Selçuk ALTUN
Sigorta sektörüne ilginin artarak devam ettiğini belirten Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, yakın zamanda 8 şirket kurulduğunu hatırlatarak, “Şu anda da hem uluslararası hem yerli düzeyde kuruluş talepleri geliyor. Lisans ve ruhsat işlemleri devam ediyor” dedi.
2. Finansın Geleceği Zirvesi’nde gerçekleştirdiği sunum ile sigortacılığın dünya genelinde gündemini değerlendiren ve Türk sigortacılık sektörüyle ilgili güncel verileri paylaşan Başkan Eroğlu, özellikle yeni şirket kuruluşlarına dikkat çekerek sektöre olan ilgilinin altını çizdi.
Bugün itibariyle Türkiye sigorta ve emeklilik sektöründe, 45 hayat dışı branş, 21 hayat ve emeklilik, 4 tane de reasürans olmak üzere aktif olarak 70 şirketin faaliyet gösterdiğini aktaran Eroğlu, “Ülke ekonomisine duyulan güvenden dolayı sektörümüz, uluslararası sermayenin yerli yabancı yatırımcıların teveccüh ettiği bir alan. Yakın zamanda 8 tane şirket kuruldu ve şu anda da hem uluslararası hem de yerli düzeyde kuruluş talepleri gelmekte, lisans ve ruhsat işlemleri devam etmekte” dedi.
Ülkedeki dinamizmin, artan yatırımların, istikrarlı büyümenin sigorta sektörüne de yansıdığını ifade eden Eroğlu, “Özellikle yeni yatırımlar bize prim olarak geri dönüyor” şeklinde konuştu.
SEDDK olarak dengeli bir finansal mimari oluşturma üzerine çalıştıklarını belirten Başkan Eroğlu, Türk sigortacılık sektörünün şu anda bulunduğu konumu ile ekonominin reel durumunu yansıtmadığını dile getirdi. “Ekonomimiz ilk 20’deyken biz sektör olarak 38. sıradayız. Bu durum bizim odağımızda ve konsantre olduğumuz bir görünüm” diyen SEDDK Başkanı Eroğlu, şöyle devam etti: “Bu sebeple son 20 yılda sigorta emeklilik sektörünün büyütülmesi adına çok büyük adımlar atıldı. Bunlardan bir tanesi DASK. DASK kurulduğundan bu yana 1,27 milyar liralık hasar ödemesi gerçekleştirdi. Özellikle reasürans kapasitesiyle beraber ciddi bir tazminat ödeme yükümlülüğü var. Üretici ve çiftçilerimizi desteklemek için Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kuruldu. TARSİM de önemli bir başarı hikayesidir. Yakın zamanda Olağanüstü Risk Merkezi kuruldu. Nükleer Sigorta Havuzu ise kurulma aşamasında. Tıbbi Kötü Uygulama Sigortası ve Maden Ferdi Kaza Sigorta Havuzları kuruldu. Tüm bu havuzları oluşturarak olası tüm riskleri karşılamaya çalışıyoruz. Kurumsal alt yapının tesisi amacıyla, 2003’ten bu yana saydığımız riskleri kompanse etmek için Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) kurgulandı. Şuanda yaklaşık 15 milyon katılımcıyla 370 milyar TL seviyesine kadar geldi. Keza Sigorta Kanunu yürürlüğe girdi, 3 yıl önce SEDDK, Türk Reasürans şirketi kuruldu. Tüm bu bahsettiğimiz adımlar finansal mimarinin derinleşmesi adına sigorta sektörüne yapılan yatırımlardır.”
Bu yapılan yatırımlarla gelinen noktanın da yeterli olmadığını vurgulayan Eroğlu, “Odağımıza büyümeyi aldık, çünkü muazzam bir potansiyelimiz var. Her 5 evden 4’ünde konut sigortası yok. Her 4 aracın 3’ü kaskosuz. Özellikle Türkiye ekonomisi için önemli işletmelerden KOBİ’lerde yüzde 50 oranında yangın sigortası bulunmuyor. DASK’ta ise yüzde 50 civarında penetrasyon var. Bu oranları büyütmeye çalışıyoruz” dedi.
“BANKACILIK İLE ARAMIZDA MAKAS BÜYÜK, BUNU DARALTACAĞIZ”
SEDDK’nın sigorta ve emeklilik sektörünün büyümesini ve penetrasyonun artmasını önceliklendirdiğini vurgulayan Başkan Eroğlu, finansal mimaride istikrarın sağlanması için bunun kritik önemde olduğunu söyledi. Sigortacılığın büyüyen bir sektör olmakla birlikte penetrasyon sorunu yaşadığını dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti: “Penetrasyon yönüyle gelişmiş ülkelerden oldukça gerilerdeyiz. Regülatör olarak penetrasyon oranını hayat dışı ve hayat olacak şekilde ayrı ayrı izliyoruz. Dünya ortalaması hayat dışında %3.8 iken Türkiye’de bu oran %1.44’te. Hayat branşında penetrasyon %0.47’lerdeyken dünya ortalaması yüzde 3’lerde. Hepinizin bildiği gibi Türkiye’nin tasarruf açığı var ve bunu kapatmamız lazım. Özellikle OECD’de bireysel emeklilik rasyolarına baktığımızda bireysel emeklilik fonlarının tutarı GSMH’ye yakınsak durumda. Bizde bireysel emeklilik çok büyük bir başarı hikâyesi olmasına rağmen %3,4 ile henüz yolun çok başındayız. Bu rakamlar içinde ikinci basamak dediğimiz otomatik katılımla işverenin de katkı sağladığı şirket fonları var. OECD ülkeleri ile bu kadar büyük farkın oluşması, o ülkelerde yatırım yapan büyük şirket fonları, emeklilik fonları dediğimiz fonların yer alması. Türkiye finansal sistemi bankacılar tarafından domine ediliyor. Biz sigortacılık-emeklilik sektörü olarak ikinci sırada olmamıza rağmen aradaki makas çok büyük. Bu görüntüyü de değiştirmeye çalışıyoruz.”