Sayın cumhurbaşkanımız 2108 yılında sözünü verdiği 3600 ek gösterge yasasını açıkladı. Buna göre memur emeklileri, hemşire, öğretmen, polis, din görevlilerinin maaşları ve emekli ikramiyeleri ciddi şekilde artacak ve refah seviyeleri yükselecek. Ancak işçi emeklilerinin durumu ne olacak?

Geçtiğimiz 2022 yılı başında yapılan asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan zam oranı maalesef yaşadığımız enflasyon sürecinde eriyip gitti ve en çok da emekli vatandaşlarımız bu durumdan olumsuz etkilendi. Yukarıda açıklamaya çalıştığım ek göstergeden sonra asgari ücrete ek zam ve emekli maaşlarının enflasyon karşısında ezilmeyecektir oranda yükseltilmesi beklentisi son derece doğal bir konudur.

TÜİK tarafından açıklanan mayıs ayı TÜFE oranı yıllık %73,5 ve geçtiğimiz aralık ayına göre ise %35,64 olarak verildiğine göre 5 aylık enflasyon oranına haziran ayını da eklemek suretiyle yaklaşık %40 son altı ayın enflasyon rakamı olacaktır ve bu oran temmuzda yapılacak zamlar için baz alınacaktır. Yani emeklilere en az %40 zam verilecektir. Ancak verilecek bu oran tabi ki yereli değildir. Çünkü söz konusu artış, geçen dönemin (2022 ocak haziran döneminin) enflasyon oranını karşılayacaktır. Önümüzde yaşayacağımız haziran aralık döneminin yani altı aylık enflasyon oranı da dikkate alınmalıdır.

TÜİK in açıkladığı ÜFE ve TÜFE arasındaki açık devam etmekte hatta neredeyse iki katına yaklaşmaktadır. (ÜFE %132, TÜFE (%73,5) Bunu açmak gerekirse üretim maliyetleri artmaya devam ediyor ve mümkün olan en kısa sürede tüketici fiyatlarına yansıyacak ve enflasyon da yükselme eğilimini sürdürmeye devam edecek demektir. Dolayısıyla yüksek enflasyon, özellikle emekliler başta olmak üzere tüm dar ve orta gelirlileri olumsuz etkilemeye devam edecektir.

Ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişi asgari ücretle çalışırken,3,4 milyon kişi de asgari ücretin altında gelirle yaşam savaşı veriyor. Emekli sayısı ise 13,6 milyon kişi civarındadır. Özel sektörde çalışan asgari ücretli oranı da %70 gibi yüksek bir orandır. Yani nüfusumuzun büyük çoğunluğu ücretli çalsan ve emeklilerden oluşmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde asgari ücretli sayısı nüfusun yaklaşık %10 u civarındadır. Ekonomik göstergelerden biri de ülkede kalifiye eleman sayısıdır. Asgari ücretli sayısı düşürülerek kalifiye eleman yetiştirilmesine önem verilmelidir. Öte yandan ülkemizde ortalama maaş 6290 TL bandındadır.

Asgari ücretli ve emekli sayısı dikkate alındığında halkın büyük çoğunluğu maaşlarında iyileştirme beklentisi içindedirler. Ancak devlet bütçemiz 2022 yılında yapılan tahminlere göre 800 milyar TL açık verebilir. Bu durumda yapılacak zamlar da bütçeyi etkileyeceğinden devlet olarak da düşünmek zorundayız. Hiçbir hükümet vatandaşının sıkıntı çekmesini istemediği gibi mümkün olan en yüksek refah seviyesine ulaştırmayı hedefler. Ancak devletin de gelir gider kaynaklarını dikkate almak gereklidir.

Konuya dönecek olursak eylül ve ekim aylarında TÜİK tarafından açıklanacak enflasyon rakamlarında üç hane ile karşılaşabiliriz. Çünkü döviz kurlarının yükselmesi ile birlikte artan üretim maliyetleri tüketiciye fiyat yükselişi olarak gelecektir ve %40 zam yapılması yeterli olmayacağı kesindir. Yapılacak maaş zammı en az %80 olmalı ki alım gücümüz aynı kalabilsin. Maaşlar ne kadar artarsa artsın alım gücü yükselmedikten sonra kıymeti yoktur. Zamsız maaşımızla alabildiğimiz ürün miktarını zamlı maaşlarımızla aynısını alabiliyorsak zam yapılmasının anlamı kalmaz. Zamlı maaşımızla alabileceğimizi ürün miktarı çoğalmalıdır. Dolayısıyla tasarruf tedbirlerini elden bırakmamalı, gereksiz harcamalardan kaçınmalıyız.

Açıklana enflasyon rakamlarının da gerçeği yansıtmadığını, TÜİK verilerine halkın inanmadığını belirtmek gerekir. Bağımsız ekonomistlerden oluşan ENAG’ın (enflasyon araştırma grubu) enflasyon oranı %160’dır.

Bu verilerden daha önemlisi vatandaş olarak yaşadığımız enflasyon oranıdır. Çarşı, Pazar, markette fiyatlar neredeyse her gün değişmektedir ve alışveriş artık korkulu rüya haline gelmiştir. Özellikle akaryakıt, doğalgaz, gıda fiyatlarının sürekli artması da iğneden ipliğe her türlü ürüne zam olarak yansımasına sebep olmaktadır. Enflasyon, tüm dünya ülkelerinde bir sorun olarak karşımızdadır ancak bizim kadar yüksek enflasyon yaşayan ülke sayısı çok azdır ve dünyada yüksek enflasyon yaşayan ülkeler arasında ilk onun içindeyiz.

Türk işin raporuna göre açlık sınırı 6000 TL yoksulluk sınırı 13000 TL civarındadır. Bu demektir ki asgari ücret açlık sınırının altındadır. Daha da önemli bir konu ise en düşük emekli maaşı 2500 TL olmasıdır. Bu rakamın insan yaşamına yetmeyeceği kesindir ve en düşük emekli maaşı da asgari ücrete eşitlenmelidir.

Her nedense emekliler her hükümet döneminde sorunları bir türlü çözülemeyen toplum kesimidir. Emeklinin de ev sahibi olma, tatile gitme, çocuklarına, torunlarına en iyi tahsil yaptırma hayalleri vardır ama anlatmaya çalıştığım bu günkü koşullarda kendi karınlarını bile doyuramamaktalardır. Umarız temmuz ayında bu sorunlar çözülür ve biz emekliler rahat bir nefes alırız.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist