Dünya Bankası “Türkiye’de Büyüme için Küresel Değer Zincirlerinden Yararlanmak” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. Türkiye’nin güçlü ekonomik büyümeyi sağlamak ve sürdürmek için küresel üretim ağlarına katılımını nasıl artırabileceğini değerlendiren rapor, Banka tarafından temel kalkınma konuları hakkında düzenli olarak hazırlanan Ülke Ekonomik Memorandumu (CEM) rapor dizisinin bir parçasını oluşturuyor.
Büyüme için Küresel Değer Zincirlerinden Yararlanmak konulu CEM raporunda, Türkiye’de küresel değer zincirlerine (KDZ) artan katılımın, ülkenin katma değerli ihracatındaki artış ile paralel ilerlediği belirtilmektedir. Ayrıca, KDZ’nin bir parçası olan Türk ihracatçıların, daha verimli ve büyük ölçekli işverenler olma eğilimi gösterdikleri, ortalama bir yerli şirkete göre iki kat daha verimli oldukları ve dört kat daha fazla çalışana sahip oldukları tespit edildi.
KDZ tedarik zincirlerine katılım artmış olmasına rağmen, Türkiye’nin KDZ tedarikçilerinin verimlilik artışları sağlayabilmek için yapabilecekleri daha çok şey mevcut. Gelişmiş imalat ve hizmet KDZ’lerinde uzmanlaşmış diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin küresel değer zincirlerine katılımı halen nispeten düşük düzeydedir, ürünlerinin sofistikasyon düzeyi ve yenilikçilik düzeyi sınırlı.
Raporda Türkiye’nin ihracat ve KDZ’lere katılımı arttırmak için büyük bir potansiyele sahip olduğu vurgulanmaktadır. İhracat miktarı büyük olsa da, halen potansiyel ihracat seviyelerinin yüzde 50 altındadır ve yüksek teknoloji ürünleri ve KDZ’ler özellikle umut vaat ediyor. KDZ artışını kolaylaştırmak için, Türkiye’nin küresel olarak piyasa erişimini iyileştirmesi ve özellikle hizmet ticaretinin önündeki engelleri azaltarak AB gibi büyük ortaklarla ekonomik entegrasyonu derinleştirmesi gerekiyor. Genellikle KDZ bağlantılı doğrudan yabancı yatırım çeken lider şirketler, KDZ katılımını ve verimliliği artırmada kilit rol oynuyor.
KDZ’lere daha üst düzeyde katılım sağlayabilmek için ne gerekiyor?
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame raporun yayınlanması vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “Türkiye’nin uygun coğrafi konumu, ekonomik altyapısına yaptığı yatırımlar, güçlü ve çeşitlilik arz eden özel sektörü, imalat KDZ’lerinde güçlü bir mevcudiyet sağlamasındaki önemli faktörler olmuştur. Bilişim Teknolojisi altyapısına, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yapılacak ilave yatırımlar, bilim ve teknoloji müfredatının güçlendirilmesi ve kız çocukları için bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik eğitimi üzerinde daha fazla odaklanılması, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli KDZ’lere daha üst düzeyde katılım sağlayabilmek için gereken ivmeyi kazandıracaktır.”
Rapor ayrıca ekonomik ve regülatif istikrarı sağlamlaştırmanın ve iş düzenlemelerine yönelik kararlı ve istişareye dayalı bir yaklaşımın, doğrudan yabancı yatırımları ve diğer KDZ bağlantılı yatırımları arttırabileceğini ve küresel değer zincirlerini geliştirici etkileri destekleyebileceğini vurgulamaktadır.
Raporun yazarları arasında yer alan Baş Ekonomist Hans Beck konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Devlet, piyasa bilgilerinin ulaşılabilirliğini kolaylaştırarak, şirketlerin yeteneklerinin ve işgücünün geliştirilmesini destekleyerek ve finansmana erişim çerçevesini iyileştirerek destek sağlayabilir.” Raporun bir başka yazarı, Baş Ekonomist David Knight ise “Ancak ithalat engelleri, yerli girdiye yönelik zorunluluk ve teşvikler gibi piyasa bozucu önlemler, Türkiye’nin değer zincirinde yükseldiği bir süreçte daha az etkili önlemlerdir” dedi.
KDZ’ler yurt içine de uzanabilirler ve şirketlerin KDZ’lere katılma yeteneklerini iyileştirerek yerel şirketlerin verimliliklerini arttırabilir ve daha fazla istihdam yaratabilirler.
Türkiye’nin çeşitli coğrafi bölgelerinde, küresel değer zincirlerinin büyümesi ile istihdam sonuçlarının iyileşmesi arasında bir ilişki bulunmuştur. Ancak faaliyet halen büyük merkezlerde yoğunlaşmaktadır ve kadınlar yetersiz olarak temsil edilmektedir.