Türkiye otomotiv pazarı, Kovid-19 salgınının etkilerinin azalmasına karşın tedarik sorunun devam ettiği, araç bulunurluğu konusunda sorunların yaşadığı bir yılı daha geride bırakıyor. Yıl içerisinde birçok tüketici, istediği marka ve modelde otomobil bulmakta zorlanırken, istediği otomobili bulanlar da aylar öncesinden sıraya girmek zorunda kaldı.
Türkiye’de faaliyet gösteren otomotiv markalarının üst yöneticileri, pazarın seyrini araç bulunurluğunun belirlediği bir yılın geride kaldığını, bu yılki satışların 2021 seviyesinde gerçekleşeceğini ve tedarik zincirindeki gelişmelerin 2023’teki durumu belirleyecek etkenlerin başında geleceğini belirtti.
Türkiye’de faaliyet gösteren otomotiv markalarının üst yöneticileri, 2022 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2023 öngörülerini paylaştı.
Güven Özyurt: Toplam Türkiye pazarında 72 bin 832 araç satışı gerçekleştirdik
Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt, Ocak-Kasım 2022 dönemine bakıldığında traktör hariç Türkiye’deki toplam araç üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 1 milyon 210 bin adet seviyesinde gerçekleştiğini dile getirdi.
İhracat bazında bakıldığında da büyüme eğilimi görüldüğünü belirten Özyurt, 11 aylık bu süreçte, 2021’in aynı dönemine göre toplam otomotiv ihracatının adet bazında yüzde 5 arttığını bildirdi.
Ford Otosan olarak Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi olma yolunda bir ilke daha imza atarak Romanya’daki Craiova fabrikasını bünyelerine kattıklarını anımsatan Özyurt, operasyonlarını globale taşıdıklarını ve elektrifikasyon ve ticari araçlardaki deneyim ve uzmanlıklarını bu tesise aktardıklarını söyledi.
Yarı iletken çip tedarik probleminin devam etmesinden kaynaklı araç bulunurluğunda yaşanan zorlukların pazarı belirlemesine karşın büyüme ivmelerini koruduklarını belirten Özyurt, şunları kaydetti:
“Yılın ilk 11 ayına baktığımızda, toplam Türkiye pazarında 72 bin 832 araç satışı gerçekleştirdik. Böylece, geçen yılın aynı dönemine göre 6 bin 434 adet daha fazla araç satışı kaydetmiş olduk. Totalde yüzde 10,4’lük pazar payıyla 3. sırada yer alıyoruz. Yurt içinde Kasım itibarıyla Ford Trucks olarak pazar payımız yüzde 26,4 düzeyinde gerçekleşti, 7 bin 319 adetlik satışa ulaştık. Orta ticari araçlarda yüzde 38,9, hafif ticari araçlarda ise yüzde 32,1’lik bir pazar payına ulaştık. Kasım itibarıyla Türkiye fabrikalarımızda toplam üretim 342 bin 13, toplam ihracat ise 271 bin 248 düzeyinde gerçekleşti.”
“2022 yılı otomotiv pazarı öngörümüz 775 bin-825 bin adet aralığında”
Özyurt, 2022 yılı otomotiv pazarı öngörülerinin 775 bin-825 bin adet aralığında olduğunu ve Ford Otosan olarak kamyon dahil 85 bin 861 adet satış yaparak bu yılı yüzde 10,8 pazar payıyla kapatmayı öngördüklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
“2022 bizim için stratejik atılımlara devam ettiğimiz bir yıl oldu. Ford Trucks, tüm bu zorluklara rağmen, üretim ve satış adetleri açısından rekorlar kırdığı bir yılı geride bırakıyor. Ağır ticari araçlarda ‘Generation F hareketi’ adıyla başlattığımız sıfır emisyonlu, bağlantılı ve otonom teknolojilerle dönüşüm yolculuğumuzun en önemli adımlarında birisi olan, tasarımı ve üretimi tamamen Ford Otosan mühendislerinin imzasını taşıyan, Eskişehir fabrikamızda hattan indirdiğimiz yüzde 100 elektrikli kamyonumuzu bu yıl Hannover’daki Uluslararası Ticari Araç Fuarı’nda (IAA) tanıttık.
Ford Trucks’ın uluslararası yayılım stratejisi de hedefleri doğrultusunda başarıyla devam ediyor. Orta ve Doğu Avrupa’dan sonra Batı Avrupa yapılanmamızı tamamladık, 2022 itibarıyla 46 pazara ulaştık. 2023’te ise sırada Hollanda, Danimarka ve İsviçre var, Kuzey ülkelerine doğru yol almaya devam edeceğiz. 2024 yılında 50 ülkeye ulaşmayı hedefliyoruz.”
“2023’ün ikinci yarısı itibarıyla yarı iletken sorununun hafiflemesini bekliyoruz”
Güven Özyurt, otomotiv sektörüne ilişkin 2023 beklentilerini de paylaştı.
Bir süredir global ölçekte etkileri devam eden ve otomotiv endüstrisini de etkileyen yarı iletken tedarik sıkıntısıyla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Özyurt, “Önümüzdeki yılın ikinci yarısı itibarıyla bu sorunun hafiflemesini bekliyoruz. İlaveten bölgesel çatışmaların enerji fiyatlarına etkisi konusunda da belirsizlikler mevcut.
Önümüzdeki yıl Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomilerde küçülme beklentileri artıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk otomotiv endüstrisinin rekabetçi yaklaşımıyla bu sıkıntıların üstesinden başarıyla geleceğine inanıyoruz.” dedi.
Artan elektrikli ve bağlantılı araç sayısının da sektörün önündeki en önemli konulardan birisi olarak 2023’te de gündemde olacağına dikkati çeken Özyurt, “2023’te üretim gücümüz, yetişmiş insan kaynağımız, AR-GE yatırımlarımız sayesinde otomotiv sektörü yine başarılı bir sene geçirecek ve büyüyecektir. Ana hissedarımız Ford Motor Company ile birlikte hammadde konusundaki yatırımları ve gelişmeleri çok yakından takip ederken, gereken plan güncellemelerini çevik bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Diğer yandan da uzun vadeli planlama sürecini elden bırakmıyoruz” diye konuştu.
Müşterilerin çip krizi, maliyet artışları gibi global süreçlere bağlı fiyat artışlarından minimum seviyede etkilenmesi için üretim planlarını ve faaliyetlerini gözden geçirdiklerini aktaran Özyurt, “Otomotiv sektörü ve şirketimiz büyümesine devam edecektir. Türkiye’nin son 11 yıldır otomotiv sektörü ihracat şampiyonu ve son 7 yıldır Türkiye ihracat şampiyonu olan Ford Otosan’ın başarı ivmesini daha da yukarılara taşıyacağına inanıyoruz.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Berk Çağdaş: ÖTV’ye yönelik beklentiler hem sıfır hem de ikinci el piyasasının bekleme trendine girmesine sebep oldu
MAİS AŞ Genel Müdürü Berk Çağdaş da şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna krizinin, mevcut tedarik sıkıntılarına yeni bir boyut kattığını, enerji ve emtia fiyatlarındaki ani artışların da beklenmedik gelişmeler olarak öne çıktığını söyledi.
Artık pazar tahmini yaparken önceliklerinin arz kriterleri olacağına dikkati çeken Çağdaş, emtia ve ham maddedeki tedarik krizinin, enflasyonist ortamın, enerji belirsizliklerinin ve fiyat dalgalanmalarının 2022’de pazara yön verdiğini dile getirdi.
Tüketici gözünde arz sıkıntısının yanı sıra, fiyat artışı beklentisinin de otomobilin yatırım aracı olarak konumunu korumasına etki ettiğini belirten Çağdaş, şunları kaydetti:
“Yılın ikinci çeyreğinde ikinci el piyasasında fiyat dalgalanmalarına da tanık olduk. Hepimizin bildiği üzere, normal tedarik koşullarında Türkiye binek oto pazarında yılın son çeyreği en hareketli dönem olurdu. Ancak, ağustos ayı ile birlikte başlayan ÖTV’ye yönelik beklentiler hem sıfır hem de ikinci el piyasasının bekleme trendine girmesine sebep oldu. Küresel enflasyonist ortamın sonucu artan üretim maliyetleri, tüketiciler nezdinde erişebilir modellerde bir daralmaya yol açtı. Bu da düşük ÖTV dilimindeki modellerin artan satış hacmini daha da güçlendirdi. Bunun yanı sıra otomotiv talebindeki en önemli faktörlerden finansman koşullarında yaşanan sıkılaşma da satış trendine negatif yönlü etkiledi.”
Salgınla birlikte yaşamaya alışılan tedarik sorununun öngörülebilirlik anlamında işlerini zorlaştırsa da tüm iş ortaklarıyla en iyi ve yeterli stok için mücadele ettiklerini bildiren Çağdaş, “Renault markamız olarak konuşmam gerekirse, özellikle Ukrayna krizi sebebi ile tedarikte yaşanılan zorlukları Bursa’daki OYAK Renault fabrikamızın esnekliği ile aşmaya çalıştık. Dacia olarak ise her şeye rağmen erişilebilir araç fiyatlarımızla tüketicilerin gözdesi olmaya devam etti. Yılın son döneminde tanıtımı yapılan Dacia Jogger’ın da Türk tüketicilerinden gördüğü ilgiden çok memnunuz” dedi.
Berk Çağdaş, pazara son 3 yıldır bulunabilirliğin şekil verdiğini ifade ederek, “Arz sıkıntıları lansman tarihlerimizde de bazı revizyonlar yapmamıza neden oldu. Elbette tedarikle paralel, satışlarımızda çok daha iyi sonuçlar elde edebilirdik ama rekabeti de öngördüğümüzde buna dair net bir adet vermenin de mümkün olmadığını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“2023 yılını küresel ölçekte temkinli toparlanma yılı olarak öngörüyoruz”
2023 yılını küresel ölçekte temkinli toparlanma yılı olarak öngördüklerini ifade eden Çağdaş, şöyle devam etti:
“Yarı iletken bulunabilirliği nispeten iyileşse de pandemi öncesi üretim kapasitelerine ulaşmanın 2024 öncesinde mümkün olamayacağını biliyoruz. Bununla birlikte, artan elektrifikasyon oranı çip bağımlılığını da güçlendiriyor. Yarı iletken konusunda sorunun sadece tedarik değil, ticaret savaşları olması da belirsizliği hep yüksek bir seviyede tutuyor. Özellikle Avrupa’yı etkileyen enerji belirsizliği ve resesyon kaygıları, ihracat pazarına dair de belirsizlikler içeriyor. 2023 yılı, MAİS için elektrikli modeller anlamında oldukça aktif bir yıl olacak. İlk yarıyıl Kangoo E-TECH yüzde 100 elektrikli, ikinci yarıyıl ise Yeni Renault Megane E-Tech yüzde 100 elektrikli ve Dacia Spring modellerimizi satışa sunmayı hedefliyoruz.”
Ayrıca 2023 yılında Türkiye’de hibrit modellerde de artış yaşanmasını beklediklerini aktaran Çağdaş, “Renault olarak biz de yakın zamanda 2023’ün ‘Satın Alınabilecek En İyi Otomobili’ seçilen, hibrit modelimiz Renault Austral’i 2023 yılında Türkiye’de satışa sunacağız. Ayrıca Dacia’nın ilk hibrit motora sahip Jogger hibrit 140 modeli de nisan ayında ülkemizde kullanıcılarla buluşacak.” dedi. Çağdaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Genel olarak bu yılı elektrikli araç pazarındaki altyapıyı ve tüketici nezdindeki farkındalığı artırıcı çalışmalar ile bu yöndeki iş birlikleri açısından hazırlık dönemi olarak gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tüketicinin daha makul taşıt finansman faizleriyle desteklenmesinin talebin sürdürülebilirliği adına çok önemli olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.”
Murat Berkel: Sektör 2022 yılında beklenenin altında performans gösterdi
Hyundai Assan Genel Müdürü Murat Berkel de, otomotiv sektörünün son 3 yıldır alışık olmadığı bir süreçten geçtiğine ve salgınla başlayan çip krizinin diğer sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörünü de 2022 yılında olumsuz etkilemeye devam ettiğine dikkati çekti.
Bununla birlikte devam eden Ukrayna ve Rusya savaşının, 2022 yılında enerji ve ham madde fiyatlarını aşırı seviyede artırdığını ve bu artışların tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörüne de ayrı bir maliyet yükü getirdiğini dile getiren Berkel, “2022 yılında otomotiv pazarı üretim sıkıntısı, arz-talep dengesizliği, para piyasalarında yaşanan dalgalanma, enflasyon ve kur artışı gölgesinde beklenenin altında bir performans gösterdi” dedi.
Her ne kadar çip krizi kısmi derecede çözülse de 2023 yılında da etkisini devam ettireceğini düşündüklerini bildiren Berkel, “Bununla birlikte Ukrayna ve Rusya savaşının Avrupa ülkeleri ekonomisi üzerinde yarattığı baskı devam edecek gibi gözüküyor. Bu dönemde enflasyon ile mücadelede ülkelerin uygulamaya başladığı sıkı para politikaları 2023 yılında resesyon yaşanma ihtimalini fazlasıyla artırdı” değerlendirmesinde bulundu.
“2023 yılında pazarın 750 bin adet olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz”
Murat Berkel, dünya ve Avrupa çapında yaşanan bu gelişmelerin Türkiye’yi de olumsuz etkileyebileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye olarak genel seçimleri yaşayacağımız bir yıla giriyoruz. Yıl ortasında yapılacak seçimlere kadar genişleyen para politikasıyla daha dinamik bir pazar beklentimiz var. Seçimler sonrası özellikle parasal sıkılaşma ve krediye ulaşılabilirlikte yaşanabilecek sıkıntılar nedeniyle araç satışlarının yavaşlayabileceğini düşünüyoruz. 2023 yılında pazarın 750 bin adet olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bizim açımızdan bakacak olursak, 2023’ün Hyundai’nin yılı olmasını ümit ediyoruz. Geçmiş yıllarda olduğu gibi hem pazar payımızı artırmak istiyoruz hem de satışa sunacağımız yeni modellerle Türk tüketicisinin en beğendiği markalardan biri olmayı hedefliyoruz.”
“Hyundai, Türkiye’de satışlarını ve pazar payını en çok artıran markalar arasında yer aldı”
Hyundai markası olarak da başarılı bir yıl geçirdiklerini vurgulayan Berkel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tabii ki bizde zaman zaman zorluklar yaşadık. Özellikle global bazda yaşanan üretim ve tedarik sıkıntısından dolayı ithal araç tedarikinde geçikmeler oldu. Bu dönemde yerli üretici olmanın avantajını fazlasıyla hissettik. İzmit fabrikamızda ürettiğimiz i10, i20 ve Bayon araçlarımızın satışlarına ağırlık vererek hem pazar payımızı hem de satışlarımızı bir önceki seneye göre artırdık. Eğer daha fazla adette aracımız olsaydı mevcut rakamları da geçmiş olurduk. Bu arada, yerli üretim araçlarımızın satış oranı yüzde 60 seviyesini geçti. Ayrıca Santa Fe, Tucson, Kona ve Bayon ile SUV segmentinde çok iyi performans gösterdik. Tucson aracımız OGD tarafından Türkiye’de yılın otomobili seçildi. Bu ödül bizim için ayrıca bir gurur kaynağı oldu ve SUV segmentindeki iddiamızı artırdı. Özetle, 2022 yılında Hyundai, Türkiye’de satışlarını ve pazar payını en çok artıran markalar arasında yer aldı.”
Ali Haydar Bozkurt: Yaşanan tüm sıkıntılara karşın tüketicinin otomobile olan talebi artarak devam etti
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, 2022 yılına dair öngörülerin yılın tamamında araç bulunurluğunun zor olacağı yönünde olduğunu anımsatarak, “Aslında 2021 yılından bu yana, planlama yapmakta güçlük çektiğimiz bir dönemi yürütmeye çalışıyoruz. Üretim tarafında, çip sorunlarına eklenen lojistik ve ham madde krizlerine Rusya-Ukrayna savaşı da eklendi. Bu nedenle genel pazar seyrini, araç bulunurluğu belirlemeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Bozkurt, “2022 yılı için genel bir değerlendirme yaptığımızda ise yaşanan tüm sıkıntılara karşın tüketicinin otomobile olan talebinin artarak devam ettiğini gördük. Bu da bize otomobilin bir lüks değil, ihtiyaç olduğunu bir kez daha gösterdi. Küresel olarak arzın yetersiz olmasından etkilenen Türkiye otomotiv pazarının da hafif ticari ve binek otomobil dahil olmak üzere hemen hemen geçen yıla yakın adetlerde tamamlanacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
Toyota olarak, bu yılı 2021 seviyelerine yakın bir şekilde 50 bin adet civarında kapatacaklarını aktaran Bozkurt, geçen yıl olduğu gibi, bulunurluğa bağlı problemler nedeniyle potansiyelin altında bir adetle karışılacaklarını bildirdi.
“2023’te pazarın 750-800 bin adet bandında gerçekleşmesini bekliyoruz”
2023 tahminleri ve genel pazar öngörülerini paylaşan Ali Haydar Bozkurt, şunları kaydetti:
“2021 yılından 2022’ye geçerken zor bir yıl olacağını biliyorduk. Çip, lojistik, ham madde ve savaşın getirdiği etkiler gibi bilinmezlikleri yönetmek hiç kolay değildi. Bununla birlikte, 2023 yılının da belirsizlik anlamında bize yeni zorluklar yaşatabileceğini tahmin ediyoruz. Hem ülkemizde hem de küresel olarak son yıllarda yaşanmamış bir enflasyondan söz etmeye başladık. Ham madde ve yarı mamul bulmakta sıkıntılar yaşanabiliyor. Enerji krizi de daha sık konuşacağımız başlıklardan biri haline geldi. Tüm bunların üstüne, şu anki verilere göre bulunurluk konusunun 2023’te de devam etme riski olduğunu görüyoruz. Bu bilgiler ışığında, bulunurluğun belirleyeceği genel pazarın 2022’ye paralel şekilde, 750-800 bin adet bandında gerçekleşmesini bekliyoruz.
Toyota açısından baktığımızda, her haftanın yeniden planlandığı bir dönemden geçerken konuşmak için erken olsa da üreticimizden aldığımız onaylar neticesinde 2023’te bu yıla göre minimum yüzde 10 civarında daha fazla araç satışı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunu daha da artırmak için çalışmalarımız devam ediyor ve umarız 2023 yılı, arzı etkileyen faktörlerin normalleşeceği bir süreç olur.”
Emre Özocak: Araç bulunurluğu pazarın belirleyicisi oldu
Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, 2022 yılının, araç bulunurluğunun pazarın belirleyicisi olduğu bir yıl olduğunu, çip sorunu, ham madde krizi ve son çeyrekte boy gösteren lojistik sorunları sebebiyle tahmin edilmesi zor bir yılın geride bırakıldığını söyledi.
Opel Türkiye olarak başarılı bir yıl geçirdiklerini belirten Özocak, “Geçen yıla oranla yüzde 50’ye yakın bir büyüme ile yılı tamamlamayı öngörüyoruz. 2022 senesinde tüm ürün gamımız yenilendi ve pazara sunduğumuz yeni modellerle tamamlandı. Bu yıl, hafif ticari araç tarafında da ürün ailemizi genişlettik. Artık, binek pazarında olduğu gibi ticari tarafta da iddialı oyunculara sahip bir markayız. Bu yılın ilk çeyreğinde C-SUV segmentindeki önemli oyuncumuz yeni Grandland modelimizi, üçüncü çeyreğinde ise heyecanla beklenen C-Hatchback segmentindeki yeni Astra modelimizin lansmanlarını gerçekleştirdik. 2022’de yılın ilk yarısında yaşanan bulunurluk sorunu olmasaydı yaklaşık yüzde 25 daha fazla araç satabilirdik” ifadelerini kullandı.
“2023 yılında elektrikli araçlar pazarındaki pozisyonumuzun güçlenmesini hedefliyoruz”
Bu yılın kendileri için farklı bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Özocak, “Markamızın yeni CEO’su Florian Huettl, göreve geldikten sonra ilk ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi. Huettl, ‘Türkiye’yi Almanya ve İngiltere ile birlikte bizim ana pazarlarımızdan biri olarak görüyorum, Türkiye bizim 3. ana pazarımız’ dedi. Bu cümle altında birçok mesaj barındırıyordu. Opel Türkiye olarak yılın ilk yarısında satış hacmimizi artırarak, Opel ülkeleri arasında ilk beşte yer alma hedefimizi gerçekleştirdik. Global çapta hedeflerimiz doğrultusunda büyük adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
2023 öngörülerini de paylaşan Özocak, şunları aktardı:
“2022’nin son çeyreğinde başlayan pazar ivmelenmesiyle birlikte tedarik sorunlarının azalacağı bir yıl öngörüyoruz. 2023 Opel Türkiye’nin hem iç pazarda hem de globalde daha da büyüyeceği bir yıl olacak. 2020’den beri gerçekleştirdiğimiz yeni model lansmanlarımızla B ve C segmentlerinde daha da güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. 2022’de pazara yeni sunduğumuz Corsa-e, Mokka-e ve 2023’ün ikinci yarısında piyasaya sunacağımız Astra-e ile birlikte Opel’in elektrikli araçlar pazarındaki pozisyonunun güçlenmesini hedefliyoruz.”
Gülin Reyhanoğlu: Zor bir yılı geride bırakıyoruz
Peugeot Türkiye Genel Müdürü Gülin Reyhanoğlu da, 2022 yılı başlamadan otomotiv pazarının 750 bin adetlerde olabileceği öngörüsünde bulunduklarını anımsatarak, “Özellikle ilk yarıdaki tedarik süreci pazarın gelişiminde etkili oldu. Önceki yıldan devam eden çip sorunu ve ham madde krizinin ardından lojistik sorunlarıyla karşılaşıldı. Yılın sonuna doğru tedarikteki gelişmeler neticesinde adetlerde artışlar yaşandı. Zor bir yılı geride bırakıyoruz” diye konuştu.
“SUV segmentini 2 bin 554 adetle lider olarak tamamladık”
Peugeot markası olarak 2021’e göre satışlar içerisindeki perakende oranını artırdıklarını belirten Reyhanoğlu, “Bunun yanı sıra 2022 yılı bizim için ürün atağı gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. 2022’de yeni 308 gibi önemli bir model lansmanı gerçekleştirdik. Bu modelimizden kasım ayına kadar 1.500 adetlik satış rakamına ulaşarak kompakt HB pazarından yüze 13,5’lik pay elde ederek önemli bir başarıya imza attık. İlk elektrikli modelimiz e-2008’i de pazara sunarak yeni bir dönemi başlattık. Ocak-kasım döneminde toplam satışlarımızın yarısı SUV ailesinden geldi buna ek olarak kasım ayında toplam SUV segmentini 2 bin 554 adetle lider olarak tamamladık. Rifter da kendi segmentini kasım ayında 1.491 adetle lider olarak tamamladık” ifadelerini kullandı.
Araç bulunabilirlik sorununun yılın son çeyreğinde oran olarak bir miktar daha azaldığını ve son çeyrekte kendi satışlarında artış etkisini gördüklerini bildiren Reyhanoğlu, toplam satışlarının yaklaşık yüzde 40’ını yılın son çeyreğinde gerçekleştirdiklerini söyledi.
“Kredi koşulları ve krediye ulaşım pazarın dinamiğini etkileyecek”
Gülin Reyhanoğlu, 2023 öngörülerini de paylaştı. 2023’te, 2022’ye yakın bir yıl beklediklerini belirten Reyhanoğlu, şunları kaydetti:
“Tedarik sıkıntısı aslında tam olarak bitmiş değil, pazarın esas ritmine dönmesi 2023’ün ikinci yarısından sonra olacaktır. Tedarikte iyileşme olsa da ekonomik koşullar tabii ki etken olmaya devam edecektir. Kredi koşulları ve krediye ulaşım da pazarın dinamiğini etkileyecek. Bununla birlikte pazarın şartlarına göre pozisyon almaya, şartlarımızı, kampanyalarımızı buna göre kurgulamaya devam edeceğiz. Peugeot olarak gelecek yıl için hem pazar payımızı artırmayı hem de pazardan daha büyük pay almayı hedefliyoruz. 2023 yılı için planlarımızı tedarik ve lojistikteki gelişmelerden bağımsız olarak 57 binlik rekor satış ve yüzde 7,3 pazar payı üzerine yaptık. Tedarik ve lojistik koşulları beklediğimiz gibi gelişirse bu hedeflere ulaşacağımıza inancımız tam.”
Bu sonuca ulaşmak için kilit modellerden birinin yeni 308 olmasını planladıklarını dile getiren Reyhanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“2023’te yeni 308’de hedefimizi, toplam satış hedefimizin yaklaşık yüzde 10’u olarak belirledik. Elbette SUV modellerimiz de bu hedefe ulaşmamızda etkisini sürdürecek. Yeni 408’in de yollara çıkmasıyla beraber tamamen yeni bir segmentteki bir alternatifi müşterilerimizle buluşturacağız. Hafif Ticari Araçlar’daki etkimizi de artırarak, 57 bin adetlik hedefimizi gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Tabii bunu güçlü bir yetkili satıcı yapılanmasıyla yapabilmek ancak mümkün. Mevcutta 60 showroom ile temsil ediliyoruz. Yeni model atağımız ve artan satış potansiyelimiz ile paralel olacak şekilde yetkili satıcı yapılanmamızı artırmayı planlıyoruz.”
Bülent Kılıçer: Pazar beklentilerimiz de yine 2022’ye yakın rakamlar olacaktır
Honda Türkiye Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Bülent Kılıçer de Türkiye otomotiv pazarının oldukça hareketli ve değişkeni yüksek bir pazar olduğunu belirterek, “Geçen yıl, 2022 yılının 500-550 bin bandında bir satış ile kapanacağını öngörerek 2021 yılına paralel seyredeceği tahmininde bulunmuştuk. 2022 yılının 11 aylık satış adetlerine baktığımızda da bu öngörümüzün biraz üzerinde gerçekleşeceğini söyleyebilirim” dedi.
Maliyetler, krediye erişim ve tedarik sorunları gibi konuların tüketicilerin satın alma davranışlarını etkilese de yüksek enflasyonist ortamın, 2022 yılında otomobillerin yeniden yatırım aracı olarak görülmesine neden olduğunu dile getiren Kılıçer, bunun da nerdeyse pazara sunulabilen tüm araçların satılması ile sonuçlandığını aktardı.
2023 yılında da benzer piyasa ve rekabet koşullarının devam edeceğini düşündüğünü bildiren Kılıçer, “Pazar beklentilerimiz de yine 2022’ye yakın rakamlar olacaktır. Tüm ülkeleri etkileyebilecek resesyon ve tedarik dinamikleri ile ülkemizde gerçekleşecek olası enflasyon, döviz kurlarındaki değişkenlik, faiz kararları ve krediye erişim gibi konular önümüzdeki yıl da pazarı ve satış rakamlarını doğrudan etkileyecektir” diye konuştu.
“20 bine yakın bir satış gerçekleştirdik”
Bülent Kılıçer, Honda Türkiye’nin hedeflerine ilişkin şunları kaydetti:
“Honda Türkiye olarak 2022 yılı için hedefimiz yüzde 5’lik pazar payımızı korumak ve 25-30 bin bandında bir satış adedine ulaşmaktı. Ancak tedarik anlamında tüm markaların sorun yaşaması ve pazarda araç bulunamaması, markaların yıllık satış hedeflerini de etkiledi. Biz de, 2022 yılının ilk 11 ayında yaklaşık olarak yüzde 4’e yakın bir pazar payı elde ederek 20 bine yakın bir satış gerçekleştirdik. Tedarik sorunları yaşanmasaydı yüzde 5’lik pazar payı hedefimizi de aşabilirdik.”