Göç deyince hemen aklımıza yurt dışından gelen sığınmacılar ve göçmenler aklımıza geliyor. Tabii ki doğal olarak kendi ülkemizde oluşan göç olaylarını analiz ediyoruz. Fakat göç olayının bir de uluslararası boyutu mevcuttur. Yani bu konu, sadece bizim ülkemizde değil birçok ülkede gelişmektedir.
Ülkemizde göç olayları 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş nedeniyle bazı Suriye vatandaşlarının ülkemize sığınmasıyla başlamıştır. Uzun yıllardan bu yana devam eden Esat rejimini devirmek için Amerika’nın öncülüğünde başlayan Suriye’deki olaylar için ABD’nin bizden de yardım istemesini zorunlu olarak kabul ettik ve Esat rejimini devirmek için Amerika’nın yanında yer aldık. O dönemde başbakan olan Sn. Ahmet Davutoğlu’nun “emevi camisinde Cuma namazı kılacağız” sözü ve Sn. Cumhurbaşkanımızın “katil Eset” sözleri hala belleklerimizde durmaktadır. Aradan geçen bunca yıl sonra yapılmak istenen amacına ulaşmadığı gibi, ülkemiz diğer Orta doğu ülkelerinden de göç almaya başlamıştır ve Esat yönetimi halen iş başındadır. Daha da ötesi o dönemde Sn. Cumhurbaşkanımızın “gelenler için 40 milyar dolar harcadık gerekirse bir kırk milyar dolar daha harcarız” cümlesi sığınmacılar konusunda kapımızın açık olduğunun bir ispatıdır. Öte yandan sığınmacıları kabul etmemiz durumunda Avrupa birliği tarafından taahhüt edilen para da ülkemize yeteri kadar gelmemiştir.
Misafirperverlik, Türk milleti olarak bizin en büyük özelliklerimizden sadece bir tanesidir. Dolayısıyla sadece Suriye değil, Afganistan, Irak ve birkaç ülkeden gelenleri kabul ettik ve günümüzde onlarla birlikte yaşıyoruz. Gelen sığınmacıların sayılarının 10 milyonu geçtiği gelen bilgiler arasındadır. Bunlardan bazılarının bayram tatillerinde ülkelerine gidip tekrar gelmesi, ülkemizde yaşam koşullarının kendi ülkelerinden daha iyi olduğu gerçeğidir. Çünkü üniversite eğitim hakkı, sağlık hizmetlerinden bedava yararlanma hakkı, sosyal yardım yapılması gibi birtakım avantajlar verildiğini yazılı ve görsel basında izlemekteyiz. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında bunlara bazı haklar verilmesi ben dahil vatandaşlarımızı rahatsız etmektedir. Çünkü 86 milyon olan toplam nüfusumuz 10 milyon arttığı için fert başına düşen milli gelir de yaklaşık %10 azalacaktır. Yani fert olarak benim milli gelirimin yüzde onu göçmenlere gittiği için benim kazancım azalmaktadır. Buna hiçbir vatandaşımızın razı olmayacağını tahmin etmek abartı olmayacaktır.
Öte yandan gelenler asgari ücretten düşük neredeyse karın tokluğuna çalıştıkları için bazı iş insanlarımız tarafından kabul edilmektedir. Daha da ötesi devlet büyüklerimizden bazılarının” Suriyeliler olmazsa sanayi sektörü zarar görür, tarım sektörü düşer “sözleri de düşündürücüdür. İşsizlik oranlarının yüksek olduğu günümüzde yabancılara ucuz maliyetle de olsa iş verilmesi kabul edilemez bir durumdur.
Bir diğer konu ülkemizde doğurganlık oranı %1,5 civarında iken onlarda kadınların evlenme yaşı ortalaması 17 ve doğurganlık oranı yaklaşık %5 dir. Hal böyle olunca ülkemizin geleceği için de bir tehdit oluşturacağı ortadadır. Bundan 10 yıl sonra toplam nüfusları 15-20 milyona çıkabilir ve daha da ötesi bunlar belediye başkanı olabilir hatta meclise de girebilirler. Tüm bunların hesabını yapmak ülke ekonomisi açısından önemlidir. Dolayısıyla sığınmacıların hiç zaman kaybetmeden ülkelerine geri gönderilmesi gerekir. Zaten son birkaç yıldan bu yana sığınmacıların gönderilmesi konusu muhalefet partileri tarafından sık sık dile getirilmektedir.
Son günlerde Esat’la görüşme konusu gündeme getirilmiş olup geç kalınmış da olsa doğru bir adımdır. Esat’ın bu konuda birtakım koşullar öne sürmesi olsa da görüşmek faydalı olacaktır.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi sığınmacı ve göçmen sorunu ülkemizin geleceği için problem teşkil ettiğinden hiç zaman kaybetmeden ülkelerine gönderilmelidir.
Unutmamamız gereken bir konu da Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle savaştan kaçan kesimin ülkemize gelmesi, döviz rezervimizin artması için ülkemizden 400 bin dolar karşılığında vatandaşlık verilmesi de yabancı sayısını arttırmıştır. Ancak bu yolla gelen yabancıları arasında maalesef adli açıdan istenmeyen kişilerin olması, gayrimenkul alanların da ticari amaçla evlerini satarak kazanç elde etmeye çalışmasıdır.
Ülkemizde göç olayı sadece gelenlerle sınırlı olmayıp bir de ülkemizden göç edenler konusu da son yıllarda önem kazanmıştır. Yaklaşık üç yıldan bu yana içinde bulunduğumuz ekonomik kriz nedeniyle istediği işi bulamayan veya daha sosyal bir yaşam tercih edenler ülkemizi terk ederek başka ülkelere yerleşmeye başlamışlardır. Bir diğer ülkemizden göç edenler grubu da gelen sığınmacıların kaçak veya normal yolla Avrupa ülkelerine sığınmalarıdır. Neredeyse her gün kaçak göçmenlerin karada ve denizde yakalandıklarını yazılı ve görsel basından izlemekteyiz. Ekonomik koşullar gerekçesiyle meslek sahiplerinin yanında üniversite öğrencilerinin de yurt dışı olanaklarını araştırdıkları da bir gerçektir.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından kamuoyu ile paylaşılan Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri 2023 yılı bilgileri aşağıdadır.
İhracatın %43,4’ünü, ithalatın ise %55,5’ini büyük ölçekli girişimler gerçekleştirdi
Dış ticaret verileri ile iş kayıtları sisteminde yer alan girişimlerin ana faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileri eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edilmektedir. Dış ticaret istatistikleri ve iş kayıtları sistemi kullanılarak elde edilen verilere göre, 2023 yılında 139 bin 349 girişim ihracat, 252 bin 908 girişim ithalat yaptı. Yapılan eşleştirmede, ihracat ve ithalat yapan girişimlerin yaklaşık %100,0’ının bilgilerine ulaşılmıştır. Bu girişimler toplam ihracatın ve ithalatın yaklaşık %100,0’ını gerçekleştirmiştir. İthalattaki girişim sayısındaki artış, Basitleştirilmiş Gümrük Beyannamesi sistemindeki girişim sayısı artışından kaynaklanmaktadır.
Toplam ihracatın %20,2’sini yapan 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, toplam ihracat yapan girişimlerin %69,4’ünü oluşturdu. İhracatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %17,5, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %18,8, 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise %43,4 oldu.
Toplam ithalatın %12,9’unu 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler yaptı. İthalatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %13,1, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %18,4 oldu. 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin ithalattaki payı %55,5 olurken; bu girişimler toplam ithalat yapan girişimlerin %1,5’ini oluşturdu.
İhracatın yarısından fazlasını sanayi sektöründeki girişimler gerçekleştirdi
Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın %56,0’ını, ithalatın ise %46,8’ini sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler yaptı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı %39,4, ithalattaki payı ise %39,3 düzeyinde gerçekleşti.
Sanayi sektörünün ihracatında 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimler %67,3 pay ile öne çıktı. Ticaret sektörünün ihracatında ise %88,8 pay ile 1-249 kişi çalışanı olan küçük ve orta ölçekli girişimlerin hâkimiyeti devam etti.
Sanayi sektörü ithalatında büyük ölçekli girişimler %78,1 pay ile öne çıktı. Ticaret sektöründe, büyük ölçekli girişimlerin payı %28,1, diğer sektöründe büyük ölçekli girişimlerin payı %56,9 payı oldu.
Sanayi sektöründeki girişimler ihracatının %46,7’sini Avrupa Birliği (AB 27) ülkelerine yaptı.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ihracatlarının %46,7’sini AB 27 ülkelerine, %14,3’ünü Yakın ve Orta Doğu ülkelerine ve %14,0’ını AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerine gerçekleştirdi. AB 27 ülkelerine yapılan ihracatın %64,0’ını sanayi, %32,9’unu ticaret, %3,1’ini ise diğer sektöründeki girişimler yaptı.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının %32,7’sini AB 27 ülkelerinden, %25,9’unu Diğer Asya ülkelerinden, %16,5’ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden gerçekleştirdi. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla %30,2 pay ile AB 27 ülkeleri, %27,9 ile Diğer Asya ve %23,5 ile AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri oldu.
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %57,8’ini sanayi sektöründeki girişimler yaptı.
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %57,8’ini ana faaliyeti sanayi olan girişimler, %37,9’unu ise ana faaliyeti ticaret olan girişimler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise %96,9’unu imalat sanayi ürünleri, %1,6’sını tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri, %1,1’ini de madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri oluşturdu.
İmalat sanayi ürünleri ithalatının %44,2’sini sanayi, %45,5’ini ticaret ve %10,3’ünü diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının %76,0’ını imalat sanayi ürünleri, %3,7’sini madencilik ürünleri, yine %3,7’sini ise tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.
İhracatın %48,5’ini ilk 500 girişim tarafından gerçekleştirildi
İhracatın %48,5’ini, ithalatın ise %64,8’ini ilk 500 girişim yaptı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın %8,1’ini, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın %14,1’ini gerçekleştirdi.
Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı %14,1, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise %10,3 oldu. Sanayi sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişiminin payı %19,0, ticaret sektöründe ise %13,7 oldu.
Girişimlerin %70,7’si tek ülkeden ithalat yaptı
Girişimlerin %49,5’i tek ülkeye ihracat yaparken, %14,4’ü iki ülkeye ihracat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı %4,1 iken, bu girişimlerin ihracattaki payı %56,3 oldu.
Girişimlerin %70,7’si, tek ülkeden ithalat yaparken, %13,7’si iki ülkeden ithalat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı %1,0 iken, bu girişimlerin ithalattaki payı %50,5 oldu.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN