İstanbul’da 650 bini aşkın firmanın üye olduğu Türkiye’nin en büyük odalarından İstanbul Ticaret Odası (İTO), 140. kuruluş yıl dönümünü kutluyor.
Temelleri Sultan 2. Abdülhamid tarafından 1882’de atılan ve 14 Ocak 1882’de Karaköy’de Mehmet Ali Paşa Han’ın 12 numaralı dairesinin ikinci katında faaliyetlerine başlayan İTO, dünyanın en büyük ve köklü ticaret odalarından biri haline geldi.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, hibrit olarak gerçekleştirilen ocak ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, odanın 140 yılda hem üç farklı asra, hem de dünyayı değiştiren büyük olaylara şahitlik ettiğini söyledi.
14 Ocak 1882 tarihinin Türk ekonomisinin yerli ve milli bir istikamete yönelmesinin dönüm noktası olduğunu ifade eden Avdagiç, “14 Ocak sanayi ve ticarette, Türk girişimcisinin ve üreticisinin yeni bir çağa uyum sağlamasının kurumsallaşmasının başlangıcıdır. 14 Ocak, İTO’nun bir daha çıkmamak üzere Türk iş aleminin gündemine, üç ana kavramı yerleştirdiği gündür. Bu kavramlar yerli ve milli üretimdir, ihracattır ve yeni pazarlardır. O günden bugüne nitelikleri değişse de bu üç kavram, Odamızın varlık sebebidir; üyelerimizi taşıyacağımız büyük geleceğin vazgeçilmez araçlarıdır.” diye konuştu.
Avdagiç, İTO’nun 19’uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucu ticaret odası olduğunu hatırlatarak, “Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını yaşadık. Milli mücadeleyi gördük, Türkiye’nin kuruluşunda aktif rol aldık. Hep ülkemizin ve milletimizin gelişmesi için çalıştık. Bugün de 140 yıllık hayalimiz olan müreffeh ve kalkınmış bir Türkiye’yi gerçekleştirmek için çalışmamızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayii, her türlü siyasetin üzerinde milli bir mesele”
Şekib Avdagiç, İstanbul Ticaret Odası’nın kurulmasıyla Türkiye’de yerli ve milli bir kalkınma hamlesinin başladığını belirterek, Türkiye’nin geçen yıl ihracatta tüm zamanların rekorlarını kırdığını hatırlattı.
Yıllıklandırılmış ihracatın 2021’de ilk kez 200 milyar dolar sınırını aşarak 225 milyar dolara ulaştığını anımsatan Avdagiç, şöyle devam etti: “TOGG, ABD’nin Las Vegas şehrinde düzenlenen dünyanın en büyük teknoloji fuarı CES’te, yani Tüketici Elektroniği Fuarı’nda sahneye çıktı. Cumhurbaşkanımız, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi HAB’ta üretilecek Milli muharip uçağımızın Cumhuriyetimizin 100. yılında hangardan çıkartılıp kamuoyuyla paylaşılacağını açıkladı. Milli muharip uçağımız 2025’te göklerde süzülecek. İHA ve SİHA’larla başlayan savunma sanayiindeki büyük çıkışımızın, ATAK’tan sonra, ilk özgün helikopterimiz Gökbey ile bu sene sürecek olmasını takdirle izliyoruz. İTO’nun 140 yıldır derdini çektiği yerli ve milli üretim hayali ile daha çok ihracat ve daha çok yeni pazar hedefinin gerçekleştiğini adım adım görüyoruz.”
Avdagiç, meclis konuşmasında Türkiye’nin savunma sanayisindeki başarısına dikkati çekerek, “İHA ve SİHA’larla başlayan savunma sanayiindeki büyük çıkışımızın, ATAK’tan sonra, ilk özgün helikopterimiz Gökbey ile bu sene sürecek olmasını takdirle izliyoruz. Bu gelişmeler bize çok net gösteriyor ki, savunma sanayimizi, her türlü siyasetin üzerinde milli bir mesele olarak görmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Milli otomobil, milli savaş uçağı, milli helikopter, milli uçak gemilerimiz gibi başarıların, Türkiye’nin yeni teknolojiler geliştirmeye doğru koşarak gittiğini ortaya koyduğunu ifade eden Avdagiç, “Bu hamleyi hiç duraksatmadan çok daha ileriye taşımak zorundayız. Çünkü ülkemizin bekası, ekonomimizin yerli ve milli bir nitelik kazanması; ancak savunma sanayiinde elde ettiğimiz başarılarla sarsılmaz hale gelecektir.” ifadelerini kullandı.
“Teknopark İstanbul, Türkiye’nin lider teknoparkı haline geldi”
İTO Başkanı Avdagiç, İTO olarak bunun bilincinde oldukları için 2010 yılında Teknopark İstanbul’u kurduklarını belirterek, yaptıkları doğru yatırımlar sayesinde Teknopark İstanbul’un savunma sanayisinin merkez üssü olmayı başardığını vurguladı.
Teknopark İstanbul’da yerli ve milli teknolojinin geliştirilmesi için yapılan çalışmaların her geçen gün yüzlerini güldürmeye devam ettiğini ifade eden Avdagiç, Teknopark İstanbul’un 2021 yılı sonu itibarıyla 405 faal firması, 270 Ar-Ge firması, 119 kuluçka firması, 7 bin 613 personeli, 2 bin 605 projesi, 78’i uluslararası olmak üzere 214 patent sayısıyla Türkiye’nin lider teknoparkı haline geldiğini bildirdi. Avdagiç, yerli ve milli teknoloji ile üretimin bütün sektörlerde hakim bir konuma ulaşacağına işaret etti.
“Küresel ekonomiyi etkileyecek 5 konu var”
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, küresel ekonomide tablonun hala normalden çok uzak göründüğünü ifade ederek, 2022 yılı için herkesin bildiği ama yine de bilinmeyen olarak karşıda duran ve küresel ekonomiyi etkileyecek 5 konu bulunduğunu aktardı.
Küresel ekonominin 2022 görünümünü etkileyecek iktisadi değişkenlerin başında hiç kuşkusuz enflasyon geldiğini aktaran Avdagiç, 2. konunun ise ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı olduğunu dile getirdi.
ABD ile Çin geriliminin 2022’de de devam etmesinin muhtemel olduğuna işaret eden Avdagiç, “Çin’in belirli ABD mal ve hizmet alımlarını 2020’de toplam 200 milyar dolar artırmayı kabul ettiği ‘1. faz’ anlaşma, iki ülke arasındaki ticaretin önemli bir bölümünü kurtarmaya yetmişti. Ama anlaşma artık sona erdi ve 2022’de uluslararası ticaret için büyük soru, yeni bir ‘2. faz’ anlaşmanın olup olmayacağı.” değerlendirmesinde bulundu.
Avdagiç, olası yeni ve daha tehlikeli varyantların bir diğer konu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “2022’de küresel ekonomi için dördüncü büyük belirsizliği, ülkeler ve sektörler arasında pandemi kaynaklı krizden çıkma yeteneklerindeki farklılıklar oluşturuyor. Asenkron büyüme, belli ölçülerde de olsa dünya ekonomisindeki toparlanmanın hızını frenliyor. Son olarak ölçülü iyimserlikten bahsedebiliriz. Tüm bu beklentilere ve muhtemel risklere karşı çoğu uzman, Omicron dalgasının da Delta dalgası gibi çok geçmeden geri çekileceğini ve ekonomide görece çok daha az kalıcı hasar bırakacağını varsayıyor.”
“Dünya ekonomisinde rekabetin adı artık, tedarik”
Şekib Avdagiç, Türk özel sektörünün salgının şartlarında bile üretime devam etmeyi başardığını vurgulayarak, salgın döneminde tedarik avantajıyla gözde olan Türkiye’nin coğrafi konumuyla da Küresel Üretim İçin Stratejik Yatırım Havzası’nın adresi olarak öne çıktığına işaret etti.
Türkiye’nin sahip olduğu tedarik avantajının sadece Türkiye’nin avantajı olmadığına dikkati çeken Avdagiç, bunun aynı zamanda AB ve ABD başta olmak üzere ticaret ortaklar açısından da önemli bir rekabet avantajı olduğunu vurguladı.
Avdagiç, dünya ekonomisinde rekabetin adının artık, “tedarik” olduğunu ifade ederek, “Artık, bir numarada ‘malın fiyatı ve kalitesi’ değil, ‘malın bulunabilirliği’ bulunuyor. Çünkü ihtiyaç duyduğunuz malı bulamıyorsanız, fiyatı da kaliteyi de tartışmanız mümkün olmayacaktır. Küresel ekonomi, tarihinde ilk kez bu denli büyük ve etkili bir tedarik krizi ile karşı karşıya kaldı. Ve bu kriz aynı zamanda pahalı bir tedarik zinciri dersi de verdi. Dünya, artık bu türden krizlerin her an yaşanabileceği ihtimallerine karşı yeni bir tedarik stratejisi oluşturuyor.” diye konuştu.
Salgının ana şokundan dünya ticaretindeki yerini güçlendirerek çıkan Türkiye’nin salgının artçı şoklarından da güçlenerek çıkacak kuvvet ve potansiyele sahip olduğuna işaret eden Avdagiç, “Kıtaların kavşak noktası olan Türkiye, yeniden şekillenmeye başlayan küresel tedarik zincirinde de kavşak noktası olmaya en yakın adaydır. Bundan sonrası bizim kararlılığımıza, hızımıza ve şevkimize bağlı. Bu tarihî fırsatın değerlendirilmesi için Hükümet tarafıyla, sanayicisiyle, ihracatçısıyla, ticaret erbabıyla tüm aktörlere büyük görev düşüyor.” dedi.
Avdagiç, Türk iş dünyası olarak kendilerinin üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getireceklerini ifade ederek, “2022 yılını bizim için büyük bir sıçrama yılına dönüştürmek amacıyla üzerimize düşeni yapacağız. İnanıyorum ki, tüm aktörlerin gayretleriyle, ülkemizi, cari fazla veren bir ekonomi hedefine çok daha kısa sürede ve kalıcı olarak hep birlikte taşıyabileceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.