Merve YİĞİTCAN
Merkez Bankası’nın TL reeskont kredisi kullanacak mal ve hizmet ihracatçılarının yükümlülüklerini artırması piyasada tepkiyle karşılandı. Yeni uygulama ile reeskont kredisi kullanmak için daha önce döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na satma zorunluluğu olan ihracatçılar, buna ek olarak döviz gelirinin yüzde 30’unu da bankalara satacak. Aynı zamanda satışı izleyen bir aylık dönemde de döviz almamayı taahhüt edecek. DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulunan ihracatçılar, kararın döviz girdisi yüksek olan sektörlerin reeskont kredisi kullanımını güçleştireceğini savunurken, ihracatı yavaşlatma riski taşıdığına da işaret ediyor. İhracatçılar, uygulamanın uzun vadede pazar kaybına kadar çok sayıda soruna kaynaklık edeceğini belirtiyor.
PELİSTER: FİYATLARA YANSIYABİLİR
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, kimya sektörünün ithalata bağımlılık oranın yüksek olduğuna işaret ederek, sektör olarak döviz kullanmak zorunda olduklarını vurguladı. Merkez Bankası’na yüzde 40 döviz bozdurma zorunluluğu dolayısıyla zaten şirketlerin bir kambiyo gideri oluştuğuna dikkat çeken Pelister, “Ayrıca dövizin yüzde 40’ını bozdurulup sonrasında ihtiyaç olduğunda döviz satın alındığında arada bir fark oluşuyor. Bu şirketin ekstra bir gideri oluyor. İkincisi de alım satım arasındaki fark. Bu durum da ayrı bir gider oluşturuyor. TL reeskont kredisi için de yüzde 30 bankaya döviz bozdurma zorunluluğu ihracatçılarımızı finansman yönetimi açısından sıkıntılı bir duruma getirecektir. Türkiye ihracatı, hammadde ve yarı mamul bakımından ithalata dayalı olduğu için bu durum çok sıkıntı yaratabilir. Hammadde ödemeleri için tekrar döviz alındığında oran yüzde 70 olur ise yüzde 3’e varan kaybımız olabilecektir. Aksi takdirde kar marjı kurtarmadığı durumlarda bunu da fiyata yansıtmak, belki pazar kaybetmek durumunda kalacağız” ifadelerini kullandı.
EROĞLU: DESTEĞİN ALANI DARALDI
TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayii Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu, yeni düzenleme ile reeskont kredisinin faizinin düşürülmesinin çok olumlu olduğunu, ancak döviz bozdurma ve döviz satın almama taahhütlerinin ağırlaştırılmasıyla Merkez Bankası’nın ihracatçıya verdiği desteği farklı bir formata taşıdığını dile getirdi. Bu hamle ile ağırlıklı olarak TL maliyeti olan ya da ithal hammadde ihtiyacı çok olmayan sektörlerin kredi kullanımında daha çok öne çıkacağını söyleyen Eroğlu, “Hammadde ağırlığı ithal olan sektörlerin ise bu ihracat destekli krediden faydalanması şu anki koşullarda güçleşiyor. Merkez Bankası’nın bu enstrümanın alanını daralttığını görüyoruz. Daha belli odaklı sektörlere kullanışlı hale geldiği görülüyor. Bizler ihracatçı olarak ihracata verilen desteğin daraltılmasından memnun olmadık. Daha da genişletilmesinin ülke ihracatı açısından daha faydalı olacağı kanaatindeyiz” şeklinde konuştu.
YAYAN: GEÇİCİ OLMASINI BEKLİYORUZ
TOBB Demir ve Demir Dışı Metaller Sanayi Meclis Başkanı Veysel Yayan ise kararı “Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlarda birtakım dengeleri oluşturmak için atılması gereken adımlar kapsamında” değerlendirirken, bu uygulamanın kalıcı olmaması gerektiğinin altını çizdi. “Belirli dengeler oluşunca yeniden daha serbest düzene geçileceği kanaatindeyim” diyen Yayan, şöyle devam etti: “Uygulamalar ihracatçıyı sıkıntıya sokacaktır. İhracatçının sıkıntıya girmesi ihracatın sıkıntıya girmesi anlamına gelir. Bunu kimsenin istediğini sanmıyorum. Dengeler oluştuğunda zaman kaybetmeden düzeltilecek adımların atılmasına ihtiyaç var. Bu tür kararlar öncelikle masa başında hazırlanır. Uygulama sonrasında verilen reaksiyonlarla yeniden düzenlenir. Bu düzenlemenin sahadaki şartlara göre değerlendirilmesine müteakip, daha az sıkıntı yaratacak bir çerçeveye oturtulması yönünde beklentimiz var.”
ÖKSÜZ: SEKTÖRE GÖRE BELİRLENMELİ
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, reeskont kredisinde vadenin uzamasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken diğer kısımlar ile ilgili eleştiride bulundu. Öksüz, “Taahhüt konusu sektörün çok hoş karşıladığı bir durum değil. Bu durum krediyi sınırlandırıyor. Firmalar kısmen belki bunu kullanacak ya da pozisyonu buna uygun olanlar kullanacak. Dolayısıyla bunu sınırlamak çok doğru değil. Zaten yüzde 40 önemli bir orandı, üstüne de yüzde 30 olması sıkıntı. Hammadde ithalatı birçok sektörde çok yoğun, döviz ihtiyacı yoğun. Bunların belki sektörel bazda çalışılması çok daha doğru olacaktır. Yapılan işe göre bir oran belirlenebilir. Merkez Bankası ile de önümüzdeki günlerde görüşmelerimiz olacak. Bunları dile getireceğiz” diye konuştu.
Fayat: Dövizin fitilini ateşleyebilir
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, ihracatçılar için en uygun ve en çok talep edilen kredinin reeskont kredisi olduğunu, bu kredinin de yaklaşık 2 haftadır kullandırılmadığına dikkat çekerek, “Nedenini bilmiyorduk. Belki de bunun hazırlığı yapıldığı için verilmiyordu. Bu büyük sıkıntı. (30 gün döviz satın almama taahhüdü) İhtiyacı olan ihracatçı dövizi muhakkak bulacak. Bankadan bulamazsa serbest piyasadan bulacak. Belki de bu dövizi karaborsadan alması gerekecek. İşte bu durum da dövizin fitilini ateşleyebilir” dedi. Uygulamanın belli bir takvim çerçevesinden önceden duyurulmamasını da eleştiren Fayat, bu durumun firmaların nakit akışlarında sıkıntı yaratabileceğinin altını çizdi.
Tunaoğlu: Çalışmayı zorlaştırıyor
Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) Başkanı Yaman Tunaoğlu, bu tür önlemlerin
aceleyle alındığını, sonra da sakıncalarının görüldüğüne değinerek, “İhracat yapan
firmaların döviz ile kredi kullanmaları, ödeme yapmaları ve nakit tutmaları normal.
Birçoğunun girdisi ithal. Özellikle elektronik sektöründe birçok girdi dövize endeksli.
Firmaların da döviz bazlı finansal yapıyla çalışmaları en verimlisi. Bu firmaları TL’ye
döndürmeye uğraşmak o firmaların çalışmalarını zorlaştırıyor” ifadelerini kullandı.
Şengün: Yokluk senaryoları başlar
MKS DevO Yönetim Kurulu Başkanı M. Korgün Şengün, dövizin ticaretin damarında akan kan gibi olduğunu belirterek, “Ticaret yapanla ham parasını dolarda tutmaya çalışanı birbirinden ayıracağımız yer reeskont kredisidir. Çünkü siz şahıslara reeskont kredisi vermezsiniz. Reeskont önemli bir kaynak, hepimizin beslendiği bir kaynak. Hem de kısa vadelidir. Türkiye’nin elzem olan hammaddeleri var. Bunu sıktığınızda içeride ‘hammaddeyi getiremedik, onun için de hayat kalitemiz düşüyor ya da tesisler duruyor’ gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir. Dolayısıyla ithalatı minimuma düşürme gayreti doğru ama bu minimumun altına düştüğümüz vakit o zaman yokluk senaryoları dolaşmaya başlar” şeklinde konuştu.