Devletin en önemli görevlerinden biri de vatandaşın ve toplumun sağlığını korumak, salgın hastalıklara karşı gerekli önlemleri almak ve hasta vatandaşların tedavisini en iyi şekilde karşılamaktır. Sağlık, insan hayatında en önemli faktörün sağlık olduğu da tartışılmaz bir gerçektir.

Üç yıl öncesine geri dönersek; tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran korona virüs salgını döneminde yaşadıklarımızı hatırlayalım. Her gün yazılı ve görsel basında salgının olumsuzluklarını izleyerek kendimiz ve çevremize karşı sorumluluğumuz gereği sağlık bakanlığının önerilerini uygulamak için elimizden geldiğince kurallara uyum sağlamaya özen gösteriyorduk ve hatta bugün bile bazı önlemlere devam ediyoruz. Bu dönemde devlet sadece sağlık alanında değil, salgının ekonomide yarattığı olumsuz etkileri en aza indirmek için maddi yardımlar, kredi destekleri gibi sorun çözümüme yardımcı olmak için bütçenin elverdiği ölçüde adeta çözüm yollarını aramaya çalıştı. Dolayısıyla bu konuların tamamı da ancak maddi imkanlarla sağlanabilirdi ve birtakım kaynaklar zorunlu olarak sağlık harcamalarına aktarıldı.

Günümüzde özellikle emekliler için bir takım sağlık problemleri bulunmaktadır. En büyük sorun hastanelerde randevu alamama, ilaç katkı paylarının yüksekliği gibi faktörlerdir. Bir de yaşadığımız ilaç krizini de unutmamak gerekir. En azından emeklilerden sağlık kesintileri yapılmaması en uygun çözüm olacaktır.

Sağlığımız için devlet, her yıl milyarlarca lira para harcamaktadır. Türkiye istatistik kurumu TÜİK2021 yılı sağlık harcamalarını açıkladı.

Buna göre, toplam sağlık harcaması 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 41,6 artarak 249 milyar 932 milyon liradan 353 milyar 941 milyon liraya yükseldi.

Genel devlet sağlık harcaması yüzde 41,5 artışla 280 milyar 220 milyon liraya ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması da yüzde 42,1’lik artışla 73 milyar 721 milyon lira olarak hesaplandı.

Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı geçen yıl yüzde 79,2, özel sektör sağlık harcamasının ise yüzde 20,8 olarak gerçekleşti.

Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2021’de Sosyal Güvenlik Kurumu yüzde 47,2, merkezi devlet yüzde 31,4, hane halkları yüzde 15,9, sigorta şirketleri yüzde 2,6, hane halklarına hizmet eden kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler yüzde 2,3, mahalli idareler yüzde 0,6’lık paya sahip oldu.

Cari sağlık harcaması 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 42 artarak 330 milyar 928 milyon liraya yükseldi. Sağlık harcamaları kapsamındaki yatırımlar yüzde 36,4 artışla 23 milyar 13 milyon liraya ulaştı.

Toplam sağlık harcamasının sağlık hizmeti sunucularına göre dağılımı incelendiğinde, ilk üç sıra geçen yıl da değişmedi. Sağlık hizmetleri ve ürünleri satın almak için başvurulan sağlık kurumları içinde en büyük payı 2021 yılında yüzde 49,5 ile hastaneler oluşturdu.

Hastaneleri sırasıyla yüzde 22,8 ile perakende satış ve diğer tıbbi malzeme sunanlar, yüzde 9,4 ile ayakta bakım sunanlar izledi. Kişi başına sağlık harcaması 2020’de 2 bin 997 lira iken 2021’de yüzde 40,3 artarak 4 bin 206 liraya yükseldi.

Toplam sağlık harcamasının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı 2020’de yüzde 5 iken 2021’de yüzde 4,9 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı ise 2020 ve 2021 yıllarında yüzde 4,6 olarak gerçekleşti.

Hane halkları tarafından tedavi, ilaç ve benzeri amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 40,5 artarak 56 milyar 342 milyon liraya ulaştı. Hane halkı cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2021’de yüzde 15,9 oldu. (AA)

ZAFER BÖZCİVAN

Ekonomist