CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, elektrik fiyatına yapılan yüksek zammın, fiyatın uzun süredir baskılandığı için geldiğini söyledi. CHP Ekonomi Masası üyesi Rahmi Aşkın Türeli ile DÜNYA Ankara Temsilciliği’ni ziyaret eden Kuşoğlu üreticilerin ve yüklenicilerin, maliyetlerinde aşırı artış olduğunu ve büyük bir kriz yaşandığını belirtti, bu koşullarda sözleşmelerin altından kalkılmasının mümkün olmadığı için fiyat farkı düzenlemesini olumlu bulduklarını söyledi. Düzenlemenin, kanundaki sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanına yetki veren hükmüne karşı çıktıkları için Perşembe günü yapılan görüşmeler sırasında yoklama istediklerini belirten Kuşoğlu, düzenlemenin bu haftaya kaldığını anlattı.
Devlet bir kısmını üstlensin
Enerji fiyatlarına gelen yüksek zamlarla ilgili konuşan Bülent Kuşoğlu, “CHP olarak biz de elektrik ve doğalgazdaki uluslararası fiyat tarifesine uyardık. Ancak şu an yapıldığı gibi baskıla/ gevşet politikası uygulamaz, durumu bu hale getirmezdik. Çok baskıladıkları için piyasadaki dengeleri de bozdular. Eğer gerçekten üretim ve ihracatı teşvik etmek istiyorsak, devletin bir kısmını üstlenmesi gerekir” dedi. Kuşoğlu, elektrikte kademeli tarifenin ilk diliminin ortalama kullanımın çok altında belirlendiğini kaydederek, bunun 230 kwh olması gerektiğini dile getirdi.
Enflasyon muhasebesi
Kuşoğlu, enfl asyon muhasebesinin ertelenmesine ilişkin “Zaten bu yıl, geçen yılın gelirlerine uygulanmayacak. 2022 gelirlerine uygulanmak üzere getiriliyor. Şimdiden başlatmanın bir anlamı yok, erteleriz, sonra düzenleriz dedik. Çünkü meslek mensupları hazır değiller” ifadelerini kullandı.
Kur korumalı hesaplar Hazine için müthiş risk
Kur korumalı mevduat hesapları konusunda Hazine’ye müthiş bir yük gelme riski olduğunu ifade eden Bülent Kuşoğlu, özel bankanın mudisine vermesi gereken faizi devletin üstlendiğini, bunun kişiler için de garanti edildiğini aktardı. Kuşoğlu, bunun bütçeye anormal etkileri olabileceği uyarısında bulundu. Kanun yapma tekniğinin de çok değiştiğini ifade eden Bülent Kuşoğlu, teklifi veren milletvekillerinin çoğu zaman konuyu bilmediklerini, sorumluluğu alan yerlerin net olmadığını, genellikle de Cumhurbaşkanlığı’ndaki politika kurullarının kanunların çıkmasında daha etkili olduğunu anlattı.