Yaklaşık sekiz aydan bu yana devam eden Rusya-Ukrayna savaşının ne zaman sona ereceği hakkında bilgimiz mevcut değildir. Söz konusu savaş nedeniyle birçok Avrupa ülkesi ekonomik açıdan olumsuz yönde etkilenmişlerdir. Savaşan iki ülke de gıda ve enerji yününden zengin kaynaklara sahip olmasından dolayı olumsuz etkiler daha önemli hale gelmektedir.
Rusya tek başına dünyanın en çok doğalgaz rezervine sahip olduğu gibi aynı zamanda tarım ülkesidir. Türkiye olarak biz de buğday ithalatımızın %80 ini bu iki ülkeden yapmaktayız.
Başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının yanlış olduğu teziyle bir takım ambargo uygulamaya başlamasının karşıtı olarak Putin’in en büyük silahı olan doğalgaz konusunda ambargo koyacağını, buğday ihracatı konusunda da boş durmayacağını, yük gemilerinin limanlarda beklemesini karşı tedbir olarak ortaya koymasıyla birlikte tüm dünyada gıda krizi yaşanacağı endişesini gündeme getirmişti, Ancak tam bu sırada Sn. Cumhurbaşkanımızın girişimleri sonucu tahıl koridoru oluşturularak buğday sevkiyatının yeniden yapılması sağlanmış, gıda krizi söylentileri de son bulmuş durumdaydı.
Yaşanan son gelişmeler sonunda Rusya, tahıl koridoru anlaşmasını askıya aldığını açıkladı. Ağustostan bu yana yani gıda koridoru açıldıktan sonra bu yolla 9,2 milyon ton buğday taşınmıştır. Ancak anlaşmanın sona ermesi nedeniyle gıda krizinin yeniden gündeme gelmesi, gıda fiyatlarının yükselme eğilimine girmesi ihtimalini yükseltmektedir. Ayrıca buğday ithalatının yapılamaması, dış ticaret açığımızı daha da yükseltebilir. Ha keza Rusya’nın kararınındın sonra buğday fiyatları %5 oranında artmıştır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Su içmez, Rusya’nın kararı sonrası buğday fiyatlarındaki artışın sürmesinin beklendiğini söyledi ve bu durumun iç piyasada buğdaya dayalı tüm gıda ürünlerinde yeni fiyat artışları yaratma riski olduğunu anlattı.
Su içmez, yalnızca buğday değil, gübre, ayçiçeği, mısır ve arpada da sıkıntılı günlerin kapıda olduğunu vurguladı.
Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar ise, Türkiye’nin devreye girip anlaşmanın yeniden sağlanacağı konusunda iyimser.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) üç gün önce açıkladığı 2022 yılı bitkisel üretim ikinci tahminlerine göre, buğday üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 11,9 artarak 19,8 milyon tona çıkması bekleniyor.
Türkiye’nin iç piyasadaki tüketim için ihtiyaç duyduğu buğday miktarı ise 20 milyon ton. Açıklanan son dış ticaret verilerine göre ise, Türkiye’nin buğday ithalatı 2022 Ocak Eylül aralığında 2021’in aynı dönemine göre yüzde 42 artışla 3,8 milyar dolara yükseldi.
Rusya’nın tahıl koridoru anlaşmasını askıya alması öncelikle bizim için son derece önemlidir. Çünkü dış ticaret açığımız yüksektir ve askıya alınan anlaşma nedeniyle daha da yükselebilir. Bir başka konu ülkemizde TÜİK verilerine göre tüketici enflasyonu %85.5 olduğu bir dönemde gıda fiyatlarının artma eğilimine girmesi enflasyonu daha da yükseltebilir. Özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımı başta olmak üzere hepimiz için hayati önem taşıyan gıda fiyatlarının artması hayat pahalılığının daha da artmasına sebep olabilir.
Bizim buğday ihtiyacımız 20 milyon ton olmasına rağmen üretim kaynaklarımızın doğru kullanılmaması nedeniyle kendi kendimize yeten bir ülke olmaktan maalesef çıktık ve gıda ürünlerini ithal etmek zorunda kalıyoruz. Şunu da unutmamamız gerekir ki aldığımız buğdayın bir kısmını makarna, pasta vd. gibi yiyecek maddeleri olarak ihraç ediyoruz. Yani ihracat rakamlarımız da azalabilir. Artan ihracat maliyetleri çiftçiye destek olarak verilmeli ve ülkemizde ekilmeyen bir karış toprak kalmamalıdır. Hükümetin geçtiğimiz günlerde tarım sektörüne verdiği 54 milyar liralık destek çok azdır. Kur korumalı mevduata bugüne kadar (T.C.M.B. hariç) 85 milyar TL ödedik. Dolayısıyla ülkemizin tarım üreticileri desteklenmeli ve dışarıya bağımlılığımız mümkün olduğu ölçüde azaltılmalıdır.
Önümüzdeki süreçte savaşın ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Ancak Sn. Cumhurbaşkanımız yeniden yapacağı girişimlerle bu sorunu çözeceğine inanıyoruz. Çünkü Rusya ile komşuluk ilişkilerimiz son derece iyi ve anlaşma zemini bir şekilde oluşturulabilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist