Ankara’da temaslarda bulunan Frieden bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, “Bu aslında AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri çok daha birbirine yakın hale getirmeli. Çünkü bizler belirli ilkeleri paylaşıyoruz” diye konuştu.
TOBB’un daveti üzerine Ankara’da temaslarda bulunan Frieden, son ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Frieden “AB, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı ve Avrupa’daki şirketler de Türkiye’ye her sene yaklaşık 70 milyar ’luk ihracatta bulunuyor. Özellikle de orta ve uzun vadede bu iş ilişkisini daha da güçlendirmenin ortak menfaatimizi düşünecek olursak, birlikte daha da güçlü oluruz. Türkiye tabii ki coğrafi anlamda AB’nin hemen yanında yer alıyor ama aynı zamanda özellikle de dünya ekonomisinin istikrarı açısından çok önemli bir ortak olacak önemli bir bölgesel güç” ifadelerini kullandı.
‘DAHA ÇOK ZARAR VERECEK’
Yaptırımların ve savaşın ticarete olumsuz etkisi olacağını da söyleyen Frieden, “Ekonomik anlamda savaş, Avrupa’nın kalan kısmına kıyasla Rusya’ya daha çok zarar verecek. Çünkü Rusya aslında AB’ye doğru daha fazla ticaret yapıyor. Yine de tabii ki yaptırımların bir yan etkisi olarak bize de zarar verecek. Avrupa’da coğrafi anlamda çeşitlenmiş ekonomiler var. Dolayısıyla bunun etkisi bence pandeminin etkisinden daha az yüksek olacak. Rakam vermek zor tabii ki ama tahmini olarak savaşın ne kadar süreceğine de bağlı olarak yaklaşık yüzde 1’lik bir gayrisafi yurtiçi hasıla açısından azalma olabilir” diye konuştu.
GÜMRÜK BİRLİĞİ’NDE REVİZYON MESAJI
Türkiye’yle gümrük birliği gibi güçlü bir ilişki olduğunu belirten Friden, “Ben bugün hem iş dünyasına TOBB’a hem de Ticaret Bakanı’na şunları söylemek için geldim: Biz Gümrük Birliği’nin özellikle de yeni gelişmeleri dikkate alarak yani dijital dönüşümü, hizmet odaklı ekonomiyi ve ticaretteki engellerin asgariye indirilmesi gereğini dikkate alarak, Gümrük Birliği’nde bir adaptasyon yapmalıyız. Biz Türkiye’deki şirketlerle bu anlamda üst düzey bir diyaloğa girmeye hazırız” ifadelerini kullandı. Gümrük Birliği’ni 2030’a uygun güncellemek gerektiğini kaydeden Frieden şöyle devam etti: “Bu ne demektir? Küresel değer zincirlerinin, yeşil dönüşümün ve hizmet odaklı ekonominin dikkate alınması ve 1990’larda Gümrük Birliği oluşturulurken dikkate alınmamış olan konuların da dikkate alınarak uygun hale getirilmesi ve bütün bu farklı konuların görüşüldüğü durumlarda olduğu gibi bizim sürekli olarak ilerleme kaydetmemiz gerekir. Türkiye’deki iş toplumunun yönünü Avrupa’ya dönmesi gerekir; bunu birinci öncelik olarak değerlendirmesi gerekir. Bizler Eurochambres olarak Türkiye’deki şirketlerle bir anket gerçekleştirdik ve Türkiye’deki şirketlerin çoğu AB ile daha iyi, daha yakın bir ilişki istiyor.”
‘YENİLENEBİLİR ENERJİDE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ’
AB şirketlerinin gelecekte Türkiye’ye daha fazla yatırım yapacağını düşündüklerini dile getiren Friden, “Tabii ki AB’deki şirketler açısından istikrarlı, öngörülebilir ve iş dünyasının dostu olan bir ortam olması çok önemli. Çünkü bu iş dünyası için en önemli kriterlerden biri. Bunlar olduğu sürece daha fazla yatırım olacağına inanıyorum. Bence genel bir gelişme olarak daha yeşil, daha dijital ekonomi için gereken alanlar bizim daha yakından birlikte çalışabileceğimiz alanlar. Yenilenebilir enerji, elektrikli otomobiller, hizmet sektörü bence bunlar bizim daha fazla birlikte çalışabileceğimiz alanlar arasında” diye konuştu.