Mart ayı bitti ve gelir vergisi mükellefleri beyannamelerini verdiler. Beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir Vergisi Kanunu’na göre yılı içerisinde kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsubu sonrasında mahsubu yapılamayan bir fark varsa aradaki farkın iadesinin istenmesi mümkün. Benzer şekilde ticari, zirai ve mesleki kazancı dolayısıyla beyanname vermek durumunda bulunan mükellefler zarar beyanında bulunmuşlarsa, yıl içerisinde kendilerinden kesinti yoluyla kesilen vergilerin ve ödemiş oldukları geçici vergilerin iadesini isteyebilirler.
Bakanlık yapılacak iadelerin usul ve esaslarını 252 seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklamış durumda. Ayrıca İade taleplerine ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nca 429 sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile düzenleme de yapılmış ve GVK-99/2016-1 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre; gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri iade taleplerini Gelir ve Kurumlar Vergisi Standart İade Sisteminin (GEKSİS) kullanmak suretiyle yapacaklardır.
Öncelikle yıllık beyanname ile beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler mahsup edilir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye dahil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekmektedir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilecektir. İade talep dilekçesinin verilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir.
Mükellefler dilerlerse ortağı bulundukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için, iade alacaklısı mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık veya kollektif şirketin hangi dönem borçları için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi gerekir.
Mükellefin vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmaması halinde, iade alacağının sonraki dönemlerde vadesi gelecek vergi borçlarına mahsubu mümkündür. Bu takdirde mahsup talebi sonraki dönemlerde doğacak verginin tahakkuku ile hüküm ifade eder.
Mahsup taleplerinin yerine getirilmesinde, Vergi Usul Kanununun 114 ve 126’ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı hükümlerinin de göz önünde bulundurulduğunu belirtelim.
Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 50.000 Türk Lirası’nı geçmemesi halinde iade talebi istenilen belgelerin eksiksiz ibraz edilmesi kaydıyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.
Nakden yapılacak iade taleplerinin 50.000 Türk lirasını aşması halinde, 50.000 Türk Lirası’nı aşan kısım Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edilir. 50.000 Türk Lirası’na kadar olan kısım ise iade talep dilekçesi ve eklerinin eksiksiz ibraz edilmesi koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edilir. İade talebi teminat gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirilir.
Nakden iade talebinin 500.000 Türk Lirası’na kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilebilir. İade talebinin 500.000 Türk Lirası’nı aşan kısmının iadesi ise vergi inceleme yetkisi bulunanlarca düzenlenen vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Nakden iade edilebilir aşamaya gelen alacağın üçüncü şahısların vergi borçlarına mahsubu talep edilebilir. İade talebinin kısmen mahsuben kısmen nakden olması halinde, söz konusu talepler ayrı ayrı değerlendirilir. Dolayısıyla talebin tümünün nakit iadesi olarak kabul edilerek işlem yapılması söz konusu olmayacaktır.
Üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmektedir. Mahsup edilemeyen tutar mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilecektir. Bu esaslar kurumlar vergisi mükellefleri açısından da geçerlidir.
Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması gerekmektedir. Geçici verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir tutar sınırlaması olmayıp, geçici verginin ödenmiş olması yeterlidir. Geçici vergiye ilişkin iade taleplerinde teminat ve inceleme raporu aranmamaktadır.
Öte yandan Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121’inci maddesi uyarınca; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), madde belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilmekte; indirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilmektedir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarlarsa red ve iade edilememektedir.
2021 yılına ilişkin olarak 2022 yılında verilecek gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 2.000.000 TL’den fazla olamaz. Bu vergi indiriminin nakden iadesinin mümkün olmadığını da hatırlatalım.