Uygulamaya konulduğu günden bu yana çeşitli şekillerde eleştirilen ve bazı kesim tarafından gereksiz görülen kur korumalı mevduat sistemi ekonomik gelişmelere bağlı olarak artık gündemimizden çıkmak üzeredir.

Öncelikle böyle bir uygulamaya neden gereksizin duyuldu bir zorunluluk muydu ona bakmak gerekir.2021 yılı eylül ayına baktığımızda politika faizi %19 Tüfe %19 idi. Merhum Prof.Dr. Necmettin Erbakan döneminden bu yana süregelen faiz karşıtlığı ve faizi düşürme gayretleri bir türlü gerçekleşemediği hepimiz tarafından bilinmektedir. İşte hükümet üretim, istihdam, ihracata odaklı büyüme hedefleyen ve adına Türkiye modeli denilen yeni ekonomi sistemini uygulamaya başlamak üzere ilk olarak politika faizini aşağı yünlü hareketlendirmeye başladı.2021 yılı sonuna geldiğimizde her ay 100 veya 200er puan düşürülen politika faizinin sonucu olarak ülkede döviz kurları ve buna bağlı olarak enflasyon oranları yükselişini sürdürdü ve dolar kuru 8,5 TL’den 18,34 TL ye kadar yükselmişti. Bir ekonomi kuralı olarak tasarruf sahipleri kendilerini enflasyona karşı korumak ve daha çok kazanmak için mevduatlarını dövize çevirmeye devam etmekteydi ve arz talep kanununa göre döviz kurları yükselmesini ara vermeden sürdürmekteydi.

Hükümetin uygulamaya koyduğu yeni Türkiye modeli ekonomik kalkınma ve büyüme için gerekli ve son derece doğru bir girişimdir ama uygulama şekli tartışmaya son derece açıktır. Özellikle ithalatın serbest bırakıldığı 1980 li yılların ikinci yarısından sonra yerli üretim son derece azalmış, üretim işletmeleri ithal ürünlerle rekabet edemediği için bir bir kapanmaktaydı ve yerli ve milli paramız ithalat için yurt dışına gitmekteydi. En önemli sebeplerden biri de uzun yıllardan bu yana önemli ölçüde dış ticaret açığı vermekteyiz.

Yukarıdaki tabloda 1996-2022 yılları arasın yaşadığımız dış ticaret verilerinden de anlaşılacağı üzere 1996’dan bu yana sürekli dış ticaret açığı veriyoruz. Yani yabancı ülkelerden aldığımız mal ve hizmet bedeli, dışarıya sattığımız mal ve hizmet bedelinden daha yüksektir. Daha açık bir ifade ile biz üretmeden tüketiyoruz demektir. Tabii ki dışa bağımlı olduğumuz akaryakıt, enerji, doğalgaz gibi temel ürünleri ithal etmek zorundayız ama o kalemleri de çıkardığımız zaman dış ticaret fazlası veremiyoruz.

İşte yıllardan bu yana gündemden düşmeyen dış ticaret açığını ortadan kaldırmak ve cari fazla vermek üzere uygulamaya konulan ve üretim ve yatırımın en verimli şekilde kullanılmasının önünü açabilecek sistemin bir ögesi olan faizlerin düşürülmesi sonucu yükselişi bir türlü önlenemeyen döviz kurlarının  kontrol altına alınabilmesi için 21 Aralık 2021 akşamı kur korumalı mevduat sistemi devreye girdi ve tasarruf sahipleri TL ye dönerek önemli ölçüde döviz bozdurarak dolar kurunun aynı akşam 13,50 TL ye kadar gerilemesi sağlanmış oldu.

Bugüne geldiğimizde ise aradan geçen bir yol içinde hazineden milyarlarca TL kaynak aktarılmasına rağmen 18,70 TL seviyesini tekrar yakaladı. Tasarruf sahipleri için ise dövizin hareketi önlendiği için önemi kalmadı ve kur korumalı mevduat hesaplarında düşüş yaşanmaya devam etti.

6 Ocak haftasında Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 45 milyar 293 milyon liralık düşüşle 1 trilyon 370 milyar 9 milyon liraya geriledi. KKM hesaplarında 3 haftadır devam eden düşüş toplam 95 milyar 390 milyon lirayı buldu. Buna karşılık 6 Ocak haftasında yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatında 3.2 milyar dolarlık artış yaşandı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) 6 Ocak haftasına ilişkin bankacılık verilerini açıkladı. 45 milyar 293 milyon liralık düşüşle 1 trilyon 370 milyar 9 milyon liraya geriledi. Böylece KKM hesaplarında 3 haftadır devam eden düşüş toplam 95 milyar 390 milyon lirayı buldu.

30 Aralık haftasında KKM hesaplarında 47 milyar 901 milyon liralık, yani yüzde 3.27’lik düşüş yaşanmıştı. Bu hem oran hem de miktar olarak KKM’deki en sert düşüş olarak kayıtlara geçmişti. KKM’de zirve 11 Kasım haftasında 1 trilyon 474 milyar 441 milyon TL ile görülmüştü.

Son açıklanan verilere göre zirveden bu yana KKM’de yaklaşık 2 ayda 104 milyar 432 milyon TL düşüş yaşanmış oldu.

KKM’de düşüş yaşanırken döviz mevduatlarında yükseliş yaşandığı görüldü. 6 Ocak haftasında pariteden arındırılmış biçimde yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 3.2 milyar dolar yükseldi. Bu artışın 679 milyon doları gerçek kişilerden kalanı ise tüzel kişilerden geldi.

KKM’de eğer kurdaki yükseliş faiz getirisinden yüksekse aradaki fark tasarruf sahibine ödeniyor. Bu hesaplamada baz alınacak kur seviyesini Merkez Bankası günlük olarak açıklıyor.

Eğer kurdaki yükseliş faiz oranının altındaysa normal mevduat faizi ödeniyor. Bu sebeple kurun yatay seyretmesi durumunda KKM’nin cazibesi düşüyor.

Finansal istikrara katkı sağlanması, TL cinsinden tasarrufların özendirilmesi ve TL yatırımcılarının korunması amacını taşıyan KKM hesaplarını açabilmek için son tarih daha önceden 31 Aralık 2022 olarak belirlenmişti. Ancak aralık ayında alınan kararla bu tarih 31 Aralık 2023’e uzatıldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati kasım ayında gerçekleştirdiği bütçe sunumunda KKM hesaplarına söz konusu tarih itibarıyla yaklaşık 91.6 milyar TL destek ödemesi gerçekleştirildiği bilgisini paylaştı.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist