Son günlerde yaşadığımız yargı kararları nedeniyle piyasalarda olağanüstü bir dalgalanma yaşıyoruz. Öncelikle döviz kurları geçtiğimiz çarşamba günü yaklaşık yüzde on civarında yükselerek dolar kuru 41 TL’yi gördükten sonra 38 TL ye geriledi ve kritik bir seviyede bulunuyor. Borsa ise son üç günden bu yana neredeyse %25 lik bir kayıp yaşadı ve sözü geçen sürede üç veya dört defa devre kesici uygulanmak zorunda kaldı. BIST 100 endeksi 19 çarşamba çarşamba günü 10918 puan seviyesinden cuma akşamına kadar 9034 puana kadar geriledi.
Ekonomide umutla baktığımız önümüzdeki süreci beklerken beklenmedik olayların yaşanması piyasalarda dalgalanma yarattı. Biz tabii ki yargısal olayların dışında kalacağız ve ekonomi tarafına bakacağız. Çünkü hukukçu değiliz ve hukukçu olsak bile fikir belirtmek mesleki etik dışı kalacaktır.
Öncelikle döviz kurlarının yükselmesi önümüzdeki süreçte beklediğimiz politika faizi indirim tahminlerimizin değişmesine sebep oldu. Çünkü bu koşullarda nisan ayında politika faizinin indirilmesi son derece zordur. Enflasyonla birlikte dolarizasyonu kontrol altına almak durumundayız ve son birkaç gün içinde yaşanan dalgalanmalar mart ayı enflasyon oranlarının yüksek çıkmasına sebep olabilir. Dolayısıyla yıl sonu enflasyon hedefi ve politika faizi oranlarını olumsuz etkileyeceği kesindir. Yani %24-29 aralığı öngörüsü yükselecek ve yıl sonu politika faizi de %35 civarında olacağını tahmin edebiliriz.
Borsada görülen kayıp, diğer taraftan bankacılık endeksinin de düşmesine neden oldu.19 Mart Çarşamba günü 16534 olan bankacılık endeksi cuma akşamı 12534 puana kadar geriledi ve dolayısıyla %25puanlık bir kayıp yaşandı. Haftalık bazda bakıldığında ise 17 Mart haftası başında 17138 puan olan bankacılık endeksi haftanın son işlem günü olan cuma günü yaklaşık %27 değer kaybetti.
Peki bu kayıplar nasıl karşılanacak ne gibi önlemler alınacak? Öncelikle belirtmeliyim ki aşağıda açıklamaya çalışacağım merkez bankası kararlarıyla birlikte dolar kuru 36 TL olan geçen haftaki değerine düşmese de ortalara doğru gerileyecektir. Yani 37 TL seviyesinde kalacaktır. Borsa için ise yatırımcıların beklemesi ve yatırım için acele etmemeleri gerekebilir. (Bunlar tavsiye niteliğinde değildir ve sadece bana ait kanıdır)
Merkez bankasının aldığı kararlara gelince;
*Döviz kurlarının kontrol altına alınabilmesi için yaklaşık 10 milyar dolar piyasalara sürdüğü bir gerçektir. Hatta Reuters haber ajansına göre bu rakam 11,2 milyar dolardır.14 Mart haftasında 171 milyar dolar olan TCMB rezervleri bu durumda doğal olarak azalacaktır. Ancak rezervlerimizin yüksek seviyede olduğu için kısa dönemde kayıplar yerine gelebilir. Her platformda bahsettiğim gibi TCMB döviz rezervleri ülke ekonomisi için son derece önemlidir. Olumsuz düşünmek istemem ama ya rezervimiz olmasa ne yapacaktık o zaman dolar kurlarının daha da yükseleceği kesindir. Çok değil yaklaşık iki yıl önceyi hatırlarsak TCMB rezervlerimiz yaklaşık eksi 20 milyar dolar civarındayız. Bugün ise rezerv sorunumuzun olmadığı açıktır. Merkez bankasının ne kadar dolar sattığı ancak önümüzdeki perşembe günü 27 Mart verilerinde netlik kazanacaktır.
Burada önemli olan dalgalanmanın yaşandığı çarşamba günü kimlerin döviz alıp sattığına bakmak gerekkir. Yabancı girişimciler var mı varsa dış güçlerin etkisinden bahsedilebilir. Birileri bu arada tabii ki para kazanmışlardır. Çünkü ilk günü %10 olan fark cuma günü %3,5-4 seviyesine düşmüştür.
*TCMB olağanüstü yaptığı toplantıda dövize olan talebin önünü kesebilmek amacıyla gecelik borçlanma faizini %46 ya çıkarmıştır. Ayrıca vadeli döviz satışı da devreye alınmıştır.
*Yukarıdaki önlemlere ilave olarak TCMB, sıkılaştırılmış para politikası benzeri bir karar daha almış, dolarizasyonu ve piyasadaki fazla likiditeyi kontrol altına almak için 91 gün vadeli likidite senetleri satışa çıkardı. Amaç tabii ki iç talebin artmasına mâni olarak enflasyonla mücadeleyi kolaylaştırmanın yanında dolara olan talebi düşürmektir ve doğru bir adımdır. Likidite senedi, merkez bankasının piyasadaki fazla parayı çekmek için uyguladığı bir sistemdir. Yani 91 gün kısa süre de olsa para piyasalarındaki kontrolu sağlamak ve enflasyonu önlemek amacıyla yapılan uygulamadır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım TCMB tarafından alınan önlemlerden sonra diğer bankaların mevduat faizlerini yükselterek döviz talebinin oluşmamasını ve tasarruf sahiplerinin TL de kalması beklenecektir.
Bütün bunlardan sonra piyasalarda yaşanabilecek olayları toparlamaya çalışalım;
*Yabancıların yıl sonu faiz ve enflasyon beklentileri yukarı doğru revize edilebilir.24-29 arasında olan TCMB yıl sonu enflasyon hedefi de yaklaşık %35 e kadar yükselebilir.
*TCMB rezervlerimizin 10 milyar dolar erimesi nedeniyle ek kaynak bulmamız gerekebilir.
*Döviz kurlarının yükselmesi nedeniyle başta akaryakıt olmak üzere dışa bağımlı olduğumuz temel ihtiyaçlarımıza (doğalgaz, elektrik vd.) zam gelebilir. Bu da temel sanayi ürünlerine yansıyacaktır.
*mart ayı enflasyon oranı bu durumda %3,5-4 seviyesine kadar yükselebilir ve bu da yıllık enflasyonu olumsuz etkileyecektir.
*Mevduat faizleri yükseleceğinden kredi faizlerinin de artması gerekebilir. Ancak bu da zaten kırılgan olan sanayi üretimini zora sokar, ihracat rakamlarımızı, işsizlik oranımızı olumsuz yönde etkiler.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar