Teknolojinin hızına yetişilemediği, bilişim teknolojilerinin ekonomi ve iş dünyasına olan ilgisinin ve dolayısıyla kullanım oranının her geçen gün çoğaldığı bir dünyada yaşıyoruz. İş yükünün azalması, işlem hızının artması, tedarik zincirinin son derece kolaylaşması, üretimde otomasyonun sağlanması ve daha sayamadığım birçok alanda işletmelerin büyümesi, millî gelire olan katkısının çoğalması açısından ve ekonomide kayda değer tasarruf sağlayan bilişim sistemleri artık büyük veya küçük her işletme tarafından kullanılmaktadır ve kullanım oranı giderek artmaktadır.
1970 yıllarına dönecek olursak bir telefon görüşmesi için saatlerce beklemek zorunda kaldığımızı, işletmelerin gerek yurt içi gerek yurt dışı tedarikleri için ürün gamı,kalitesi,tedarik süresi, kalitesi gibi konuları içeren birkaç mektuplaşma ile gerçekleştiği,irsliye,fatura gibi muhasebe işlemlerinin el yordamıyla yapıldığı ve bu işler için birden fazla personel zorunluluğu,uçak,otobüs gibi seyahat biletlerinin ilgili işletme bürosuna gitmeden yapılamadığı, öğrenci çocuklarımızın yapacakları araştırmalar için bir çok kütüphane ve kitaplardan araştırma yapmak olduğu, vergi mükelleflerinin beyannamelerini vergi dairesine giderek işlem yaptırdığı, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için denetimlerin yerinde yapıldığı, araçların ilkel sistemlerle kullanıldığı ve daha bir çok alanda hizmet veya diğer işlemlerin yapılmasının çok zaman aldığı bir dönem idi.
Ülkemiz ekonomik ve her alanda gelişmiş ülkeler seviyesine gelmeye başladığı merhum Turgut Özal döneminde yani 1980 li yıllarda öncelikle telefon sorununun ortadan kaldırılarak iletişim alanında ilk adımlar atılmıştı ve hatta o dönemler telefon sorununun çözülmesinin önemli olmadığı tartışma konusuydu. Ancak yaşanan süreçte oluşan teknolojik gelişmeler tartışmaların yersiz olduğunun bir ispatıydı. Telefon sorununun gelmesiyle birlikte önce tele faks kullanımı daha sonra da internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte mektup sorunu ortadan kalkmış oldu. Artık ülkemiz globalleşme yolunda ilerlemeye başlamıştı ve her geçen gün bu konuda hızla yol almaya devam ettik ve bu günlere geldik. Öyle ki günümüzde teknolojinin gelişmesine yetişmek oldukça zor duruma geldi.
Bilişim teknolojilerinin kullanımını doğal olarak ekonomik yönden ele alacağız. Artık fatura bildirimi, abonelik ödemeleri de dahil olmak üzere her işlem internet yoluyla yapıldığı için gerçekleşen kâğıt tasarrufunu, zaman kazanımını, işlem kolaylık ve verimliliğini ve birçok alanda faydalarını sıralamaya gerek görmüyorum.
Globalleşen dünyada, dünyanın neresinde olursa olsun iş insanları veya işletmeler tedarik sürelerini inanılmaz derecede kısalttılar, kendileri için gerekli bilgilere çok kısa sürede erişme olanağına sahip oldular, hedef kitlenin ihtiyaçlarının tespitini, onlar için vermeleri gereken hizmetleri, ihtiyaç duydukları insan kaynaklarına erişim modellerini, uluslararası pazarlarda uyum sağlamak ve rekabet kriterlerine ulaşmak için gerekli materyalleri, otomasyon için yapılması gereken yatırım türlerini optimal şekilde elde etme olanağını sağlamış oldular.
