İmalat sanayisinde daralma veya büyüme imalat satın alma yöneticileri ile yapılan bir nevi anket yapılarak belirlenir.
PMI, satın alma yöneticileri endeksi anlamına gelmektedir. İngilizcede Purchasing Manager indeks kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır.
PMI endeksi, işletmelerin satın alma süreçlerini yöneten yöneticilerin mal ve hizmet satın alma eğilimlerini gösteren bir çalışmadır. PMI göstergesi ekonomik büyüme hesaplanırken tahminler için kullanılır ve anket şeklinde yapılmaktadır. Ayrıca PMI endeksi ülkelerin ekonomik büyümeleri hesaplanırken kullanılan en önemli ögelerden biridir.
PMI anketi işletmelerde satın alma müdürlerinin, mal ve hizmet satın alma konusunda nasıl davrandıklarını ölçümlemek amacıyla yapılmaktadır. Başka bir ifade ile PMI, sanayi sektörünün faaliyet koşullarını ölçümlemek için kullanılan endekstir.
Ankette işletme satın alma müdürlerinin belirli bir periyotta (genelde aylık) mal ve hizmet alımları konusunda ne şekilde davranacakları hakkında sorular mevcuttur. Amaç bu müdürlerin eğilimlerini incelemektir. Bu anketler, güncel, doğru ve genellikle benzersiz aylık ekonomik eğilim göstergeleri sunabilme kapasitesi sayesinde, merkez bankaları yanında, mali piyasalar ve ticari karar vericiler tarafından dünyada en çok takip edilen iş anketi unvanına sahiptir. PMI endeksleri, esas alınan ekonomi ya da sektörün faaliyet koşullarındaki değişimin nicel büyüklüğünü değil, yönünü göstermesi açısından bir eğilim göstergesi özelliği taşımaktadır.
Endekslerin hesaplanması için şirketlerin satın alma yöneticileri ile düzenlenen ankette, anket katılımcısı firmalara üretim, yeni siparişler, stok düzeyleri, istihdam, tedarikçi performansı ve fiyat trendleri gibi parametrelerin bir önceki dönemde hangi yönde geliştiği (artış/iyileşme ya da düşüş/kötüleşme) ve bir sonraki dönemde nasıl gelişmesinin beklendiği sorulmaktadır.
PMI ölçümleri ülkede sanayinin nereye gittiği hakkında bilgi verdiği için sanayi üretimi, sanayi üretim endeksinin hesaplanması konusunda da kullanılır.
Üretim azalmasının sebeplerini sıralamak gerekirse aşağıdaki gibidir.
*Hammadde ve ara mal fiyatlarında görülen yükselişler
*Yurt içinde veya dışında gelişen talep daralması
*Ülkede görülen ekonomik durgunluk
*Kredi olanaklarının sınırlı olması
*Uygulanan ekonomi politikaları şeklinde sayılabilir.
Ülkemizde imalat sanayisinin daralmasının en büyük sebebi enflasyonun yüksek seyretmesidir. Çünkü üretim faktörlerinin birleştirilerek ortaya ürün çıkarılması kolay bir işlem değildir. Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için gerekli olan makine ve teçhizat yatırımının yapılması, uluslararası pazarlarda rekabet ve gelişen teknolojiye uygun ürün üretilmesi, otomasyona hız verilmesi, gerekli olan insan kaynakların ve diğer işlemlerin yapılması için AR-GE departmanının önemi tartışılmaz. Yukarıda bahsettiğim gibi yaklaşık üç yıldan bu yana yüksek enflasyonla mücadele ediyoruz ve en bariz şekilde üretim işletmeleri yüksek enflasyondan etkilenmektedir. Sürekli artan hammadde ve yarı mamul fiyatları, maaş ve ücretlerin yüksek olmasına rağmen döviz kurlarının yatay seyretmesi özellikle ihracat yapan işletmeleri son derece zorlamaktadır. Yüksek seyreden maliyetler karşısında satış fiyatlarının döviz kurlarının yatay seyretmesi nedeniyle imalat sanayi azalma eğilimindedir. Dolayısıyla ekonomik göstergeler de üretim azlığı nedeniyle olumsuz gelişebilir.
Yerli piyasada çalışan işletmeler için de benzer sebepler geçerli olabilir. Çünkü yükselen üretim maliyetlerini her zaman satış fiyatlarına yansıtmak mümkün değildir. Hiçbir malın fiyatının alıcı veya satıcı belirleyemez. Ancak alıcı ile satıcının ortak noktada buluşması gerekir. Rakiplerin izlediği politikalar, ülkenin ekonomik durumu, hedef kitlenin beklentileri gibi nedenlerle üretici veya satıcı her zaman fiyat artırımına gidemeyebilir.
Ülkemizde imalat sanayisinin gerilemesinde en büyük etkenlerden biri de politika faizlerinin uzun süre ısrar edilen yanlış para politikasından sonra zorunlu olarak yükselmesidir. Son dört aydan bu yana sabit kalan kredi faizleri, sanayi kredilerinin de doğal olarak yükselmesine sebep olmuş, krediye ulaşmanın zorluğundan ziyade maliyetlerin yüksek olması kredi kullanımımı azaltmış, bu durum da üretim azalmasına yol açmıştır. Daha da ötesi bazı işletmeler çıkan işçinin yerine tekrar personel almadan küçülme yoluna gitmişler hatta konkordato ve iflas durumları başlamıştır. Üretime en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu tür olumsuzlukları yaşamamız ülke ekonomisi açısından olumsuz gelişmedir.
Sözcü gazetesinden Sn. Emre Deveci’nin haberine göre;
Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin, Temmuz 2024 dönemi sonuçları açıklandı.
Haziran ayında 47,9 olan İSO Türkiye İmalat PMI, temmuzda üst üste beşinci ayda azalarak 47,2 seviyesine geriledi.
Temmuz ayı PMI sonuçları, imalat sanayi sektöründe faaliyet koşullarında belirgin yavaşlamaya işaret etti. Söz konusu yavaşlama, geçen yılın kasım ayından bu yana en belirgin düzeyde gerçekleşti.
Eşik değer olan 50,0’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde iyileşmeye, altında ölçülen rakamlar sektörde yavaşlamaya işaret ediyor.
Sektörün performansındaki bozulmada, zorlu piyasa koşulları nedeniyle yeni siparişlerde yaşanan keskin düşüş belirleyici oldu. Yeni alınan siparişlerde, Kasım 2023 ile aynı oranda olmak üzere son 20 aylık dönemin en sert düşüşü kaydedildi. Benzer şekilde yeni ihracat siparişlerinde de yılın üçüncü çeyreği daha belirgin bir yavaşlama ile başladı.
Yeni siparişlerdeki yavaşlamayla birlikte istihdam seviyeleri de düşüş gösterdi. Çalışan sayısındaki düşüş, son 21 ayın en yüksek hızında ölçüldü. Personel yetersizliklerinin de üretim hacimlerini olumsuz etkilediği bildirildi.
İstanbul Sanayi Odası Türkiye Sektörel PMI raporuna göre; son dokuz ayda ilk kez olmak üzere takip edilen on sektörün tamamında yeni siparişler yavaşladı. Üretimde ise giyim ve deri ürünleri haricindeki tüm sektörlerde daralma yaşandı. Bu gelişmelerin sonucunda istihdam ve satın alma faaliyetleri de yaygın şekilde düşüş kaydetti.
İmalatçılar talep koşullarındaki zayıflığa bağlı olarak girdi alımlarını azaltırken, sektörlerin çoğunluğunda girdi maliyetleri temmuzda daha hızlı artarak haziran ayındaki tabloyu tersine çevirdi.
Ham madde ve petrol fiyatlarındaki yükselişin yanı sıra Türk lirasının dolar karşısındaki zayıflığının da etkisiyle girdi maliyetleri temmuzda keskin bir artış kaydetti.
Enflasyon oranları, girdi maliyetlerinde olduğu gibi nihai ürün satış fiyatlarında da haziran ayına kıyasla yükseldi. Bununla birlikte satış fiyatlarındaki artış nispeten hafif gerçekleşti.
Ham madde temininde yaşanan güçlükler ve yüksek nakliye maliyetleri nedeniyle tedarikçilerin teslimat süreleri artmaya devam etti
Satın alma faaliyetleri ise belirgin bir şekilde azaltıldı ve söz konusu azalış Kasım 2022’den bu yana en belirgin düzeyde kaydedildi. Ayrıca, girdi ve nihai ürün stok seviyelerinde de düşüş gözlendi.
İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anket verileri hakkında değerlendirmede bulunan S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, şunları söyledi:
“Talep koşullarının zorlayıcı olmaya devam ettiği temmuz ayı verileri, Türk imalatçıları açısından bir rahatlama belirtisi sunmadı. Aksine, yılın ikinci yarısına girilirken talep, üretim ve istihdamın haziran ayına göre daha yüksek oranda azalması, sektör üzerindeki baskıların yoğunlaştığına işaret ediyor. Bu bağlamda firmalar, koşullarda iyileşmenin yakın zamanda başlaması beklentisi içerisinde olacak.”
Yeni siparişlerde genele yayılı yavaşlama kaydedilirken, en sert gerileme elektrikli ve elektronik ürünlerde gerçekleşti. Bu sektörün yeni siparişleri yaklaşık iki yıllık bir dönemin en sert düşüşünü kaydetti. Yeni siparişlerde en hafif ivme kaybı ise gıda ürünlerinde görüldü.
Türk imalatçıları, yurt dışından yeni sipariş almaya yönelik çabalarında ise nispeten daha iyi performans sergiledi. Makine ve metal ürünleri öncülüğünde, üç sektörün yeni ihracat siparişleri büyüme kaydederken, en sert düşüş ise giyim ve deri ürünleri ile gıda ürünlerinde kaydedildi.
Toplam yeni siparişlerin yavaşlamasıyla birlikte firmalar temmuz ayında genel olarak üretimlerini azaltma yoluna gitti. Sadece giyim ve deri ürünlerinde üretim artışı görülürken en belirgin daralma elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe ölçüldü. Benzer şekilde, temmuzda on sektör içerisinden yalnızca biri (gıda ürünleri) istihdamını artırırken çalışan sayısında en hızlı azalış ise giyim ve deri ürünleri sektöründe gerçekleşti.
İmalatçılar talep koşullarındaki zayıflığa bağlı olarak girdi alımlarını da azalttı. Satın alma faaliyetleri tüm sektörlerde düşüş gösterirken, en keskin yavaşlama metalik olmayan mineral ürünlerde görüldü.
Sektörlerin çoğunluğunda girdi maliyetleri temmuzda daha hızlı artarak haziran ayındaki tabloyu tersine çevirdi. En yüksek girdi fiyatları enflasyonu, kara ve deniz taşıtları firmalarında gözlenirken en düşük oranlı artış ise ana metallerde kaydedildi. Ancak, bu sektörde dahi girdi maliyetlerinin belirgin bir şekilde artması dikkat çekti.
Haziran ayında üç sektörün satış fiyatlarını düşürmesinin ardından, temmuz ayında tüm sektörlerde artış kaydedildi. Girdi maliyetlerindeki görünüme paralel olarak, nihai ürün fiyatlarında da en yüksek enflasyon kara ve deniz taşıtları sektöründe gerçekleşti. Satış fiyatlarındaki en sınırlı artışlar ise gıda ürünleri ve tekstil ürünlerinde ölçüldü.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar