Ülkelerin uluslararası piyasalarsa kredibilitesini ölçmek için kredi derecelendirme kuruluşları tarafından birtakım değerlendirmeler yapılır. (Standart poors, Moodys,Fitch bu kuruluşlara örnek verilebilir.) Bu değerlendirmeler sonucunda bir bazı verilere ulaşılır ve uluslararası yatırımcılar bu sonuçlara göre karar verirler.
Ülke içinde ise tüketicinin ekonomiye güven hesaplamaları yapılmaktadır. Özellikle geçtiğimiz Kasım 2020’den bu yana tüketicinin ekonomiye güveni önem kazanmıştır. Ekonomiye olan güvenin ölçülmesi için devletler bazı hesaplara başvurur. Ülkemizde bu araştırmalar TÜİK (Türkiye istatistik kurumu), TCMB (Türkiye Cumhuriyet merkez bankası) tarafından yapılmaktadır. Araştırma sonuçları her ay kamuoyuna açıklanır.
Tüketici güven endeksi hesaplanırken bağımsız olarak hazırlanan bir anket soruları tüketiciye yöneltilir. Bu sorular enflasyon, işsizlik, harcama ve tasarruf yöntemleri gibi ekonomik olaylardan oluşur ve tüketicinin bu konulardaki eğilimlerinin cevapları aranır. Sorulara tüketici tarafından verilen cevaplar pozitif ve negatif cevaplar olarak oranlanır. Pozitif cevap verenlerin yüzdelerinin yüzdesinden negatif cevap verenlerin yüzdesi çıkarılır ve çıkan farka yüz ilave edilir. Oluşturulan endekslerin aritmetik ortalaması hesaplanarak tüketici güven endeksine ulaşılır. Çıkan sonuç 100 ile 200 arasında ise tüketiciler bugün ve gelecekte ekonomiye güveniyor demektir.
Ankete katılanlara ayrıca mevcut 12 aydaki gelirleri, önümüzdeki dönemde yaşanacak gelir artışları, şahsi mali durumları önümüzdeki 3 aylık dönemde borçlanma yapabilecekleri veya yapamayacakları değerlendirilir.
Ülkemizde tüketici güven endeksi konusunu biraz açalım.
Kasım 2020 de Merkez bankası başkanı ve hazine, maliye bakanlığı değişimi ile birlikte döviz kurları gerilemeye başlamış, yabancı yatırımcı ülkeye sıcak para girişi sağlanmış ve ekonomik güven endeksimiz artmıştı. Sıkı ve sürdürülebilir para politikasının izleneceği de güven konusunda pozitif etki yaratmıştı. Bu dönemde vatandaşlarımızın TL ye olan güveni yükselerek döviz hesaplarında bulunan tasarruflarını TL ye çevirerek daha fazla tasarruf sağlamayı amaçlamışlardı.
Ancak Merkez bankası başkanı Naci Ağbal’ın gece yarısı kararnamesiyle görevden alınmasıyla birlikte TL de sert düşüşler yaşandı ve döviz kurları Kasım 2020’den öncesine döndü. Bu durumda yabancı yatırımcı parasını çekti ve yurt dışından sıcak para gelmesi azaldı. Tasarrufçular da güvensizlikten dolayı TL de bulunan hesaplarını dövize çevirerek kazanç yönlerini değiştirdiler. Bu dönem de yaşanan TL’deki değer kaybı Brunson krizinden sonra en sert düşüş olarak kayda alındı. Hatta pandemi döneminde bile bu kadar sert düşüş görmemiştik.
Ekonomide güven sağlanması önemli bir olaydır ama bu güveni sürdürebilir kılmak en önemlisidir. Çünkü ekonomide güven kırıldığı zaman tekrar güven sağlamak oldukça zordur. Kasım 2020 de önlenemeyen döviz kurlarının yükselişi ve yüksek faize karşı çıkılması nedeniyle yapılan merkez bankası başkanlığı ve hazine bakanlığı değişimi yapılmış ve faizleri yükseltilerek döviz kurları düşme eğilimine girmişti. Tüketicinin ekonomiye güveninin yükseldiği ve ülkeye sıcak paranın girmeye başladığı tam bu dönemde yapılan merkez bankası başkanlığı değişimi piyasaları alt üst etti. Döviz fiyatları yükselişe geçti, enflasyon artışı hızlandı ve tüketicinin ekonomiye olan güveni azaldı. Daha da ötesi yaşadığımız salgın nedeniyle işyerlerinin kapanması da tüketicinin ekonomiye olan güvenini iyice azalttı. Neredeyse tüm sektörler için ekonomiye olumla bakma olayı negatifleşti.
Son yapılan 2023 yılı genel seçimlerinden sonra işbaşına gelen ekonomi yönetimi düşük faiz politikasından vazgeçerek tam bir U dönüşü yaptı ve %8,5 olan politika faizi %50 ye kadar kademeli olarak çıkarıldı. Döviz kurları da serbest bırakılınca enflasyon yüksek seyretse de yabancı yatırımcılar doların yükselmesi ile birlikte ülkemize gelmeye başladı. Bunlardan bazıları carry trade yöntemine yöneldi, bazıları da borsaya yöneldi. Yani ekonomide mayıs ayından itibaren bir iyileşme olacak gibi gözüküyor. Yılın ikinci yarısında yetkililerin sık sık dile getirdiği enflasyonun düşme eğilimine girmesi de iyimser tahminleri arttıracak ekonomiye olan güven hem yurt içinde hem yurt dışında artacaktır.
Ancak önümüzdeki süreçte bütçe açığı, dış borçlar gibi nedenlerle vergilerde yapılacak düzenlemeler, akaryakıt ve elektrik zamları enflasyonun düşmesini engelleyecek gibi gözüküyor. Ayrıca carry trade yoluyla gelen paralar da bir müddet sonra gideceği için güven vermemektedir.
Haziran ayı tüketici güven endeksi TÜİK tarafından aşağıdaki şekilde geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıklanmıştır.
Ekonomik güven endeksi 95,8 oldu
Ekonomik güven endeksi mayıs ayında 98,2 iken, haziran ayında %2,5 oranında azalarak 95,8 değerini aldı.
Bir önceki aya göre haziran ayında tüketici güven endeksi %2,7 oranında azalarak 78,3 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %1,9 oranında azalarak 100,5 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %1,5 oranında azalarak 115,4 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %2,6 oranında azalarak 108,8 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %0,5 oranında azalarak 87,9 değerini aldı.
AÇIKLAMALAR
Ekonomik güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar