Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, finansmana erişim problemini bu kez, İş Bankası Hakan Aran’ın Finans Zirvesi’ne damga vuran serzenişi üzerinden yorumladı. İkili, Şans Sohbetleri’nde yeni asgari ücretin işletmeler üzerinde artacak yüküne işaret etti, ‘sıkıntı daha da büyüyebilir’ görüşünü paylaştı.
Ağaoğlu ve Güldağ, TÜİK’in açıkladığı ve yüzde 85’i aşan enflasyon ve Fed’in faiz mesajlarının piyasaya yansımalarını da değerlendirdi. Ağaoğlu, Powell’ın piyasa üzerinde negatif bir etki bıraktığını belirterek, özellikle yurtdışı borsalarda toparlanmanın seneye kalabileceğini söyledi. Ağaoğlu, petrol ve altın cephesi için de ‘zayıf görünüm’ beklentisi içinde.
Güldağ: Pazartesi Erzurum’da, salı Kayseri’deydim. Erzurum’da akaryakıt satışlarında ciddi düşüş var miktar olarak. Kayseri farklı ama piyasada yavaşlama var orada da. Alım gücü zayıflamış. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın açıklamaları gündemdeydi. Bir sanayici, “doğruyu söylüyor Hakan Bey” dedi, “Bize ‘benzin bedava buyurun’ diyorlar. Haydi koşuyoruz benzinciye, ‘doldur depoyu’ diyoruz, ‘iyi ama benzin yok’ diyorlar. Ne anladık biz bu işten.” Özetle finansmana erişimi zaten sık sık konuştuk, Finans Zirvesi’nde de bankacıların bunu gündeme gelmesi bence önemliydi.
Ağaoğlu: Hakan Aran’ın ‘Hedefli kredi olarak adlandırdığınız bu stratejideki hedefe bile krediyi veremiyoruz’ sözlerini de özellikle vurgulamak lazım.
Güldağ: Bu da çok önemli gerçekten. ‘Desteklenmesini istediğiniz sektörleri bile destekleyemez hale geldik’ diyor.
Ağaoğlu: Başka bir şey daha söyleyeyim. Merkez Bankası resmi istatistiklerinde mevduat faiz oranı, kredi faiz oranından yukarda. TL kredi faiz oranları mevduat faizi oranlarından aşağıda. Eşyanın tabiatına aykırı bir durum bu. Siz bankaya ‘zarar edin’ diyorsunuz. ‘Enflasyonist ortamda çok kar ettiniz bunun birazını bana verin’ demek istiyorsunuz. Ama bunu böyle söylemezsiniz ki, gider bankalara özel bir vergi çıkarırsınız. Bu da akla yatkın değil ama, sistemin işleyişini bozmayan doğasına aykırı olmayan bir yöntem bulursunuz. Yok biz bankalara aleni ‘zarar edin’ diyoruz. Kredi verdiğiniz seçilmiş sektörleri destekleyin diyorsunuz. Bankalar ‘bilançomu o kadar sıkıştırıyorsunuz ki bunu da yapamıyorum’ diyor. Yüzde 50-50 oranını tutturmak için bankalar artık döviz tevdiatı istemiyorlar. Döviz tevdiatı almayacaksa banka döviz tevdiatı olan vatandaş ne yapacak? Eurobond alacak, dövizli kağıtlara yönelecek veya yurt dışına gidecek para. Şimdi siz zaten fon sıkıntısı çeken bir ülkesiniz neden yurtdışına gitmesini isteyesiniz. Şu anda yurtdışında bankaların normal uyguladığı faiz Türk bankalarının döviz faizinin üzerinde kaldı. Şimdi ne yapacak bankalar ya da şirketler… Hakan Aran bunlara dayanamadı. Birilerinin yüksek sesle söylemesi gerekiyordu.
Güldağ: Bir önceki toplantıda hepsi birlikte de söylediler. Net ve tarihi bir toplantı olduğunu da belirttiler. Neden tarihi deyince ‘çok net ifade ettik sorunu, bu sistemik bir riske doğru gidiyor konusunun da altı çizildi’ dediler.
Ağaoğlu: Çizildi ama sonuçta bir şey yapılmamış görünüyor.
Güldağ: O zaman herhalde tekrar edilmek zorunda kalındı.
Ağaoğlu: Sonuçta bunun İş Bankası gibi bankacılık sektörünün en önde gelen bankalarından birinin genel müdürünün söylemiş olması kayda geçilmeli. Buradan yola çıkarak diyorum ki; bu sistemi çok zorladık, çok yorduk. 6 ay dayanabilir misiniz sorusunu şirketlerin sorgulaması lazım. Bir banka ‘ben yüzde 29 faizle para toplarım’ dedi resmi olarak. Birisi yüzde 29 faizle para topluyor, öbürünün yüzde 9+yüzde 3+1,3 gibi bir oranla kredi vermesi gerekiyor. Bir de krediyi verirken yüzde 9,5 devlet tahvili alması lazım. Bunlar eşyanın tabiatına aykırı gerçekten. Bunu zorlamayalım. Evet dünyaya müthiş bir deney hediye ediyoruz ama bu deneyin altında kalmak üzereyiz. Deney umarım elimizde patlamaz. Deney zayiatı haline gelmeyelim.
Güldağ: Deney zayiatı haline gelmemek lazım gerçekten de. Bu iş deneme yanılma olmaktan çıktı. Piyasa kredisi konusunu gündeme getirdik. Banka tarafını bu kadar sıkıştırırsan finansmana erişim bu kadar zorlaşırsa piyasanın da birbirleriyle aralarındaki işlemler için açtığı tedarik veya alışverişte kullandığı o kredi de tükeniyor. Giderek iş peşine dönüyor. Vadeden uzaklaştıkça da hem iş hacmi azalıyor, hem de bu işin altında kalacak firma sayısı artmaya başlıyor. Bazı büyükler kendini kurtarır, şu anda finansmanı hiç aramayan şirketler de var mı var…
Ağaoğlu: Var tabi. Tarih boyunca hiç kredi kullanmamış, şu anda da çokta başarılı işlerini götüren şirketler var ama şunda anlaşalım; 1960’lardan bu yana tüm dünyanın ekonomik temelini oluşturan büyümenin sağlanabilmesinin temelindeki en önemli dinamik kredi büyümesidir. Biz kredinin düşük faizle büyüyeceğini zannediyoruz, hayır. Gelin anlaşalım; kredinin büyüyebilmesinin tek ve yegane koşulu vardır. Ben bunu hep söylerim bir kez daha tekrar edeyim, güven. Hiç başka bir şeye ihtiyacınız yok. Piyasadaki güven mekanizmasını gerçekten sağlam bir şekilde oluşturup, bunu istikrarlı bir şekilde koruduğunuz sürece inanın bana hiçbir müdahale yapmanıza gerek kalmaz.
Güldağ: Ekim enflasyonu belli oldu, yıllık TÜFE yüzde 85,51’e yükseldi. Belki kasımda yüzde 90 altına yakın bir yerde son tepeyi görürüz ancak aralık sonrası baz etkisiyle aşağı doğru bir gidiş olacak.
Ağaoğlu: Açıklanan ve yönetilen fiyatlar var. Ben ucuz, pahalı kavramını kaybettim. Enflasyon üstü beklenti ortaya çıktığında veya enflasyon beklentileri bozulduğunda fiyatlama davranışı otomatik olarak bozulur. Zaten enflasyonun yarattığı en büyük problem budur. Enflasyonda fiyatlanma davranışları bozulur. Onlar bozulduğu anda doğru nedir, ucuz nedir, pahalı nedir, yanlış nedir hepsi birbirine karışır. Özellikle asgari ücret arttığında bazı işletmeler ya kayıt dışına kaçacaklar ya ucuz işgücü için kayıt dışını daha fazla kullanan özellikle göçmenler veya mülteciler tarafına kayacaklar. Veya bazıları işi bile kapatacaklar. İflas gelecek, işsizlik gelecek. Şimdi bu çok garip bir durum ve tehlike bir iki ay sonra bizi bekliyor.
Güldağ: Geçen hafta da konuştuk, en önemli sıkıntılardan biri istihdam tarafında yaşanabilir.
Ağaoğlu: Böyle bir sorun çıkmamasını istiyor gönül ama bu kadar çok zorladığınız zaman sistemi ister istemez bunun bir yerlerden patlaması mümkün kılınıyor. Patlayacak bu basınç dayanamıyor.
Güldağ: Düdüklü tencere misali, her delik tıkanınca içindeki basınç daha da artıyor.
Piyasalarda toparlanma Fed nedeniyle seneye kalmış görünüyor
Güldağ: Fed bir sürpriz yapmadı, beklediğimiz gibi politika faizini 75 baz puan artırdı. Powell’ın açıklamalarını sen nasıl yorumladın?
Ağaoğlu: Açıklama, piyasanın duymak istediği bir açıklamaydı. Uzun 4-5 maddeli şartlı bir metinden sonra piyasanın algıladığı ‘artış hızı yavaşlayacak’ idi. Powell konuşmaya başlayınca teknik olarak söylediği ‘resesyon belli bir kesimi mutsuz edecek ama enflasyon daha geniş bir kesimi etkilediği için biz enflasyon ile mücadeleye ağırlık vermeye devam edeceğiz. Yüzde 2 hedefimize gelene kadar da bundan vazgeçmeyeceğiz’ diyen sesli yorumu duyunca piyasalar bunu negatif algıladı. Hatta yazılı açıklamadan sonra 1’e yaklaşan Euro/Dolar paritesi 0,9750’lere geldi. Tekrardan yüksek faiz artışlarının olacağı endişesi ABD borsalarında ciddi satış getirdi. Fiyatlamalar yüksek faize göre şekillendi. Paritelerde de aynı şekilde. Yen 147,5 seviyelerindeydi, o da 148’lerin üzerine geldi. Fed’den şahin olmadığı gibi güvercin de denmeyecek bir açıklama gelirken Powell’dan şahin bir açıklama gelince piyasa buna ‘vakit var belli ki bu seneyi biraz düşük kapatacağız’ diye algıladı.
Güldağ: Borsa cephesinde ne bekliyorsun?
Ağaoğlu: Borsalar tarafında S&P’yi esas alayım çünkü Dow Jones yapısı itibariyle çok sağlıklı bir endeks değil. S&P daha sağlıklı bir endeks. Çünkü piyasa değerlemelerini esas alan bir yapısı var. Bizim Borsa İstanbul Endeksi de S&P gibi hesaplandığı için S&P daha sağlıklı geliyor bana. S&P’ye baktığımızda hem 50 günlüğünün altına geldi hem de kritik olan 3.930’lu seviyeler vardı, o seviyelerinde altında bir kapanış gerçekleşti. Yeni düşüşler olur mu konusunda ise benim gördüğüm kadarıyla 13 Ekim’de 3.502 görmüş ben yeniden 3.500’lü rakamlara kadar geri çekilme olma ihtimalini yüksek görüyorum. Bu 3.600-3.599 da beni haklı çıkarır ama bu seneyi biraz daha düşük tarafta kapatacağız. Toparlanma ‘faiz artışlarının sonuna geldik. İlk çeyrekte bitiyor, resesyon kısa sürecek’ gibi senaryolarla önümüzdeki yıla kalacak gibi görünüyor.
Güldağ: Geleneksel olarak parite, altın ve gümüşe de parantez açalım…
Ağaoğlu: Gerek paritede gerekse altın ve gümüş tarafında tatsız bir yıl kapanışı bizi bekliyor. Gümüş 19’un altına geriledi. Altın 1620’lerde. Parite olarak baktığımızda daha önceden en son düşüşlerin görüldüğü sırada 95,50’lere kadar gelmiş euro/dolar paritesinde tekrar 95,50-96,50 bandına kadar gideceğiz. İhtimaldir ki yılı buralarda kapatacağız. İki ay kaldı ama bunun son 15 gününü Noel gibi özel günler nedeni ile siliyorsun. Fed’in son toplantısının etkisi bu seneye değil bir dahaki seneye mesaj verecektir. Yavaşlasa bile etkisi az kalır. Bunu unutmamak lazım. Yatırım fonları ve portföy yönetim şirketlerinin birçoğunun yıl sonu kapanışları kasım ayı sonudur ki ona göre bonus alırlar. Ne olacaksa kasım sonunda olacak, o nedenle yılı çok pozitif tarafta kapatmayacağız düşüncesindeyim. Fed ve Powell’ın açıklaması ile bu yılın sonunda hem parite tarafında Euro lehine çok umut var olamıyorum. Bu Türkiye için önemli bir durum. Hem de yurtdışı hisse senetleri tarafında daha negatif bir seyir izlenecek diye düşünüyorum.
Petrolde 110 dolar inandırıcı değil
Güldağ: Petrol fiyatlarının seyrinde rol oynayan ABD, Rusya ve Çin merkezli birçok parametre var. Yeni yıla doğru geliyoruz, beklentilerinde değişiklik var mı?
Ağaoğlu: Bence petroldeki hareket, Çin’de ‘sıfır COVID’ politikası gibi garip bir hal aldı.
Güldağ: Bir açılma beklentisi vardı ama olmadı. Fabrikayı hemen kapatıveriyorlar.
Ağaoğlu: Adı COVID olan bir yönetim biçimi olduğunu düşünmeye başladım. Bu açıldı, kapandı meseleleri esnasında piyasaya yeni bir tartışma daha eklendi. Fiyatlar düşer, talep azalırsa yeni petrol yatırımları olmayacak, yeni yılla birlikte 110 dolara çıkacak. Her yıl en az 5 defa duyarım bunu, inanmayalım. OPEC+’ın ülkeler üstü manipülasyon başarısı devam ediyor. Fiyatların ucuzlama ihtimali düşük.