Ülkemizde tarım üreticilerinin sorunlarına bir türlü çözüm bulunamıyor. En başta tohum, ilaç, mazot gibi üretimin olmazsa olmaz giderleri sürekli artarken ürün fiyatları karşılığını bulamıyor. Bu nedenle ekili alanların yüzölçümü her geçen yıl azalma eğilimine giriyor.
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tüm Avrupa ülkelerinde doğabilecek gıda sıkıntısını dikkate alarak tüm silolarımızı ithalat yoluyla doldurmuştuk. Dolayısıyla buğday ihtiyacımız neredeyse kalmamıştı. Ancak çiftçilerimiz de üretimlerini satın, alma konusunda TMO ofisi son derece düşük fiyat veriyor. TMO geçtiğimiz yıl buğdayın kilosunu 8,25 TL ye alırken bu yıl buğday alım fiyatını 9,25 TL olarak açıkladı. Fakat çiftçilerin üretim maliyeti yaklaşık 10 TL civarında iken bu rakamın kabul edilmesi mümkün değildir ve çiftçilerimiz tarafından tepki ile karşılanmıştır. Çünkü beklenen alım fiyatı 15 TL civarında idi. Toprak mahsulleri ofisinin makarnalık buğday için kilosunu 10 TL ye, ekmeklik buğday için ise 9,25 TL, arpa için 7,25 TL alım fiyatı açıklaması milyonlarca çiftçiyi hayal kırıklığına uğrattı. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan çiftçilere ton başına 1750 TL prim desteği verilmesinden sonra ekmeklik buğdayın alım fiyatı 11 TL ye çıkmış olmasına rağmen tepkiler durmadı.
İlk tepki de Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nden (TZOB) geldi ve 1 kilogram buğdayın bu yıl çiftçiye maliyetinin 10,87 TL olduğunu açıkladı. TZOB’e göre, buğdayın çiftçiye maliyeti geçen yıla kıyasla yüzde 67 artarken TMO’nun artışı yalnızca yüzde 11 kaldı.
Yüksek enflasyonla yaşamaya başladığımız Eylül 2021’den bu yana Tarım ürünleri üretici girdi fiyatları sürekli olarak artmaktadır. Bu yüzden bazı çiftçilerimiz tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını ödeme güçlüğüne girmişlerdir. Ektiğinin karşılığını hububat fiyatları düşük tutulduğu için alamayan üreticilerimiz ekim alanlarını boş bırakarak başka yollar seçme eğilimine zorunlu olarak girmek zorunda kalmıştır.
Buğday üretimi ve fiyatında ilk akla gelen ekmeğe olan yansımasıdır. Tabii ki buğday alım fiyatı yükselirse ekmek ve diğer unlu mamullerin fiyatı da bundan etkilenecektir ve enflasyon olarak karşımıza çıkabilir. Ancak sonuç ne olursa olsun tarım üreticilerimizi enflasyona ezdirmemek onları korumak zorundayız. Sadece hububatta değil, diğer gıda ürünlerinde (sebze, meyve) de durum aynıdır. Yüksek enflasyondan sürekli etkilenen ve TÜİK in açıkladığı enflasyon oranından son 48 aydan bu yana yüksek çıkan gıda enflasyonu bir türlü önlenememiştir. Bunun en büyük sebebi üretim maliyetlerine sürekli gelen zamlardır.
Ülkemizde ekmek fiyatı da bu tür etkenlere bağlı olarak sürekli yükselse de fırıncılar ekmekten para kazanmadıklarını, yanında sattıkları unlu mamullerle ortalama kar elde ettiklerini belirtmektedir.
Ülkemizde koşullar zor olduğu halde buğday üretim rekoltesi oldukça iyi gözükmektedir.2023 yılında 22 milyon ton üretim yapılmış, bunun 14 milyon tonu toprak mahsulleri ofisine gelmiştir. Yani üretim rakamları oldukça normaldir. Bir taraftan buğdayı ithal ediyoruz ama diğer taraftan da öncelikle makarna olmak üzere diğer unlu mamuller olarak ihracatını yapıyoruz.
Buğdayın detaylı maliyeti aşağıdaki gibidir.
Masraf kalemleri Kuru (TL/dekar) Sulu (TL/dekar)
Tarla kirası 600 950
İlk sürüm 95 95
İkileme 180 180
Üçleme 70 70
Tohum bedeli 560 680
Ekim 65 65
Gübre cinsi ve miktarı
DAP 35 kg taban gübre 600 900
DAP 35 kg üst gübre 600 900
Gübreleme işçilik bedeli 60 60
İlaç bedeli 650 960
İlaçlama işçilik bedeli 60 60
Hasat 120 140
Diğer masraflar 100 1 120
MASRAFLAR TOPLAMI 3760 5180
Mas. Top. Faizi (%10) 376 518
Genel idare (%3) 112.8 155.4
GENEL TOPLAM 4248.8 5853.4
Dekara verim 400 kg 550 kg
1 kg dane maliyeti (TL/kg) 10.622 10.642

Bir diğer konu da yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi yükselen çiftçi borçlarıdır. Son beş ayda bu rakam 99 milyar TL artış göstermiştir. Bunların 2,5 milyar TL si icra takibindedir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar