Tüketici güven endeksi ekonomide en çok gündem olan kavramlardan sadece biridir. Tüketicilerin mali durumlarına göre genel ekonomiye dair beklentileri, mevcut durumun değerlendirilmesi, tüketicilerin gelecekte tasarruf ve harcama eğilimleri ölçülmesi sonucu elde edilir.
Tüketici güven endeksi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile Türkiye İstatistik kurumunun birlikte yaptığı bir ankete göre belirlenir. Bu anketin adı da TÜKETİCİ EĞİLİM ANKETİ olarak isimlendirilir. Anket bağımsız olarak yapılır ve cinsiyet ve yaş gruplarına göre ağırlık andırılır.
Tüketici güven endeksi her ay belirlenerek kamuoyu ile her ayın son haftasında paylaşılır. Tüketici güven endeksi 0-200 arasında bir değerlendirmeye tabidir. Ve sonuç 100 puanın üzerinde ise tüketici güveni olumlu,100 değerinin altında ise olumsuz olarak yorumlanır. Olumsuz gelişmeler tüketicinin gelecek için kaygı duyması beklentilerin olumsuz yönde olduğunu gösterir.
Örneğin günümüzde tüketici güven endeksi için olumlu düşünmek son derece zordur. Bir emekli ve en düşük maaşı alan bir vatandaş olarak tasarruf yapmak bir tarafa nasıl geçineceğimizi, mutfakta tencereyi ne ile kaynatacağımızı, çocuklara torunlara hediye alabilmeyi, tatilden vazgeçtik sıradan bir kafede oturup çay içebilmeyi düşünmekteyiz. Gittikçe ağırlaşan ekonomik koşullar, hayat pahalılığı, alım gücümüzün düşmesi ekonomiye bakışımıza tabii ki olumsuz şekilde yansımaktadır. Ekonomik olarak her dönemde en çok ezilen kesim olarak biz emekliler geleceğe dair beklentilerin hiç hoş olmadığı, son derece güvensiz bir dönem yaşıyoruz. Hükümet yetkililerinin her dönem bizleri son sınıfta tutmaları, sanki ölüme ter keder gibi en az maaş zammı yapmaları, normal yaşam koşullarından adeta uzaklaştırmaları hesap ve mantık dışıdır. Asgari ücret, adı üstünde verilmesi gereken en az ücret olduğuna göre özel sektöre uygulanan asgari ücret rakamı devletin verdiği emekli maaşlarına acilen uygulanmalı hatta asgari ücretten ziyade açlık sınırının altında kalmamalıdır. Bir araştırmamda 222 ayda sadece 8 ay asgari ücretin açlık sınırının üzerinde olduğunu öğrendim. Açlık ve yoksulluk sınırı maaşların değerlendirilmesinde kullanılmayacak ise neden hesaplanıyor anlamak mümkün değildir.
Yıllar boyu gece gündüz demeden çalışarak devlete ödenen primlerin karşılığı bu şekilde olmamalıdır. Bu bağlamda emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır. Dolayısıyla hakkın doğru ödenmesi gerekir. Emekli maaşları TÜİK in verdiği enflasyon rakamlarına göre değerlendirilmektedir. Ancak verilen enflasyon rakamları inandırıcılıktan uzak olduğu için milyonlarca emeklinin hakkı yerine gelmemektedir.
Bir başka konu da verilen zam oranlarının ilk bakışta yüksek gözükmesine rağmen daha maaşlar alınmadan erime eğilimine girmesidir. Çünkü maaş zamları hesaplanırken geçen altı aylık dönemin enflasyon oranı baz alınmaktadır. Önümüzdeki altı aya ilişkin enflasyon tahminleri dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla maaşlar her geçen gün yüksek enflasyon karşısında erimektedir. Özellikle dar ve sabit gelirlilerin enflasyon altında ezilmemesi için çıkış yolu maaşların her ay TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı baz alınarak güncellenmesidir. Aksi taktirde belirli bir kesimin enflasyonun altında ezilmesi önlenemez.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım tüketici güven endeksine ek olarak hizmet sektörünü biraz açalım. Hizmet sektörü. Maddi olmayan ürünler ve çalışmalar ile gelir kazanan kurum ve kuruluşlardır. Ulaşım, lojistik, turizm, bilgisayar hizmetleri hizmet sektörüne örnek alınabilir. Hizmet endeksi ise hizmet işletmelerinin borsada hisse senedi değerlendirilmesinde kullanılır.
Halkımızın hizmet sektörü güveni tahmin edeceğiniz gibi ümit verici değildir. Bir tatil programı yapmak bir yana dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız köylerine bile gidememektedir. Günümüzde otobüs bilet fiyatı ortalama 1000 TL civarındadır. Dört kişilik bir ailenin gidiş dönüş bileti 8000 TL olacaktır ve en az gittikleri yerde de minimum 18000 TL gideri olacağından en basit köylerine gidip gelmenin maliyeti 20000 TL’yi bulabilir. Asgari ücretli veya emekli vatandaşlarımızın köylerine gidip gelmesi en az bir veya iki maaş bedeli olmaktadır. Bu durumda ileriye dönük güven endeksi doğal olarak olumsuz olacaktır. Gelecek üç aylık dönemde de durum farklı gelişmeyecek, giderek yoksul miktarı artacaktır.
Perakende ticareti ele alacak olursak en basit ifade ile hangi emekli veya asgari ücretli kısa zaman periyodunda üzerine kılık kıyafet alabilir. Zaten mutfakta tenceresini zor karşıladığı bir dönemde gıda ihtiyaçlarına bile ulaşamamaktadır ve en acil ihtiyaçlarını tercih yapmaktadır. Perakende ticaret güven endeksinde güven için ilk olarak fiyatlarda istikrarın sağlanması gerekir. Günümüzde neredeyse her gün market etiketleri değişmekte, marketler arasında da aynı marka aynı vasıflara ait ürün fiyatı da %20 ile %30 oranına kadar değişiklik göstermektedir. Perakende satış, ticari amacı olmayan satış şekli olduğuna göre genelde son tüketiciye yapılan satışları ihtiva eder ve genel olarak işletmelerin kestiği perakende satış fişleriyle dönemsel hacim hesaplanabilir. Ekonomik koşulların olumsuz olduğu içinde bulunduğumuz dönemde bırakın önümüzdeki üç ayı yarın bile ne alabileceğimizi bilmiyoruz ve dolayısıyla geleceğe olumsuz bakıyoruz.
İnşaat sektöründe ise enflasyonun yükselmesine paralel olarak yükselen konut fiyatları ve yüksek seyreden kredi faiz oranları nedeniyle sektöre olan güven azalmış durumda. Özellikle kredi maliyetlerinin 2-3 katına çıkmasıyla birlikte son birkaç aydan bu yana konut satışlarında gerileme yaşanmaktadır. Son yapılan kira geliri vergisi düzenlemesinden sonra da fiyatların artacağı kesindir. Yani olan gene yoksul halka olacaktır.
TÜİK’dan aldığım mayıs ayı hizmet, perakende satış ve inşaat güven endeksleri aşağıdaki gibidir.
Güven endeksi hizmet sektöründe aynı kaldı, perakende ticaret sektöründe %3,3 azaldı, inşaat sektöründe %0,3 azaldı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi mayıs ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe aynı düzeyde kalarak 117,1 değerini, perakende ticaret sektöründe %3,3 oranında azalarak 111,7 değerini ve inşaat sektöründe %0,3 oranında azalarak 88,3 değerini aldı.
AÇIKLAMALAR
Güven endeksleri 0-200 aralığında değer alabilmekte, endeksin 100’den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini göstermektedir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar