DÜNYA ev sahipliğinde düzenlenen ‘Dönüşen Dünyada Liderlik Zirvesi’nin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, geçen iki yılda global ekonominin önemli şoklara maruz kaldığını hatırlatırken, önce COVID-19 krizinin yaşandığını, ardından da Rusya-Ukrayna savaşına şahit olunduğunu aktardı. Gelinen noktada dünyada enflasyonun yüksek, büyümenin ise baskı altında olacağı bir sürece girildiğine dikkat çeken Turan, “Bunlarla birlikte iklim değişikliğinin ve savaşın, gıda ve su arzı üzerindeki artan tehdidi ile karşı karşıyayız. Son derece riskli bir dönemin ardından bu sefer de gıda arzı ve güvenliğinin gündemimizde daha fazla olduğu, enflasyonla mücadelenin bir kademe daha zorlaştığı yeni küresel sürece girdik” dedi.
“Para politikasında 14 yıllık dönem kapandı”
Küresel ekonomi ve global temaların yakalanması oldukça zor bir hızda değiştiğine değinen Turan, global para politikasındaki hızlı değişimi de buna örnek olarak gösterdi. Turan, “2008 global finans krizinin ardından gördüğümüz ve COVID’de büyük kapanma ile devam eden süreçte dünya ekonomisi muazzam bir likidite enjeksiyonuna yani parasal genişlemeye ve düşük faiz ortamına maruz kaldı. Bugün geldiğimiz noktada ise yüksek küresel enflasyon ve özellikle global para politikasında önemli bir paradigma değişimi olduğunu görüyoruz. Daha net ifade etmem gerekirse; geride bıraktığımız 14 yıllık vadedeki genişlemeci global para politikası dönemi kapanıyor. Önümüzdeki dönemde Fed ve Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere faiz artışları ve bilanço küçültme devam edecek” ifadelerini kullandı.
“Global görünüm lehimize değil”
Küresel ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme girildiğine dikkat çeken Turan, Türkiye’nin ise bu dönemde, akranlarının aksine, farklı bir politika tercihi ortaya koyduğuna işaret etti. TÜSİAD Başkanı, “Bugün, dünyada akran ülkelere baktığımızda hem en yüksek enflasyona hem de son derece yüksek risk primine sahip ülke konumundayız. Unutmayalım ki, yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemleri, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi ve bu zorluklarla bir şekilde mücadele edebildik. Oysa şu an global ekonominin geçmekte olduğu döngüde rüzgar önümüzden esmekte ve işimizi çok daha fazla zorlaştırmakta. Artık global görünüm de lehimize değil” ifadelerini kullandı.
“Kurumlarımızın politika inşa gücü zayıfladı”
Yüksek ihracat, cari fazla ve rekabetçi kur üzerine kurgulanan politikaların istenilen sonuçları vermediğinin altını çizen Turan, “Dünya değişiyor. Artık ucuz iş gücü ile ihracatta rekabet kazanma devri, yerini yüksek nitelikli işgücüyle ve teknolojiyle yüksek katma değer yaratmaya bıraktı. Başarılı şekilde bu sürece uyum sağlayan, verimlilik artışını bu kanalla yakalayan ekonomiler küresel ekonomide alan kazanacaklar” ifadelerini kullandı. Türkiye’de kurumların politika inşa etme kapasitesinin zayıfl adığını vurgulayan Turan, “Eğitimde, hukukta, ekonomide kurumlarımızı güçlendirmeliyiz. Ancak ve ancak bu şekilde kalkınabilir, global ekonomiden pay alabilir, emsallerimizin önüne geçebiliriz” diye konuştu.
Önce enflasyonla mücadele vurgusu
Global ekonomide bugün dijitalleşme, iklim değişikliği, arz zincirlerinin yer değiştirmesi, istihdamın farklılaşması gibi konularda önemli değişimlere şahit olunduğunu söyleyen Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İçeride yaşadığımız enflasyon sorununu çözmeden az evvel değindiğim adımlara konsantre olmamız, global ekonomiye uyum sağlamamız ve var olan döngüyü yakalamamız oldukça zor gözüküyor. Dolayısıyla öncelikle içerideki son derece yüksek olan enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele ederek bu sorunu çözmek, hızla değişmekte olan global temaları doğru okumak, ardından da global yarışta yerimizi hızla almak gerekiyor. Bugün bu değişen global süreci yakalayamadığımız, var olan fırsatları değerlendiremediğimiz takdirde, yarın çok geç olacak.”
Geleneksel liderlik kavramı dönüşmeli
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, dönüşümün bu denli hızlı ve kapsamlı olduğu bir dünyada, geleneksel liderlik kavramının da dönüşmesi gerektiğini söyledi. Turan, “Günümüz dünyasının ekonomik, teknolojik, sağlık, sosyal ve çevresel pek çok alandaki karmaşık sorununa etkili çözümler getirebilmek için; insanı odağa alan, demokrat, paylaşımcı, yeni fikirlere ve sürekli öğrenmeye açık, ortak akla önem veren, ekibin önünü açan, kapsayıcı liderlik tarzının fark yaratacağına inanıyorum. Hizmetkar liderlik, bahçıvan liderlik gibi kavramlarla ifade edilen bu tür liderlik yaklaşımlarının, kurumların dönüşümü doğru yönetmesi için kolaylaştırıcı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Zirveye şirketlerin üst düzey yöneticileri katıldı
DÜNYA ev sahipliğinde Sapanca Elit World Otel’de düzenlenen, “Dönüşen Dünyada Liderlik Zirvesi”, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. DÜNYA Üst Yöneticisi Hakan Güldağ, DÜNYA Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan ve PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu’nun konuşmalarının ardından kürsüye çıkan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, Türk ekonomisinin sorunlarını ve çözüm önerilerini kapsamlı bir şekilde sıraladı.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Erdal Arıkan’ın “5G ve Sayısal Dönüşüm” başlıklı sunumu büyük ilgi gördü. Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Cevdet Alemdar da “Liderliğin Dönüşümü” konuşmasıyla katılımcıların ufk unu açtı.
Zirvede dijital dönüşümden yeşil mutabakata, yapay zekadan finansal teknolojilere, insan kaynaklarından aile şirketlerini bekleyen risklere kadar birçok konu ele alındı. Metin Uca’nın sunduğu Passaparola yarışmasına yoğun katılım oldu…
Ali Ağaoğlu ile Hakan Güldağ’ın Şans Sohbetleri Özel programında ekonominin yakın geleceğine ilişkin sorunlara çözüm arandı. Katılımcılar toplantıların bitiminde kalabalık bir aile fotoğrafında bir araya geldi.
27-28-29 Mayıs tarihlerinde yapılan zirvede ‘Dijital Dönüşüme Liderlik Etmek’, ‘İş Dünyasında Yeşil Dönüşümü Yönetmek’, ‘Geleceğin İş Gücüne Liderlik Etmek’, ‘Sektörler Dönüşüyor’, ‘Paranın Dönüşümüne Liderlik Etmek’ konulu paneller düzenlendi. Bu panellere ilişkin katılımcıların görüş ve önerilerini perşembe günü yayınlanacak gazetemizde ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz.
Türk insanı belirsizliğe yatkın, bu zihniyeti kurumsallaştırmalıyız
PwC Türkiye’nin hazırladığı Yeni Denklemin Yeni Trendleri raporunun lansmanı DÜNYA ile PwC işbirliğinde Sapanca’da gerçekleştirilen Dönüşen Dünyada Liderlik Zirvesi’nde yapıldı. Raporun tanıtımı için düzenlenen panelin moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar yaparken, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır ile PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu panelde konuşmacı olarak yer aldı.
PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, şirket olarak bu sene Türkiye’de 40’ıncı yıllarını doldurduklarını söylerken, 10 yılda bir Türkiye’nin nereye gittiğini bir araştırmayla ortaya koyduklarını belirtti. “Türkiye ile biz de büyüyoruz” diyen Ulu, “Çalışmamızın adı ‘yeni denklem’. Bu çalışmayı dünyadaki tüm paydaşlarımızla çıkardık. Çünkü bazen global trendler ile Türkiye’deki trendler farklı olabiliyor. Yeni denklemi kanaat önderi, iş insanı ve akademisyenlerden oluşan 250 kişi ve 17 derin analizle gerçekleşen raporumuzla anlatacağız” diye konuştu. Türkiye’de iş dünyası ve akademinin dünyayı iyi tanıdığını ve gerçekçi olduğunu söyleyen Ulu, şöyle devam etti: “Son yıllarda özellikle Anadolu’daki yatırımcılarımız, ikinci ve üçüncü kuşak yatırımcılar dünyayı ve ülkesini tanıyor, ona göre çözümler üretiyor. Yıkıcı teknolojiler herkes için endişe kaynağı. Dünyada özellikle batılı ülkelerde talep devletin iş kaybını engellemesi için devreye girmesi ve insanları geliştirmesi yönünde. Orada büyük bir korku var. Türkiye’de bu korku az ve şirketlerin devletten beklentileri de daha az. Kendi ayaklarında durma çabası var. Ama bu tek başına şirketlerin yapacağı bir iş değil. Devlet, akademi ve iş dünyasının ortak çabası olmalı. Raporda Türkiye’ye uygun çözümler var. Türkiye’de gerekli yatırımlar yapılırsa iyi noktaya gidilir” ifadelerini kullandı.
“Müjde, kasırganın ortasındayız”
KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır da, paneldeki konuşmasında rapor ışığında birtakım değerlendirmelerde bulundu. Yönetici elitlerin dünyaya bakış açısında Türkiye ile global arasında bir fark olduğunu söyleyen Ağırdır, “Bizim büyük stratejimiz yok. Dünya ile aramızda yarılma açılıyor” dedi.
Türkiye’den yurtdışına hızlanan beyin göçünden de bahseden Ağırdır, “Giden gitti, sermayesini dışarıya taşıyan taşıdı. Ama birileri burada kaldı. İşte şimdi ‘ülke için bir şey yapmalıyız’ın konuşulduğu bir zaman aralığındayız. Anadolu’da iş insanlarında gördüğüm enerji müthiş. Yarılmanın herkes farkında ve kimse razı değil. Bu arzuyu yeniden örgütlemek gibi bir fırsat alanı açıldığını düşünüyorum. Tek başına dijital ve yeşil dönüşüm ile bunu halledemeyiz. Yeni bir İngiliz anahtarı, yeni bir tornavida almak değil; alet çantamızı tümden değiştirmeliyiz, yani zihin haritalarımızı değiştirmeliyiz” diye konuştu.
Türkiye’de insanların en büyük maharetinin belirsizlik altında iş yapma kabiliyeti olduğuna da dikkat çeken Ağırdır, “Dünya artık belirsizlikler dünyası. Çok aktörlü, çok katmanlı bir dünya. Eski bildiğimiz doğrusal süreçler yok. Türk insanı ise belirsizliğe yatkın. Sorun bu zihniyeti kurumsallaştırmak… Yani belirsizlikle mücadele kapasitesini kurumsallaştırırsak, şirketlerin yapamayacağı şey yok. Müjde şu, şu an kasırganın gözündeyiz. 2014’te hep ‘Kasırga geliyor’ diyorduk ve saklamak için odaklanıyorduk. Şimdi kasırganın gözündeyken artık, çıkışa odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.