Türkiye 10 yılı aşkın bir süredir, orta gelir tuzağından kurtulmak için katma değerli üretim ve ihracatın artırılması gereğini tartışıyor… Görünen o ki, bu tartışma daha da sürecek…
Açıklanan yıllık dış ticaret verilerine göre, 2019’da ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3,62 oldu. Bu oran ithalatta ise yüzde 15,3 seviyesinde gerçekleşti. Tutar olarak ifadesiyle 5,9 milyar dolarlık yüksek teknolojili ürün ihracatına karşılık, ithalat 23,6 milyar dolar oldu. Buna göre, Türkiye yüksek teknolojili ürün ticaretinde 17,7 milyar dolarlık açık verdi. Açık tutarı 2018’de 18,1, 2017’de de 23,1 milyar dolar seviyesindeydi. Açıktaki azalış, esas olarak ihracatın artışından değil, ekonomideki daralma paralelinde ithalattaki düşüşten kaynaklandı.
Uzun dönemli seyir itibarıyla bakıldığında ise, yüksek katma değerli üretim hedefinin hâlâ “hedef” olarak kalmaya devam ettiği görülüyor. Dahası, 2000’li yıllarında başında yüzde 6,73’e kadar çıkan ileri teknolojili ürün ihracatının toplam ihracat içindeki payının, 2009’a kadar sürekli bir düşüşle yüzde 3-4 arasına sıkıştığı, izleyen yıllarda da yüzde 3,4-3,9 arası oranlarda seyrettiği gözleniyor.
1990’ların ikinci yarısı ile 2000’li yılların başlarında yüksek teknolojili ürün payını artıran temel kalem televizyon ihracatıydı. O yıllarda İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere Batı Avrupa’da da önemli bir pazar büyüklüğüne ulaşılmıştı. Avrupa’da satılan tüplü her üç televizyondan ikisini Türkiye’de üretilen cihazlar oluşturuyordu. İzleyen yıllarda LCD ve ardından LED teknolojisinde geç kalan Türkiye, TV üretimindeki iddiasından uzaklaştı ve bu pazardaki payını koruyamadı. Türkiye’nin TV alıcısı ihracatı 2004 yılında 2,9 milyar dolar düzeyinde iken bu rakam 2019’da 1,05 milyar dolara kadar geriledi. Askeri amaçlı havacılık araçları ve optik cihazlar ile ilaç ve eczacılık ürünlerinin ihracatında artış yaşanmakla birlikte bu ürünlerin toplam ihracat içindeki payı sınırlı düzeyde kaldı.