Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Londra’da uluslararası finans şirketlerinin, üst düzey yöneticileri ve yatırımcılarıyla gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından açıklamalarda bulundu.
Göreve geldiği ilk günden itibaren gerek yurt içi gerekse yurt dışı piyasa aktörleriyle toplantılar yaptığını belirten Nebati, Londra’da sadece bir gün içerisinde 15’i varlık yönetim şirketi, 15’i uluslararası kalkınma ve yatırım bankası, 4’ü özel sermaye ve altyapı fonu olmak üzere 40’a yakın üst düzey yöneticiyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Nebati, geçen ay başında yatırımcılarla görüşmek için Londra’ya seyahat ettiklerini, dün ise ikinci ziyareti gerçekleştirdiklerini anımsatarak, “Piyasa aktörlerinin bizim kararlığımızı, izleyeceğimiz yol ve adımları bilmesi, Türkiye ekonomisine olan güveni artırdı.” diye konuştu.
Son iki yılda tüm dünyanın karşılaştığı en büyük problemin artan enflasyon olduğunu belirten Nebati, “Enflasyonu düşürmeye yönelik bir dizi adım attık ve atmaya da devam edeceğiz. Makroekonomik göstergelerin düzelmesiyle Türkiye ekonomisine duyulan güvenin daha da artacağına olan inancımız tamdır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Emtia fiyatları dünyada enflasyon baskısını artırıyor”
Rusya-Ukrayna kaynaklı jeopolitik ve finansal risklerin diğer ülkelere de yayılma ihtimaline ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Nebati, şunları kaydetti: “Rusya-Ukrayna savaşı ve bu kapsamda Rusya’ya uygulanan kapsamlı yaptırımlar, Rusya ekonomisi başta olmak üzere farklı kanallardan diğer ülkeleri de olumsuz etkiliyor. Rusya ve Ukrayna’nın küresel tarım, enerji ve diğer emtia ihracatı içerisinde ağırlığı yüksek olsa da küresel ticaret ve büyümedeki ağırlıklarının nispeten düşük olduğunu görüyoruz. Yakın zamanda yapılan çalışmalar da Rusya-Ukrayna savaşının Euro Bölgesi ve küresel ekonomiye yayılma etkisinin var olduğunu gösterirken, bu etkinin kısıtlı kalması bekleniyor. Diğer taraftan, özellikle artan emtia fiyatları, halihazırda tüm dünyada yüksek olan enflasyon üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Enerji fiyatlarındaki artış, tüm dünyada hane halkının satın alma gücünü azaltarak tüketimi olumsuz etkiliyor. Azalan taleple birlikte oluşan belirsizlik ortamı yatırımları azaltıyor. Bu çerçevede, son dönemde küresel düzeyde enflasyon tahminleri yukarı yönlü, büyüme tahminleri ise aşağı yönlü güncellenmektedir.”
“Ülkemiz şoklara son derece dirençlidir”
Türkiye’nin mevcut küresel risklere karşı hazırlıkları hakkında da bilgi veren Nebati, “Hayata geçirdiğimiz politika adımlarımız sayesinde ekonomimizdeki kırılganlıkları azalttık. Ülkemiz gerek güçlü kamu maliyesi gerek sağlam bankacılık sektörüyle şoklara son derece dirençlidir.” İfadelerini kullandı.
Dünyada bütçe açıklarının çift haneleri, borçluluk seviyelerinin ise üç haneleri gördüğü bir ortamda Türkiye’nin sağlam ve ihtiyatlı bir kamu maliyesine sahip olunduğuna dikkat çeken Nebati, “Gerek AB tanımlı borç stokumuzun Maastricht Kriterlerinin oldukça altında olması, gerekse maliyet avantajına ve katma değerli üretim yapma becerisine sahip olma özelliği sayesinde ülkemiz, risklerini yönetebilen, borçluluk oranları sürdürülebilir olan, sağlık krizi gibi öngörülmesi zor riskler karşısında gerekli donanımı olan bir ülkedir. Türkiye güçlü özelliklerinin bilinci ile muhtemel riskler nezdinde yaşanabilecek olası kırılganlıklara karşı kapsayıcı adımları devreye almaktadır.” diye konuştu.
“Güçlü ihracat eğilimi 2022’de de devam ediyor”
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Fiyat İstikrarı Komitesi, Finansal İstikrar Komitesi ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantılarında Rusya-Ukrayna arasında yaşanan gelişmelerin olası yansımalarını her boyutuyla ele aldıklarını anlattı.
İlgili tüm bakanlıklar ve kurumlarla eşgüdüm içerisinde gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayan Nebati, “Bu çerçevede, Rusya-Ukrayna kaynaklı risklerin ekonomimize olası olumsuz etkilerini de azaltmaya yönelik tedbirleri kararlılıkla hayata geçirmeye devam ediyoruz. İhracatı ve katma değerli üretimi önceleyen politikalarımızla önemli kazanımlar elde ettik. Geçen yıl güçlü seyreden ihracatın 2022’de de bu eğilimini devam ettirdiğini görüyoruz.” dedi.
Nebati, küresel enerji ve enerji dışı emtia fiyatlarındaki artışların hane halkının alım gücüne negatif etkisini sınırlamak için son dönemde gıdada ve elektrikte KDV indirimleri uygulanması yönünde karar aldıklarını ifade etti.
Türkiye ekonomisinin dirençli olduğunu yineleyen Nebati, “Ülkemiz; uzun yıllardır uyguladığı başarılı dış ticaret politikalarıyla ihracatta hem ürün hem de pazar çeşitlendirmesini sağlamış olup, dinamik ve şoklara karşı bağışıklığı yüksek olan reel sektörüyle bu süreci hasarsız bir şekilde atlatma kabiliyetine sahiptir.” değerlendirmelerini yaptı.
“Borçluluk oranları gayet yönetilebilir ve düşük düzeylerdedir”
Bakan Nebati, Türkiye’de hane halkının döviz cinsi borcu bulunmadığını, bankacılık sektörünün de döviz açık pozisyonun olmadığını söyledi.
Türkiye’nin bilanço yapısı güçlü ve büyüyen bir bankacılık sektörüne sahip olduğunu belirten Nebati, “Ülkemizin toplam borçluluk oranları da gayet yönetilebilir ve düşük düzeylerdedir. Biz ihtiyatlı kamu maliyesi ile dengeli büyüme görünümünü destekliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin negatif şoklara karşı direncini her geçen yıl artırdığına işaret eden Nebati, “Her ne kadar son dönemde enerji ithalatındaki artışla birlikte bir miktar yükselme eğilimi olsa da cari açığımızın geçmiş yıllara kıyasla önemli ölçüde gerilemesini ve dış tasarruflara olan bağımlılığımızın azalmasını, önemli bir destekleyici faktör olarak görüyorum.” diye konuştu.
Rusya’dan çıkmak isteyen şirketler için Türkiye’yi daha da cazip kılmak amacıyla neler yapılabileceğine ilişkin görüşlerini de paylaşan Nebati, “Türkiye ekonomisinin uluslararası arenadaki rekabet gücünü artırmak için yatırımcı güvenini desteklemeye yönelik kararlı çabalarımız devam etmektedir. Bu çerçevede beşeri sermayesini güçlendirici yönde eğitim, beceri ve işgücü alanındaki reformlara odaklanmak, firmaların küresel değer zincirine entegrasyonunu sağlayıcı adımlar atmak, endüstride dijital dönüşümü hızlandırmak, katma değerli ve yenilikçi üretim ile verimliliği artırmaya yönelik politikalara yoğunlaşmak, önümüzdeki dönemde de en temel önceliklerimiz olacaktır. Türkiye Ekonomi Modeli ile makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerli yatırımları teşvik ederek; üretim, ihracat ve istihdamı artırmayı amaçlıyoruz. Böylece cari açık sorununu kalıcı olarak çözmek, orta gelir tuzağını aşmak ve küresel değer zincirlerinde üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz.”