Merve YİĞİTCAN

Yarın toplanacak TCMB Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faiz kararı merakla bekleniyor. Genel beklenti Merkez Bankası’nın ocak ve şubatta olduğu gibi bu ay da politika faizini pas geçeceği yönünde. Ancak özellikle Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yukarı yönlü harekete geçen doları dizginlemek amacıyla Merkez Bankası’nın politika faizinde artırıma gideceği yönünde söylentiler son günlerde yüksek sesle konuşulmaya başlandı.

Özellikle Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında 3 aylık vade döneminin sonu yaklaşırken Hazine’nin maliyetini bir miktar düşürmek adına böyle bir adım atabileceği ihtimaller dahilinde olsa da şu an zayıf görünüyor.

PPK’nın vereceği kararı merakla bekleyen iş dünyası ise faiz artırımı konusunda ikiye ayrılmış durumda. Reel sektör temsilcilerinin bir kısmı, enflasyon ve kur maliyetinin faiz maliyetinden daha ağır olmaya başladığını dile getirirken, politika faizinde 100 baz puanlık bir artışın en azından piyasaya daha olumlu bir sinyal vereceğini, doların yukarı yönlü hareketini de bir miktar dizginleyebileceğini belirtiyor. Faizin 100-200 hatta 300 baz puan artırılsa dahi etkisinin ‘cılız’ olacağını düşünen bazı reel sektör temsilcileri ise olası artışın politika faizi baz alınarak piyasaya kullandırılan ‘ucuz’ kredinin maliyetini artıracağını, haliyle dengeleri mevcut koşulda olumsuz etkileyeceği görüşünde.

YORGANCILAR: GERÇEK POLİTİKA FAİZİ YÜZDE 25

DÜNYA’ya konuşan Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, reel politika faizinin yüzde 14 değil, devletin borçlanma faizi olan yüzde 25 seviyesinde olduğuna dikkat çekerek, “Esas politika faizi nedir diye sorarsanız, devletin borçlanma faizidir derim. Bu oran da yüzde 25’ler seviyesinde. Dolayısıyla yüzde 14-15 politika faizinin bir anlamı yok. Reel politika faizi yüzde 25. Cumhurbaşkanımızın görüşü, faiz yükseldikçe enflasyon yükseliyor şeklinde.

Ama çıkan sonuçlara baktığımızda ise faizin düştüğünü, ancak enflasyonun hala yükseldiğini görüyoruz” dedi. Bu açıdan bakıldığında faizin bir puan artırılmasıyla dövizde bir düşüş söz konusu olabileceğini söyleyen Yorgancılar, bu artışın piyasaya olumlu bir etkisi olabileceğini ifade etti.

SÜKAN: FAİZ DEĞİŞMEYECEKTİR

TOBB Kağıt ve Kağıt Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Erdal Sükan da politika faizinin bu ay pas geçileceğini düşünenlerden. Doların 15 TL’ye yaklaştığına işaret eden Sükan, normal sistemde politika faizinin artırılmasının dolardaki artışı bir miktar engelleyeceğini söylerken, “Ancak bu sistemden vazgeçildi. Öyle bir taahhütte bulunuldu ki bu iş bir süre daha götürülecek, faiz değişmeyecektir” ifadelerini kullandı.

EROĞLU: “İÇ PİYASA İÇİN FAİZ ARTIRILABİLİR”

TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, ekonomi yönetiminin ihracat ağırlıklı bir büyüme öngördüğünü, bu taraftan bakıldığında döviz maliyetinin ihracat için pek bir şey değiştirmediğini, ancak içinde bulunulan sürecin iç piyasayı kötü etkilediğini ifade etti. İç piyasadaki maliyet enflasyonunun durdurulmak istenmesi halinde faiz artırımının kendi içinde bir tutarlılığı olduğunu kaydeden Eroğlu, “Buradaki strateji nasıl büyümek istiyoruz? İç piyasadaki mevcut daralma öncelenecekse faizi artırmak gerekir. Enflasyonu düşürmek için ‘düşük faiz’ şu an bir formül gibi görünmüyor. Dövizi belli bir seviyede tutmak için faiz artırmak gerekiyor. Döviz hükümete de yük olmaya başladı. KKM hesapları Hazine’ye yük olacak. Bu nedenle, Rusya-Ukrayna savaşı, KKM hesaplarının ödemeleri ve iç piyasadaki maliyet enflasyonunu da hesaba katarsak, bir miktar faiz artışı yapmak gerekli” ifadelerini kullandı. Öte yandan ihracatın devamı için gerekli yatırımlara yönelik kredilerin de bir miktar artırılması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, “Hem KGF paketi genişletilir hem de bir miktar faiz artırımı yapılırsa denge sağlanabilir” şeklinde konuştu.

ÖNEL: “ŞARTLAR YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

Yoğunlukla iç piyasaya çalışan reel sektör temsilcileri ise faiz maliyetinden daha çok enflasyon ve kur maliyeti altında ezilmiş durumda. İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, son günler yaşanan önemli jeopolitik gelişmelerin tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de olumsuz etkilediğine değinirken, “Rusya-Ukrayna savaşı kaynaklı artan enerji fiyatları ve arz sıkıntısı, diğer tarafta kömür ve tahıllardaki fiyat artışları ve kısıtlamalar enflasyonla mücadele ettiğimiz şu dönemde maalesef bizi olumsuz etkiliyor. Diğer taraftan savaşın uzaması, beklediğimiz turist sayısını da olumsuz etkileyecektir. İşletmelerin hammadde ve girdi maliyetlerimdeki artışın devam etmesi enflasyonla mücadeleye zarar verebilir, bu sebeple bizim beklentimiz şartların tekrar gözden geçirilip, faiz konusunda piyasaların beklentileri doğrultusunda pozisyon alınması, böylece kur kaynaklı dalgalanmanın azaltılması ve fiyatların yatay seyri, faizin maliyetinden daha önemli olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Dalgakıran: Ucuz kredi var ama kaynak yok

Zayıf bir ihtimal de olsa olası faiz artışını değerlendiren bazı reel sektör temsilcileri, bu adımın mevcut durumda piyasaya katkısının olmayacağını belirtiyor. Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, enflasyonun yüzde 54 olduğu bir dönemde politika faizinin 200- 300 baz puan artırılmasının bir şey değiştirmeyeceğini söyledi. Bu oranda bir faiz artışının ucuz kredi avantajının da yitirilmesine neden olabileceğini belirten Dalgakıran, “Faizlerin burada olması aslında iş dünyasına bir avantaj sağlıyor. Politika faizi baz alınarak kullandırılan krediler var. Ancak bu kadar ucuz kredi olmasına rağmen bu krediler alınabiliyor mu? Buna bakmak lazım” ifadelerini kullandı. Dalgakıran, “Krediye gerekli kaynağın olması için insanların mevduata para yatırması lazım. Yüzde 50’nin üzerinde enflasyon olan bir yerde, yüzde 15 faiz ile para yatırır mı insanlar, yatırmaz. Yatırılmayacağı için kaynak oluşmuyor, kaynak olmadığı için ucuz kredi de kullandırılamıyor” diye konuştu.

Fayat: Maliyeti artırabilir

TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat da olası bir faiz artışının piyasada kredi maliyetlerini etkileyeceğini savunuyor. Böyle bir faiz artışı beklemediğini söyleyen Fayat, “Hazine’nin KKM’de daha az maliyet ödemesi için kuru biraz düşürmek adına 200-300 baz puanlık artış ihtimali konuşuluyor, ancak bu hem Cumhurbaşkanımızın politikalarına ters. Hem de reel sektöre bir avantaj sağlamaz” dedi. Politika faizinin kimsenin kullanmadığı bir faiz oranı olduğunu kaydeden Fayat, “Ancak artırılması halinde, politika faizi baz alınarak kullandığımız Eximbank kredilerinde de faizi yukarı çıkarır. 200-300 baz puan artırılmasının bir anlamı yok. Pas geçilmesi şu an için dengelerin bozulmaması adına önemli” ifadelerini kullandı.

PPK, 2 aydır faizi pas geçiyor

Mart 2021’de yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarılan politika faizinde, Eylül 2021 itibariyle aşağı yönlü hareket başladı. PPK, 23 Eylül 2021’deki toplantısında politika faizini 100 puan indirerek yüzde 18’e çekmiş, ardından 2 Ekim 2021 tarihinde ise 200 baz puan, 18 Kasım 2021’deki toplantıda 100 baz puan ve 16 Aralık 2021’de 100 baz puan daha indirerek yüzde 14’e düşürmüştü.