Düşük faiz ve yüksek enflasyon dönemine girdiğimiz yaklaşık 30 aydan bu yana döviz kurlarının yükselmesini önlemek, TL ye olan talebi arttırmak amacıyla yapılan düzenlemelere yenileri eklenmeye devam ediyor. Bugüne kadar kur korumalı mevduat sistemi, yabancılara 400000 dolarlık gayrimenkul alımı karşılığında vatandaşlık verilmesi, ihracat gelirlerinin %40 ını TL ye dönüştürülmesi, bankalara zorunlu karşılık ayırma gibi önlemlerin yanında son olarak kur korumalı mevduat faizlerinin serbest bırakılması ve vadelerin istendiği şekilde uygulanması gibi önlemler alındı.
Hepsinin ortak amacı ülkede dolarizasyonu önleyerek tasarrufları TL cinsinden yönlendirerek dövize olan talebin azalması sonucu kurların kontrol altına alınmasıdır. Uzun bir dönem 18,5 TL seviyelerinde kalmasından sonra son bir aydan bu yana her gün kuruş cinsinden artarak 19 TL’nin üzerine çıktığını izliyoruz.
Döviz kurlarının yükselmesi, enflasyonun da artmasına sebep olduğu bir gerçektir. Ülkemizde maalesef her ürünün fiyatı ithal veya yerli döviz kuruna göre belirlenmektedir. Bu da halkın alım gücünün zayıflamasına, hayat pahalılığının artmasına sebep olmaktadır. Maaş ve ücretlere ilk bakışta yüksek oranda olduğu düşünülen artışlar ise kısa bir süre sonra enflasyonun gerisinde kalmakta bu da yoksul sayısının artmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla döviz kurlarının kontrol altına alınması, enflasyonu önlemek açısından hayati önem arz etmektedir. Bu bağlamda T.C. Merkez bankası, bankalara dövizden dönüşüm ve tahvil sorumlulukları getirdi. Düzenleme önümüzdeki altı ay için geçerli olacak.
TCMB son kararlarıyla bankaları her ay milyarlarca dolar eş değeri döviz cinsi mevduatı TL’ye çevirmeye zorlarken, bankalar hedefleri tutturamazlarsa Hazine tahvilleri başta olmak üzere yeni yükümlülüklerle karşı karşıya kalacaklar.
Şu anda bankaların yüksek hacimli TL mevduata verdiği faiz yüzde 30’u aşarken, yeni düzenlemeler her ay dövizden TL’ye mevduat geçişi gerektirdiği için mevduat faizlerinde yeni yükselişler de kaçınılmaz görünüyor. Benzer artışlar KKM’de de bekleniyor.
Bankaların TL cinsi üç aya kadar mevduat hesaplarına verdikleri ortalama faiz kasım ayı başında yüzde 20 seviyesindeydi. TCMB’nin bankaların bilançosunda TL’nin miktarını artırmayı amaçlayan düzenleme değişikliklerinin ardından üç aya kadar ortalama mevduat faizi nisan ayı başında yüzde 29 seviyesine yükseldi.
TCMB, Resmî Gazete ’de zorunlu karşılık ve menkul kıymet tesisine ilişkin tebliğlerde değişiklik yaparken ayrıca bankalara yazı ile iki talimat da gönderdi.
Buna göre daha önce TL mevduat payı yüzde 50 altında kalırsa 7 puan ek menkul kıymet, yani devlet tahvili tesis etmek zorunda olan bankalar artık yüzde 60 altında kalınca 7 puan ek menkul kıymet tesisinde bulunacak.
Ayrıca bankalar, nisan sonundan eylül sonuna kadar, döviz mevduattan TL mevduata dönüşümü belirli oranda sağlayamamaları halinde ek menkul kıymet tutacaklar.
Buna göre bankalar, 28 Nisan’dan 29 Eylül’e TL’ye dönüşüm oranı aylık yüzde 5’in altında kalırsa eksik kalan tutar kadar menkul kıymet ayıracak. Böylece 31 Mart’tan 27 Haziran’a kadar TL’ye dönüşüm oranı yüzde 15’in altında kalan bankalar 5 puan ek menkul kıymet tesisi yapacak.
Ayrıca 27 Haziran’dan 29 Eylül’e TL’ye dönüşüm oranı aylık yüzde 3’ün altında kalırsa eksik kalan tutar kadar menkul kıymet ayırılacak. Böylece 31 Mart’tan 29 Eylül’e kadar TL’ye dönüşüm oranı yüzde 24’ün altında kalan bankalar, 5 puan ek menkul kıymet tesisi yapacak.
Kredilere ilişkin değişikliklerde ise 29 Aralık’tan itibaren kullandırılan kredilerin ikinci kademede yer alanları için yüzde 90 yerine yüzde 150 menkul kıymet ayrılacak. Böylece referans orandan belirli bir oranda yüksek faiz oranı bulunan ihtiyaç kredilerinde menkul kıymet tesisi oranı yüzde 90’dan yüzde 150’ye yükselecek.
TL mevduatın toplam mevduat içindeki paylardan düşük olanı yüzde 60’ın altında kalan bankalar için 28 Nisan’dan itibaren ilave 5 puan yabancı para zorunlu karşılık oranı da uygulayacak.
TCMB ayrıca teminat sisteminde bankaları uzun vadeli sabit kuponlu Hazine tahvili tutmaya daha da teşvik edecek değişikliğe gitti. TCMB bankalara dün gönderdiği yazıda daha önce TÜFE’ye endeksli tahviller için yüzde 70 olan ıskonto oranını yüzde 80’e yükseltti.
Uygulamanın detaylarına bakıldığında hükümetin seçim öncesi döviz kurunda artış istemediği kesindir. Alınan önlemler sonucunda merkez bankasının döviz rezervleri artabileceğinden kurların kontrol altında tutulması hedeflenmektedir. Tasarrufçu açısından bakıldığında ise KKM ve diğer yöntemlerin dövizden daha çok getiri sağlayacağı inancıyla TL ye olan talep artacaktır. Yani bir ölçüde sistem amacına ulaşacaktır.
Peki seçime kadar dolar kontrol altına alındığını varsayarsak seçimden sonra ne olacak. Bu konuda ilk akla gelen işletmelerin dövize olan talepleri yüksek olduğundan bir döviz talebi oluşacağı aşikardır ve arz talep kanunu gereği kurlar yükselebilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist