İddialı bir ihracat hedefi koymuştuk. Ne var ki iş hedef tayin etmekle bitmiyor. Önemli olan o hedefe varacak vasıtaları bulmak ve kullanmaktır. Biz hedefi belirlediğimizden bu yana ihracatımız ya yerinde sayıyor ya da geriliyor.
Nitekim, ihracatımızın son 10 yılında ki 120 ayın 37’sinde yani %30,9’unda son 4 yılın 48 ayının 22’sinde yüzde olarak %45,9’unda.
Aynı şekilde ithalatta ise son on yılda ki 120 ayın 49’unda, yani %40,9’unda, son beş yılın on ayının 40’ında diğer bir ifade ile %66,7’sinde gerileme yaşanmıştır.
Bu bizim gibi genç bir nüfusu olan ve büyüme zorunluluğunda bulunan bir ülke için olumlu bir görünüm değildir.
Kaldı ki 2014-2017 arası için öngörülen %8’lik ihracat artışının 2023 yılına kadar aynı şekilde devam edeceğini varsaysak dahi ihracatımız en fazla 245 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşabilecektir. Bu durum koyduğumuz hedefin nerede ise ancak %50’sini gerçekleştirebildiğimiz sonucunu ortaya koymaktadır.
Uzun yıllardır üreten, teknolojik yapısını geliştiren, inovatif niteliklerini öne çıkaran bir ekonomi olmamanın sıkıntılarını çekiyoruz.
İç siyasi nedenler, ülkenin ekonomik konjonktürü ve nihayet çevremizde cereyan eden ve savaşa kadar uzanan cereyanlarla dış yatırımın olduğu kadar iç yatırım hevesinin de kırılması bizi maalesef bugün içinde bulunduğumuz noktaya getirmiştir.
Durum vahimdir. Ancak imkânsız değildir.