Yüksek enflasyonla yaşamaya başladığımız yaklaşık üç yıla yakın bir süreden bu yana hepimiz enflasyondan korunmak, alım gücümüzü düşürmemek, aile bütçemizi en az zararla dengelemek, hayat pahalılığından en az etkilenmek gibi ekonomi verilerini sürekli olarak takip etmeye başladık ve günümüzde de takip etmeye devam ediyoruz. Yaşadığımız bu süreçte zengin iyice zenginleşirken fakir daha da fakirleşti. Parası olan her zaman olduğu gibi paradan para kazanmaya devam etti.
Döviz kurlarının yükselişini engellemek amacıyla uygulamaya konulan kur korumalı mevduat sistemi adeta fakirden alınıp zengine verilen bir sistemdir ve devlete olan maliyeti son derece yüksek olduğundan sistemden yavaş yavaş çıkılmaya çalışılıyor.
Seçimlerden sonra iş başına gelen ekonomi yönetimi eski sistemin yani düşük faiz yüksek kur sisteminin yanlış olduğunu kabul ederek politika faizlerini sekiz ayda %41,5 arttırarak %50 ye kadar yükselmesine rağmen enflasyon da yükselmeye devam ediyor. Son iki aydan bu yana politika faizi aynı kaldı.
Geçtiğimiz üç ay öncesine kadar öncelikle otomobil olmak üzere konut, gayrimenkul yatırım aracı olmuştu ve halen yüksek fiyatlar devam ettiği için satışların azalması gündemde.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi dar ve sabit gelirliler geçim derdinde iken parası olan zenginler de finansal yatırım araçlarından en yüksek getiriyi elde etmek peşinde. Borsa, döviz, gayrimenkul, araç, hisse senedi, devlet iç borçlanma senedi, Euro Bond, altın, kur korumalı mevduat gibi yatırım araçları tamamen varlıklı kimseler için geçerli bir gelir kaynağı olabilir. Yüksek enflasyonun bir diğer sonucu da halkın büyük bir kısmının yoksullaşmasına sebep olmasıdır. Gene büyük bir kesim ise kredi kartlarıyla yaşamını idame ettirmeye çalışmaktadır.
Yukarıda kısaca değindiğim gibi politika faizleri iki aydan bu yana sabit kaldı. Faizlerin artırılmamasının yegâne sebebi yılın ikinci yarısında enflasyonun düşme eğilimine gireceği yıl sonunda hedeflenen %38-42 arasında gerçekleşeceği yönümde yapılan açıklamalardır. Mayıs haziran ayından sonra baz etkisiyle de olsa enflasyon düşecek ve politika faiz oranı ile aynı seviyeye geldiğinde ise faizlerin düşürülmeye başlayacağı tahmin edilmektedir. Çünkü bu kadar yüksek faiz ile yatırım imkânı ortadan kalkmakta, mevcut fabrikalar ise kredi kullanmakta zorlanmaktadır ve bunun doğal sonucu olarak üretim miktarı yavaşlamaya, ihracat miktarı azalmaya başlamış, işsizlik oranı da artabilecek duruma gelmiştir. Yani faizlerin düşmesi için enflasyonun da düşmesi kesinlikle gereklidir.
Diğer taraftan dövizden dönüşler de başlamış, yüksek faizle TL’den daha çok kazanılacağı algısı yavaş yavaş gelişmektedir. Yurt dışından yapılan girişler sayesinde uzun bir dönemden sonra merkez bankası rezervleri artı değere yükselmiştir. Ancak yabancılar tarafından yapılan para girişlerinin büyük bir çoğunluğu CARRY-TRADE yöntemi ile gelmiştir ve bir müddet sonra tekrar gidecektir.
Dış ticaret açığımız olduğu müddet zarfında finansal yatırım araçlarının reel getiri durumlarını tahmin etmek oldukça zordur. Geçtiğimiz 2023 yılını kesinlikle unutamayacağız. Bir taraftan yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle oluşan bütçe açığı ve kapanması için yapılan zamlar, arttırılan vergiler; diğer taraftan Ortadoğu’da halen devam eden belirsizlik gibi koşulların oluşabileceğini öngöremeyiz. Uzun sözün kısası ülkede yatırım yapılmadığı, üretim kaynaklarının verimli şekilde kullanılmadığı süre zarfında ekonomik büyüme gerçekleşmesi zordur. Yani çalışan kazanır ilkesi mutlaka uygulanmalıdır. Millet olarak kolay para kazanmaya, tembelliğe alıştık.
TÜİK’dan aldığım mayıs ayı finansal yatırım araçları reel getiri oranları bilgileri aşağıdadır.
Aylık en yüksek reel getiri BIST 100 endeksinde oldu
Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %6,89, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %5,44 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) %1,19 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %0,38 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Euro %1,44, Amerikan Doları %2,25 ve külçe altın %3,72 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde; mevduat faizi (brüt) %0,19, DİBS %0,99, Euro %2,79, Amerikan Doları %3,58 ve külçe altın %5,03 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %8,75, TÜFE ile indirgendiğinde ise %7,84 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %5,42, TÜFE ile indirgendiğinde ise %6,21 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %11,70, TÜFE ile indirgendiğinde ise %5,43 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; aynı dönemde Amerikan Doları, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %5,65, TÜFE ile indirgendiğinde ise %10,95 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %44,44, TÜFE ile indirgendiğinde ise %29,81 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın %14,76, Amerikan Doları %3,37 ve Euro %2,82 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi (brüt) %26,08 ve DİBS %46,01 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın %3,14 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken, Amerikan Doları %7,10, Euro %7,59, mevduat faizi (brüt) %33,57 ve DİBS %51,48 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar