesinde öz sermaye karlılığı yakalamak olacak. Pazar payı açısından da QNB Finansbank olarak her zaman büyümeyi önceleyen bir banka olduğumuz için stratejik tüm metriklerde pazar payı kazanmak istiyoruz. Büyümede özellikle Türk lirası cinsinden ürünleri önceleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ömür Tan, banka olarak 2022’nin 9 ayında toplam kredilerinin 2021 sonuna kıyasla yüzde 53 artarak 312 milyar liraya ulaştığını, bu dönemde kredi desteklerinin reel sektörde yüzde 52 yükselişle 217 milyar liraya, bireysel müşterilerde yüzde 54 artışla 95 milyar liraya çıktığını bildirdi. Reel sektöre Türk lirası cinsinden çok daha fazla kaynak sağladıklarını anlatan Tan, ancak sektörde yabancı para cinsinden kredilerde daralma olduğu için büyüme oranının daha sınırlı kaldığına işaret etti. Tan, bu yıl da hem reel sektörü hem de bireysel müşterileri desteklemeye devam edeceklerini vurgulayarak, “Üretici, ihracatçı ve KOBİ ölçekli reel sektör müşterilerimize odaklanacağız” ifadelerini kullandı.
“Bankacılık sektöründe büyüme devam edecek”
Ömür Tan, bu yıl salgının etkilerinin iyice azalacağını, ekonomilerin salgın öncesi seviyelere döneceğini düşündüklerini ifade etti. Buna rağmen Türkiye’de olmasa da küresel ekonomide birçok ülkenin resesyon endişeleri taşıdığını vurgulayan Tan, enflasyonist baskının kırılıp enerji ve emtia fiyatlarının normalleşmesi ile ekonomik görünümünün daha olumlu seyredeceğini dile getirdi. Tan, bu açıdan bakıldığında 2023’ün bankacılık açısından da olumlu bir yıl olabileceğinden bahsederek, şöyle devam etti: “Bankacılık sektörü açısından ön plana çıkan konu yasal düzenlemeler ve değişiklikler oluyor. Ekonomik konjonktür kapsamında 2022’de birçok yasal düzenlemede değişiklik yapılmıştı. Bunların bir kısmı sektör açısından olumlu etki sağlasa da bazıları da bankalar açısından zorlayıcı oldu. 2023’te bankacılık sektöründeki büyümenin devam edeceğini, Türkiye ekonomisinin de büyümesi paralelinde Türk lirası cinsinden kredi talebinin artacağını ve özellikle küçük işletmelerin ve gerçek kişi müşterilerin talep tarafında daha iştahlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca mevduat tarafında da Kur Korumalı Mevduat ile Türk lirası cinsinden tasarruf teşvik edilmişti, bu yıl da bankacılık sektörü hem kredi hem de mevduat tarafında Liralaşma Stratejisi’ne devam edecektir.”
Ömür Tan, 2023 yılının ülke açısından öneminden bahsederek, hem cumhurbaşkanlığı hem de meclis seçimleri yapılacağını anımsattı. Bundan önceki seçim dönemlerinde olduğu gibi ekonomik açıdan hareketli bir yıl geçirileceğini düşündüğünü belirten Tan, “Türkiye ekonomisi açısından büyümenin hız kesmeden devam edeceğini, enflasyonun baz etkisiyle düşeceğini, istihdamın daha da artacağını bekliyoruz.” diye konuştu.
“Zorlu eşiği geçtik”
Geçen yıla salgının etkilerinin azalması ve normalleşme beklentileriyle girildiğini ifade eden Tan, ocak ayından itibaren başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde siyasi, ekonomik ve jeopolitik sorunların ortaya çıktığını, özellikle RusyaUkrayna savaşı sonrası enerji ve emtia fiyatlarında hızla dalgalanmalar yaşandığını anlattı. Tan, bu süreçte dünya ekonomisinde enflasyonist sürecin hızlandığına işaret ederek, 2022’nin belirsizliğin ön plana çıktığı bir yıl olduğunu söyledi. Şu an Ukrayna-Rusya savaşının etkilerinin azaldığını, buna rağmen 2022’nin ikinci yarısında Çin’de artan Kovid-19 vakalarıyla tedarik zincirinde yeniden bozulmaların yaşandığını aktaran Tan, şunları kaydetti: “Enflasyonist ortamda küresel ekonomide resesyon ihtimali de artmış oldu. Türkiye açısından baktığımızda da pandeminin etkilerinin azaldığı bir ortamda bulunduğumuz coğrafyada birçok risk faktörü vardı. En kritik konu enflasyon oldu ve küresel koşulların da etkisiyle son yılların en yüksek seviyesine çıktı. Bu dönemde ekonomi ise iyi bir büyüme performansı gösterdi. Bu açıdan 2022 zorlu bir yıl oldu ancak salgın sonrasında normalleşme süreci devam etti. 2023 yılı da beraberinde birtakım riskleri barındırsa da zorlu bir eşiği geçtiğimizi söyleyebiliriz.”