Mehmet Hanifi GÜLEL
Türk tarım, gıda ve içecek ürünleri ihracatında birim fiyatlar uluslararası piyasalardaki artışın altında yükseliş gösterirken, aynı sektörde ithal ürünlerin fiyatları daha yüksek oranda artıyor. Bu durum, net ihracatçı olunan sektörde dış ticaret makasının daralmasına neden oluyor. Sektör temsilcileri, katma değer, inovasyon, ambalaj, markalaşma gibi konularda gelişme kaydedilememesinin fiyat oluşumuna yansıdığını, Türk ürünlerinin piyasa ortalamalarına göre daha ucuza satıldığını belirtiyor.
Gıda, tarım ve içecek sektörünün ihracat ve ithalatı arasında yılardır korunan yaklaşık yıllık 5 milyar dolarlık ticaret fazlası giderek eriyor. Bu yıl dış ticaret fazlasında ciddi bir kayıp yaşandı. Sektör geçen yıl ilk 9 ayda 3,6 milyar dolar ticaret fazlası verirken, bu yıl aynı dönemde 2,4 milyar doların altında kaldı.
İthalat birim fiyatı ihracatın 2 katı arttı
Bu yılın ilk 9 ayında ise ihracat önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,2 artış ile 20,78 milyar dolara ulaştı. Ancak ithalat yüzde 38,2 arttı ve 18,39 milyar dolara yükseldi. Geçen yıl ilk dokuz ayda dış ticaret fazlası 3,6 milyar dolarken, bu yıl aynı dönemde 2,4 milyar dolara geriledi. İhracat birim değeri yüzde 11,38 artış gösterdi ve ton başı fiyat bin 164 dolar olarak gerçekleşti. İlk 9 ayda ithalat birim değeri ise tonda yüzde 21,48 artış ile 738 dolar oldu. Özellikle tüm dünyada gıda fiyatının yüksek olduğu bir dönemde Türkiye’nin ihracatını yeterince artıramaması ve ithalatın ise değer bazında neredeyse iki katına yakın artış göstermesine dikkat çekiliyor. Geçen yıl pandemi döneminde ihracat yüzde 22,73’lük artışla 24,35 milyar dolar olarak gerçekleşti. İthalat ise yüzde 21,9 artış ile 18,87 milyar dolara yükseldi ve sektörün dış ticaret fazlası 5 milyar 480 milyon dolara çıkmıştı.
En çok buğday ithal edildi
Bu yıl en çok ihraç edilen ilk 5 ürün şunlar oldu: Yüzde 31,6 artış ve 1 milyar 65 milyon 887 bin dolarla buğday unu, yüzde 69,6 artış ve 857 milyon 77 bin dolar ile ayçiçeği yağı, yüzde 43,4 artış ve 723 milyon 791 bin dolarla dondurulmuş tavuk eti, yüzde 26,6 artış ve 708,4 milyon dolarla makarna ve yüzde 26,8 azalışla 587,6 milyon dolarla fındık içi.
İhracat fiyatını yükseltemiyoruz
En çok ithal edilen ilk 5 ürün ise; yüzde 35,3 artışın gerçekleştiği 2 milyar 231 milyon dolar ile buğday, yüzde 48,4 artış ve 1 milyar 803 milyon dolarlık ithalat ile soya fasulyesi, yüzde 128 artışın gerçekleştiği 1 milyar 769 milyon dolar ile ham ayçiçek yağı, yüzde 157,4 artış ile 994,8 milyon dolarla mısır, yüzde 55,5 artış ile 877,9 milyon dolar rafine palm yağı oldu.
Gıda ihracatı ve ithalatı arasında dış ticaret açığı makasının gittikçe küçüldüğünü kaydeden TOBB Gıda Meclis Başkanı Necdet Buzbaş, söz konusu makasın bazı aylarda azaldığını, ancak gıda sanayinin genel olarak dış ticaret açığı vermeyen sektörlerden bir tanesi olduğunu söyledi. İthalatın miktar bakımından artmadığını belirten Buzbaş, dünyadaki hammadde fiyatlarının yükselmesinden dolayı aynı miktarın daha yüksek fiyatla alındığını kaydetti. Bir diğer nedeni olarak ihracatın artış göstermesine rağmen ihraç edilen ürünlerin fiyatını yükseltemediklerini bildiren Buzbaş, “Yıllık fiyat artışı yüzde 12 civarında, ama dünyanın neresine giderseniz gidin fiyat artışı en az yüzde 40-50’ler civarında. Fiyat artırmadığımız için ihracat değer olarak düşüyor, miktarın artmasına rağmen. Ama ithalatımızda miktar aynı, fiyatlar yükseldiği için toplam ithalat verisi de yükseliyor. Dolayısıyla aradaki makas kapanıyor” dedi.
Buradaki farkın mevsime ve aylara bağlı değişebildiğini dile getiren Buzbaş, sezon başlangıcında gıda sanayiinde çikolata gibi bazı ürünlerde sezonsal ürünler bulunduğunu aktardı. İhracatta aylık değişimlerin yanıltıcı olabileceğini anlatan Buzbaş, esas olarak ithalatın artış göstermesini, ithalattaki fiyatların dünya piyasalarında yükselmesinden kaynaklandığını vurguladı. Türkiye’nin ihracat yaptığı ürünlerin fiyatını bir türlü artıramadığına işaret eden ve “Ürünlerimiz maalesef ucuz gidiyor” diyen Buzbaş, şöyle konuştu: “Dünya fiyatlarından dolayı ihracat-ithalat arasındaki fark kapanıyor. Yılsonu itibarıyla dış ticaret neredeyse kafa kafaya gelecek, ama bu fark tam kapanmaz diye düşünüyoruz.”
Markalaşmaya yönelmeli İhracatta hedefin, satış fiyatlarının, dünya piyasasındaki gelişmelere denk şekilde artırılması gerektiğine vurgu yapan Buzbaş, bunu yapmanın yolunun katma değeri yüksek ürünlerden, inovasyon, ambalaj ve markalaşmadan geçtiğini söyledi. Markalaşmanın önemine dikkat çeken Buzbaş, “Tüm bunları halletmeden o fiyatı yükseltmek pek mümkün olmuyor. Örneğin, zeytinyağında bu sene rekolte iyi ama varillerle satıyoruz. Fakat İtalya şişeye koyuyor ve bizim 10 mislimiz kadar kazanıyor.”
“İnsanların tarımdan uzaklaşması ithalata olan bağımlılığımızı artıracak”
Tarım ürünleri ihracatında yaklaşık 10 milyar dolar ile meyve ve sebze ihracatının ilk sırada yer aldığına işaret eden TOBB Tarım Meclisi Başkanı Ülkü Karakuş, ithalatta ise hububatlar, yağlı tohumlar ve bunların yan ürünlerinin ilk sırada bulunduğunu belirtti. İthal edilen bu ürünlerin değerinin 10 milyar doları bulduğunu aktaran Karakuş, “Ülkemizin tarımsal ürünlerde kendine yeterliliği yüzde 100 sağlanması, coğrafi koşulları, arazilerimizin dağınık ve parçalı olmasının yanı sıra aldığımız yağış miktarı göz önüne alındığında mümkün görülmüyor. Kısa vadede özellikle yağlı tohum üretiminin artırılması, su yönetiminin ön plana alınması, hayvancılıkla uğraşanların karlı üretim yapabilmeleri için meralarımızın vasfının iyileştirilmesi gerekiyor. Tabii hepsinden önce tarımla uğraşanların hem sosyal hem ekonomik anlamda yaşam standartlarının artırılmasına ihtiyacımız var. Aksi halde insanların her geçen gün tarımdan uzaklaşması ithalata olan bağımlılığımızı daha da artıracak” dedi.