Dünya Bankası Türkiye’de ekonomik büyüme tahminini bu yıl için 0.3 puan indirerek yüzde 2.7 seviyesine düşürdü, 2018 ve 2019 tahminlerinde ise değişiklik yapmadı.
Dünya Bankası’nın tahmini, bugün yayımlanan Türkiye Düzenli Ekonomi Notu’nda yer aldı. Öte yandan 2016 yılı büyüme tahminini de yüzde 2.1’e çekti.
Kurum son olarak 11 Ocak’ta yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, Türkiye için ekonomik büyümenin 2016 yılında yüzde 2.5, 2017’de yüzde 3’e çıkacağını öngörmüştü. Banka, 2018 yılı için yüzde 3.5, 2019 için de yüzde 3.7 olan büyüme beklentisini değiştirmedi.
Notta Türkiye’nin kuvvetli toparlanmayı engelleyen güçlükler ile karşı karşıya olduğu belirtilerek, 2017 yılında büyük ölçüde net ihracatın ve kamu harcamalarının, daha küçük ölçüde ise özel tüketim ve yatırımların sürüklediği yüzde 2.7 büyüme öngörüldü.
AB’de güçlenen büyümenin ihracatın artmasına yardımcı olurken, cansız özel talep ithalat artışını sınırlamasının beklendiği raporda, “Güvenlik endişeleri Rusya ile iyileşen ilişkilere rağmen hem Avrupa hem de Rusya’dan turist ziyaretlerini sınırlamaya devam edebilir. TL’deki değer kaybı tüketici fiyatlarına daha fazla yansıyabilir ve hane halklarının satın alma güçlerini erozyona uğratabilir” denildi.
TL’deki hızlı değer kaybı ve bunun enflasyon üzerindeki olası etkilerinin Merkez Bankası’nı faiz oranlarını yükseltmeye zorladığı belirtilen raporda, anlamlı bir faiz artışının TCMB’ye duyulan güveni artırarak kurdaki değer kaybı eğilimini durdurabileceği ve fiyat istikrarı ile finansal istikrarı koruyabileceği ifade edildi.
Bankacılık sektörünün borç yenileme oranının Haziran’dan bu yana düştüğü belirtilen raporda, 12 aylık bankacılık sektörü borç yenileme oranı yüzde 187 iken yabancı bankaların Türk bankaların kredi verme konusunda daha temkinli davranmaya başlaması be Türk bankaların dış finansman talebinin azalması ile birlikte Kasım itibariyle yüzde 111’e düştüğüne dikkat çekildi.
Raporda, “Bankalar verdikleri kredilerde yurtdışından temin ettikleri finansmana ağır bir şekilde bağımlı olduğu için bu eğilimin devam etmesi yurtiçi piyasada kredi artışının yavaşlama anlamına gelebilir” denildi.