Konuyu bir başka yönden ele alırsak teknoloji bu kadar hızla ve büyüklükte tüm dünyada yayılırken gerekli olan insan kaynakları yönetim sistemleri de çağa ayak uydurmak zorundadır. Konuya bu bağlamda baktığımızda ülkemizde sayıları 213 kadar olan ve yurdun dört bir yanına yayılan üniversitelerimizde gelişen teknolojiye uygun branşlarda eğitim veren fakülte ve yüksek okullar açılmıştır ve açılmaya da devam edecektir. Örneğin mekatronik mühendisliği, bilişim mühendisliği, lojistik gibi bölümler yeni açılan eğitim kurumlarına örnek olabilir.
Konuya bir başka açıdan bakacak bilişim teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı ülkemizde işsizlik oranı da bazı koşullarda düşebilir. Bu koşullar bilişim odaklı eleman yetiştirilmesi veya kişilerin kendi kendini yetiştirmesine bağlıdır. Örneğin fatura kesmek, irsaliye yazmak, muhasebe kayıtlarını yapmak için ayrı ayrı kişiler bu görevi yerine getirirken günümüzde ise tek kişi bu organizasyonları yapabilmektedir. Ancak bu işlemler konusunda uzaman olmayan kimseler tarafından yapılamadığı için eğitim konusu öne çıkmaktadır. Bu konuya bir başka örnek ise toplu ulaşımda kat edilen ve tüm yurda hızla yayılan raylı sistemlerdir. Bunların sayısı arttıkça minibüs, taksi gibi araçların önemi azalmaktadır.
Konuya bir de çocuklar açısından bakıldığında ise olumlu veya olumsuz birçok sonuçlara ulaşılabilir. Günümüzde yani teknoloji çağında çocukların bilişim teknolojilerini kullanması kaçınılmaz bir gerçektir. Bu bazen zararlı bazen de yararlı olabileceği düşünülür. Çocuk 1 yaşından itibaren cep telefonu, TV ve bilgisayarla tanışmakta hatta zamanını bununla geçirmeye başlamaktadır. Çünkü yapılaşma ve büyük kentlerde çocukların oyun alanı son derece azalmış, hatta yok olmuş durumda olmasının bir sonucu olarak arkadaş edinme, sosyalleşme, paylaşım gibi aktiviteleri uygulamaktan yoksun kalmaktadır. Yaşlar biraz daha büyüyünce çocukların teknolojiye olan ilgisi ve teknolojik aygıtların kullanımı daha da artmaktadır. Daha da ötesi bazı çocukların babasının telefon numarası, evlerinin adresini bile öğrenmeye gerek duymamakta, tel rehberi veya konum atarak adreslere gitmektedir ve ödevlerini bile bilgisayar aracılığıyla yapmaktadır. Geleceğe dönük bakıldığında ise faydalı bir eylem olduğu ancak bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiği de bir gerçektir.
2024 yılı çocuklarda çocuklarda bilişim teknoloji kullanımı araştırması geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından yayınlandı. Buna göre;
Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2013 ve 2021 yıllarında, Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırmasının bir alt modülü iken 2024 yılında ilk kez bağımsız bir araştırma olarak uygulanmıştır. Çalışmanın örnekleme yöntemi ve soru formu tasarımında değişikliğe gidilmiştir.
Bu haber bülteninde geçen “çocuk” ifadesi belirli bir yaş grubu belirtilmediği sürece 6-15 yaş grubundaki çocukları ifade etmektedir. Bilişim teknolojilerine ilişkin “düzenli kullanım” günde birkaç defa, günde bir defa veya hemen her gün ile haftada en az bir defa kullanım kategorilerine karşılık gelmektedir.
Çocukların İnternet kullanım oranı %91,3 oldu
Çocuklarda İnternet kullanımı, 2021 yılında %82,7 iken 2024 yılında %91,3 oldu. İnternet kullanımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkek çocukların %92,2’sinin kız çocukların ise %90,3’ünün İnternet kullandığı görüldü. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla %83,9 ve %81,5’ti.
İnternet kullanan çocukların %97,4’ü düzenli İnternet kullandığını beyan etti. Bu oran, 2021 yılında %98,6 idi. Düzenli İnternet kullanan çocukların %42,9’unun hafta içi, %53,6’sının ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre İnternette vakit geçirdiği gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre İnternet kullanımı yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için %30,6, 11-15 yaş grubu için %54,4 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla %43,2 ve %63,5 oldu.
Çocuklar İnterneti en fazla video izleme amacı ile kullandı
Düzenli İnternet kullanan çocukların İnternet kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla yürüttükleri faaliyetler sırasıyla %83,9 ile video izleme, %75,0 ile ödev, öğrenme veya çevrimiçi derslere katılma ve %72,7 ile oyun oynama veya oyun indirme oldu. Çocukların İnternette en az yürüttüğü faaliyet ise %13,2 ile e-posta gönderme veya alma oldu.
Çocukların %66,1’i sosyal medya kullandı
Sosyal medya kullanan çocukların oranı 2024 yılında %66,1 oldu. Erkek çocukların %68,1’inin, kız çocuklarının ise %64,0’ının sosyal medya kullandığı görüldü. Yaş gruplarına göre sosyal medya kullanımı izlendiğinde; bu oran 6-10 yaş grubunda %53,5, 11-15 yaş grubunda ise %79,0 oldu.
Sosyal medya kullanan çocukların %97,9’u düzenli olarak sosyal medyayı kullandı. Düzenli sosyal medya kullanan çocuklardan sosyal medya platformlarında yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı; hafta içi %37,1, hafta sonu %49,5 olarak gözlendi. Sosyal medyada yaklaşık iki saat ve daha fazla zaman geçiren 11-15 yaş grubundaki çocukların oranının 6-10 yaş grubundaki çocuklardan yaklaşık 20 puan daha fazla olduğu görüldü.
Çocukların %96,3’ü YouTube kullandı
Çocukların en fazla kullandıkları sosyal medya platformu, %96,3 ile YouTube oldu. Bunu sırasıyla, %41,5 ile Instagram, %26,2 ile Tik Tok, %21,4 ile Snapchat, %13,6 ile Pinterest, %9,5 ile Facebook ve %4,9 ile X izledi. Yaş gruplarına göre sosyal medya platformlarının kullanımı incelendiğinde; YouTube her iki yaş grubunda da en fazla kullanılan uygulama oldu. İkinci sırayı 6-10 yaş grubunda %11,7 ile Tik Tok, 11-15 yaş grubunda ise %63,0 ile Instagram aldı.
Çocukların %76,1’i cep telefonu/akıllı telefon kullandı
Cep telefonu/akıllı telefon kullandığını belirten çocukların oranı, 2024 yılında %76,1 oldu. Cep telefonu/akıllı telefon kullanma oranı yaş gruplarına göre incelendiğinde ise bu oranın 6-10 yaş grubundaki çocuklarda %66,3, 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise %86,2 olduğu görüldü.
Cep telefonu/akıllı telefon en fazla İnternette gezinme amacı ile kullanıldı
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullandığını beyan eden çocukların oranı %98,2 oldu. Bu çocukların cep telefonu/akıllı telefonu kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla %77,9 ile İnternette gezinme, %77,3 ile görüntülü veya görüntüsüz konuşma, %75,0 ile film, dizi, TV yayınları veya video izleme ve %73,6 ile sosyal medya kullanımı olduğu tespit edildi.
Çocukların %32,6’sı her yarım saate bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol etti
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklardan %32,6’sı cep telefonu/akıllı telefonunu en az 30 dakikada bir kontrol ettiğini belirtti. Bu oran, erkek çocuklarında %33,9 iken kız çocuklarında %31,2 oldu. Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan ve her yarım saatte bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol ettiğini belirten 6-10 yaş grubundaki çocukların oranı %19,6,11-15 yaş grubundaki çocukların oranı ise %42,8 oldu.
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanıp en az 30 dakikada bir telefonunu kontrol eden, uyumadan önce en son ve uyandıktan sonra ilk yaptığı şey telefonunu kontrol etmek olan, televizyon izlerken ve başkalarıyla yemek yerken dahi telefon kullanan çocukların oranı %3,4 iken bunlardan en az birini yapan çocukların oranı %58,6 oldu. Bu davranışlardan en az birini gerçekleştiren çocukların oranı 2021 yılında %52,4’tü.
Sadece kendi kullanımında en az bir bilişim teknoloji ürünü olan çocukların oranı %63,8 oldu
Bilgisayar (masaüstü/dizüstü/tablet), cep telefonu/akıllı telefon, akıllı saat ve oyun konsolu teknoloji ürünlerinden en az birinin sadece kendi kullanımında olduğunu beyan eden çocukların oranı, 2024 yılında %63,8 oldu. Bu oranın erkek çocuklarında %66,9, kız çocuklarında %60,5 olduğu görüldü. Sadece kendi kullanımında bir bilişim teknoloji ürünü olan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, en belirgin farkın cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklarda olduğu görüldü.
Sadece kendi kullanımında cep telefonu/akıllı telefonu olan çocukların oranı 2024 yılında %43,9, bilgisayarı olan çocukların oranı %35,7, akıllı saati olan çocukların oranı ise %14,3 oldu. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla; %39,0, %46,3 ve %3,9’du.
Erkek çocuklar kız çocuklardan daha fazla dijital oyun oynadı
Dijital oyun oynadığını belirten çocukların oranı 2024 yılında %74,0 oldu. Dijital oyun oynama oranı cinsiyete ve yaş grubuna göre incelendiğinde; erkek çocukların dijital oyun oynama oranı %82,8 iken kız çocukların oranı %64,8 oldu. Bu oran, 6-10 yaş grubundaki erkek çocuklarda %80,6, kız çocuklarda %70,6, 11-15 yaş grubundaki erkek çocuklarda %85,0, kız çocuklarda %58,7 oldu.
Düzenli oyun oynayan çocukların %25,6’sı hafta içi günde yaklaşık iki saatten fazla oyun oynadı
Dijital oyun oynayan çocukların %90,8’i düzenli dijital oyun oynadığını beyan etti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %25,6’sının hafta içi, %41,8’inin ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynadığı gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynayan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için %21,8, 11-15 yaş grubu için %29,8 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla %37,4 ve %46,6 oldu.
Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %40,1’i planladığı süreden daha fazla oynadı
Düzenli dijital oyun oynayan çocuklara dijital oyun oynamalarıyla ilgili kişisel düşünceleri sorulduğunda; çocukların %46,3’ü ebeveynlerinin kendisi hakkında çok fazla oyun oynadığını düşündüklerini belirtti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %40,1’i planladığı süreden daha fazla oyun oynadığını, %35,6’sı oyun oynamanın sorumluluklarını aksatmaya neden olduğunu, %29,9’u oyun oynamak için çok fazla zaman harcadığını ve %23,4’ü dijital oyun oynamadığı zaman kendisini huzursuz ve mutsuz hissettiğini ifade etti.
Çocuklar ekran başında daha fazla kalabilmek için daha az kitap okudu
Çocuklara; bilgisayar, cep telefonu/akıllı telefon, İnternet ve sosyal medya kullanımı, dijital oyun oynama, TV izleme gibi faaliyetler için ekran başında geçirdikleri sürenin neden olduğu durumlar sorulduğunda çocukların %34,4’ü ekran başında daha fazla zaman geçirdiği için daha az kitap okuduğunu belirtti. Bunu %33,3 ile daha az ders çalışmak, %25,5 ile ailesiyle daha az vakit geçirmek, %18,6 ile arkadaşlarıyla yüz yüze daha az görüşüp daha az oyun oynamak ve %17,2 ile daha az uyumak takip etti.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar