Toprak, işgücü ve sermayeyi etkin hale getiren unsur tarımsal girdilerdir. Bitkisel üretim faaliyetinde kullanılan girdiler; tohum, gübre, tarım ilacı, tarım alet ve makineleri, sulama ve tarımsal kredilerdir.
Üretim genel olarak tanımlanması ise; üretim faktörlerinin bir araya getirilerek mamul elde edilmesidir. Tarım da sanayi üretimi gibidir. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere tarımda üretim fide, zirai ilaç, tohum, mazot, makine ve teçhizat, sulama maliyeti, ihtiyaç durumunda kredi olanaklarının kullanılarak tarım ürünlerinin elde edilmesidir. Genel olarak tarım ürünleri üreticiliği ve hayvancılık ülkemizdeki en zor mesleklerdendir ve neredeyse bütün aile fertleri gece, gündüz demeden, tatil de yapmadan bu işi becermeye çalışırlar.
Ülkemizde tarım ürünleri maliyetleri, enflasyonla birlikte maalesef artmaya devam ediyor. Tarım üreticilerimiz de bu durumdan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz haldedir. Tarım girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı tarlasını ekmeyen, ekim alanlarını boş bırakan çiftçilerimizi yazılı ve görsel bakımdan izlemekteyiz. Son bir yıla bakıldığında zirai ilaç, mazot, gübre, fide gibi üreticinin olmazsa olmazı olan maliyetler katlanarak arttığını görüyoruz ve üreticilerimizin de gelirleri giderleri zor karşılıyor veya karşılamıyor.
Günümüzde Adana’da üreticide 1 veya 3 TL olan patlıcan marketlerde 15-16 TL ye,3-5 TL olan limon ise 20-30 TL’den satılıyor. Bu kadar fark nereden geliyor veya bu kadar makas neden açılıyor? Araştırılması ve denetim altına alınması gereken bir konudur. Durum böyle olunca sebze ve meyve fiyatları yükseliyor ve fiyatlar bir çizgide tutulamıyor. Öncelikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın enflasyon oranı diğer yüksek gelirli vatandaşlarımızdan çok üzerinde olduğundan fakir ve yoksul vatandaşlarımız istediğini alıp yiyemiyor, sadece seyretmekle yetinmek zorunda kalıyor.
Ülkemizde ekim alanlarının birçoğunun boş bırakıldığını belirtmiştim. Bazı ekim alanlarına ise siteler, fabrika binaları yapılıyor. Ne kadar tezat bir durum değil mi? Çünkü zirai alanlar zaten bir fabrika özelliğine sahiptir ve ektiğiniz zaman yılda bir veya birden fazla mahsul alabilirsiniz. Son üç yıl içinde ülkemizde ekilebilen alanların yüzölçümü azalma eğilimindedir. Tarım ürünleri üreticilerine devlet tarafından çeşitli destek verilmektedir ama verilen bu destekler bir kez daha gözden geçirilmeli, yeni önlemler alınmalıdır. Çünkü verilen destekler yetersiz kalmaktadır. Öncelikle yukarıda saydığım çiftçinin olmazsa olmazı olan zirai ilaç, tohum, gübre, fide maliyetleri makul bir seviyeye çekilmeli, bunlardan alınan KDV de sıfırlanmalıdır. Ayrıca mazottan alınan KDV ve ÖTV’den de çiftçilerimiz muaf tutulmalıdır.
Bir başka konu ise sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikamızın mevcut olmamasıdır. Devlet destekli, hangi ürünün nereye, ne miktar ekileceğine yerel yönetimler yardımıyla devlet tarafından belirlenmelidir. İsteyen istediğini eker veya ekmez diyebilirsiniz ama makul ve mantıklı destek sunulduğunda çiftçilerimiz devletin öngörülerine uyacaktır.
Sebze meyve ihracatımız oldukça yüksek rakamlara ulaşmıştır ve bu konuda Rusya ilk sıradadır. Döviz ihtiyacımız olduğu aşikardır. Ancak ihracatı arttırırken kendi vatandaşımızı unutmamamız, onlara yüksek fiyatlı ürünler sunmamalıyız.
Gıda fiyatları, tüm dünyada düşme eğilimine girdiği halde ülkemizde son 48 aydan bu yana sürekli olarak yükselişini sürdürmektedir. Bunda uygulanan para politikaların hatalı olduğu bir gerçektir. Son genel seçimlerden sonra vazgeçtiğimiz düşük faiz dönemi enflasyonun yükselmesinde en büyük etkendir ve vazgeçilse de dengeye gelmesi 3-5 yılımızı alacaktır.
Çiftçiye verilen kredi desteklerini zaten zor ödemekte iken faizlerin yükselmesi sonucu değiştirilen faiz oranları çiftçilerimizi iyice zor duruma sokmuştur. En azından tarım ürünleri üreticileri bu uygulamanın dışında tutulmalıydı.
Tarımda ve sanayide girdi maliyetlerinin yüksek seyretmesini önleyecek, üreticilere verilen kredilerin doğru alanda kullanılmasını sağlamadan ve çok sıkı denetlenmeden fiyatların düşmesi mümkün değildir. Bir başka ifade ile ekonomik olumsuzlukların sebebi yüksek seyreden enflasyondur.
Ülkemizde yıllardan bu yana gündemde olan haller yasasından önce tarım üreticilerin durumu. Ekim, dikim maliyetleri, nakliye, işçilik, kredi maliyetleri ve en önemlisi tarım ürünleri ithalatı son derece ciddi şekilde ele alınmalı, ithalattan vazgeçilerek kendi üretimimizi soframıza getirmeliyiz. Bundan birkaç yıl öncesine kadar kendi kendimize yeten bir ülke olduğumuz halde bugün neden ithal eder duruma geldik? Bu sorunun cevabını aramalı ve çözüm yolu bulmak zorundayız. Sorunun cevabının uygulanan tarım politikaları olduğu aşikardır.
Önümüzdeki süreçte dezenflasyona baz etkisi ile de olsa geçebileceğimiz büyük ihtimaldir. Ancak, fiyat artışları devam edecektir. Yani tarım ürünleri için çözüm değildir. Tarım ve hayvancılığın gelişmesi ve yaygınlaşması için her köye bir ziraat mühendisi, bir veteriner atanmalıdır. Orta vadeli plana göre yılın ikinci yarısında enflasyonun baz ektisiyle de olsa düşmesi ve yıl sonu hedefinin tutması son derece zor gözüküyor. Çünkü son yapılan zamlar sadece elektrik ve akaryakıtla kalmayacak iğneden ipliğe tüm ürünlerin fiyatına yansıyacaktır. Ayrıca kısa vadeli borç tutarımız ve bütçe açığımız da dikkate alındığında yıl sonu hedefimiz için %50 iyimser bir tahmin olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde yurdun çeşitli bölgelerinde tarım üreticilerinin ürettikleri ürünlerin para etmemesi hatta toplama maliyetini bile karşılamadığı gerekçesiyle ürünlerini yollara dökerek, traktörleriyle yolları işgal ederek seslerini duyurmaya çalıştıklarını izlemekteyiz. Önlem alınmaz ise Türk tarımının geleceği olumsuz olacağı aşikârdır.
TÜİK tarafından yayınlanan eylül ayı tarımsal girdi fiyat endeksi bilgileri aşağıdadır.
Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) yıllık %31,83 arttı, aylık %1,77 arttı
Tarım-GFE’de (2020=100), 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %1,77 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre %24,50 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %31,83 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %42,52 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %1,58 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %2,87 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %29,71 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %45,28 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %74,12 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %6,10 artış ile tohum ve dikim materyali oldu.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar