Ülkemizde gıda enflasyonu sürekli olarak genel enflasyonunun üzerinde seyretmekte bu da başta dar ve sabit gelirliler olmak üzere hepimizi yakından ilgilendirmektedir. Çünkü gelir grupları incelendiğinde temel gıda ürünlerine ulaşamayan kesim olduğu bir gerçektir.
Gıda enflasyonunun yüksek seyretmesinin en büyük sebebi sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikasının olmaması ve bu bağlamda çiftçinin kendi tahminleriyle üretim yapmaya çalışmasıdır. Bir tarım ülkesi olan ülkemiz önceki yıllarda kendi kendine yeten ve ihracat yapan bir ülke iken günümüzde başta baklagiller olmak üzere birçok tarım ürünlerini ithal eder konuma gelmiştir. Döviz kurları da yüksek olunca yüksek rakamlar ödeyerek soframıza gıda ürünlerini almak zorunda kalmaktayız. Öncelikle tarım üreticilerinin sorunlarını irdelemek ve bunlara çözüm bulmak zorundayız. Akla gelen ilk çözüm yollarından birisi de planlı ve programlı, devlet desteği ile üretim yapılmasıdır. Ülkemizde çok büyük bir alan ekim yapılmadığı için boş kalmakta ve gıda sıkıntısı yaşanmaktadır. Hâlbuki devletin boş alanları yerel yönetimler vasıtasıyla tespit edip ne ekileceğini ne kadar ekileceğini belirleyip üreticileri teşvik ederek bir tarım politikası oluşturulabilir.
Gıda fiyatlarının yükselmesinde en büyük etken çiftçinin üretim için olmazsa olmazı olan mazot, gübre, zirai ilaç, tohum, fide gibi ihtiyaçlarının astronomik şekilde yükselmesidir. Antalya’da üretim yapan bir üreticiden İstanbul’a kadar çeşitli aşamalardan geçtiği için gıda enflasyonu olumsuz etkilenmektedir. Öncelikle tarladan hale gelen ürün komisyoncu vasıtasıyla satıldığı için yaklaşık %13 civarında bir gidere maruz kaldıktan sonra tüccara satılıyor. Tüccarın işçilik, kira, ambalaj giderlerinden sonra İstanbul’a olan nakliye, otoyol bedeli ödenerek ulaşıyor ve İstanbul’da da komisyoncuya ödenen bedelden sonra market, pazarda son tüketici ile buluşuyor. Son tüketiciye ulaşırken de kazanç, fire, kira, personel gideri, nakliye ödendikten sonra soframıza geliyor. Bütün bu bedeller ise ürünün tarladan çıkışının3,-5 katına ulaşıyor. Ancak burada bir konuyu unutmayalım; Hükümet şimdiye kadar fahiş fiyat denetimlerine öncelik vererek ve gerekli birimlere gerektiği şekilde para cezası uygulayarak fiyatları önlemeyi hedefledi ve doğru olanı yaptı. Çünkü zincir marketler, eskiden olduğu gibi ürünü halden değil direk üreticiden yani tarladan alarak ucuza mal edip satmaktadır. Burada en önemli nokta ucuza aldığı ürünü ucuza satmamakta piyasa koşullarında satmaktadır ve fiyatlar yükselmektedir. Bir örnek vermek gerekirse; geçtiğimiz günlerde bir zincir markette 29,95 TL olan kırmızı biber, daha ucuz olabilir diyerek üç harfli bir markete gittim. Gördüğüm etiket aynı ürün için 54,95 TL idi. Yani aynı ürün ucuz diye gittiğim üç harfli markette %70 daha pahalı idi. Demek ki denetimler uygulanmalı gerekli cezalar devam etmelidir. Biz de vatandaş olarak görevimizi yaparak bu tür marketleri yetkililere bildirmeliyiz.
Kasım ayına ait süt ve süt ürünleri bilgileri TÜİK tarafından yayınlandı. Buna göre;
Ticari süt işletmelerince 810 bin 220 ton inek sütü toplandı
Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %12,8 arttı, Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,3 arttı.
Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %13,5 arttı, ayran üretimi %18,1 arttı, yoğurt üretimi %12,0 arttı, içme sütü üretimi %13,0 arttı, tereyağı üretimi %1,2 azaldı. Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %9,8 arttı, ayran üretimi %8,1 arttı, yoğurt üretimi %4,4 arttı, içme sütü üretimi %0,8 arttı, tereyağı üretimi %10,3 azaldı.
Bir önceki ay 819 bin 386 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Kasım ayında %1,1 oranında azalarak 810 bin 220 ton oldu.
Bir önceki ay 136 bin 232 ton olan içme sütü üretimi Kasım ayında %2,1 oranında artarak 139 bin 149 ton olarak gerçekleşti.
AÇIKLAMALAR
Bu haber bültenindeki istatistikler çiğ sütü girdi olarak kullanan, “süthane işletmeciliği” ve “peynir imalatı” alanında faaliyet gösteren entegre süt işletmelerinin tamamına aylık olarak uygulanan anket çalışmasından elde edilmektedir. Anket kapsamına dondurma ve sütlü tatlı üreten işletmeler dâhil değildir.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar