Yaklaşık üç yılı aşkın süreden bu yana devam eden yüksek enflasyon dönemi,2024 yılının ikinci yarısından itibaren orta vadeli planda öngörüldüğü gibi azalma eğilimine girmesine rağmen yılbaşında yapılan ücret ve maaş tutarlarından bir miktar kayıplara neden oldu. Son üç yıldan bu yana (Bu yılbaşı hariç (emekli maaşları ve asgari ücrete yüksek oranda zam yapılmasına rağmen maaşlar daha ele geçmeden enflasyon karşısında ermeye devam ediyordu. Bu yıl da diğer yıllara oranla az da olsa alım gücü yılın ilk iki ayında erime eğilimine girdi. Erime eğilimine diyorum çünkü yıl sonuna kadar asgari ücrete zam yapılmayacak. Emeklilere ise yılda iki kez zam yapılıyor ama en düşük emekli maaşı asgari ücretten yaklaşık yüzde kırk daha az miktardadır. Bu durumda önümüzdeki süreçte yoksulluk oranı artacak gibi gözüküyor.
Diğer taraftan TÜİK verilerine göre genç nüfusumuz azalırken yaşlı nüfusumuz da artmaya devam ediyor. Yani emeklilerin sayısı da çoğalacak anlamını çıkarabiliriz. Emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır ve karşılığı bu kadar az maaş olmamalıdır. Yıllardan bu yana devam eden gelir adaletsizliği en çok dar ve sabit kesimde görülkmekte, en yüksek %20 lik gelir grubundaki kesim milli gelirden %48,2 pay alırken en düşük gelire sahip %20 lik kesim milli gelirden %5,8 pay almaktadır. Öte yandan fert başına milli gelirimiz yaklaşık on beş bin dolara kadar yükselmesine rağmen bazı kesimlere yansımadığı bir gerçektir.
Yukarıda enflasyonun kâğıt üzerinde de olsa, TÜİK in yaptığı hesaplamalara göre de olsa düşme eğilimine girdiğini yani dezenflasyon dönemini yaşamakta olduğumuzu belirtmiştim. Dezenflasyon enflasyonun yükselmesinin yavaşlaması demektir. Halk arasında enflasyonun düşmesi, fiyatların düşeceği anlamında yanlış olarak bilinmektedir. Hâlbuki fiyatların daha az oranda yükselmesi anlamına gelir. Örneğin ocak ayında hatırlayacağınız üzere enflasyon oranı %5 idi ama şubat ayında %2,97 ye gerilemiş. Buradan yola çıkarsak enflasyonun5-2,97=2,03 olduğuna göre fiyatlar geçen aya göre şubatta %2,03 oranında daha az yükselmiştir. Yani düşmemiş aksine azalan oranda yükselmiştir.
Önümüzdeki sürece bakacak olursak; bildiğiniz üzere 2025 yılı sonu enflasyon hedefi %24 olarak TCMB tarafından öngörüldü ve Sn. Fatih Karahan tarafından hedefi tutturmak için her türlü kararı alabileceklerini yani sıkılaştırılmış para politikası başta olmak üzere benzer uygulamaların yapılabileceğini ifade etti. Basit bir hesap yapmaya çalışalım: Yıl sonu enflasyonu %44 idi ve 44-24=%20 lik bir oran 2025 yılı için indirilmesi gerekir. Bunun %7,2 lik kısmı maalesef yılın ilk iki ayında yaşandı ve geriye kaldı %12,8 lik bir enflasyon oranı. Önümüzde yıl sonuna kadar 10 ay olduğuna göre 7.2/10=%.0.72 her ay ortalama enflasyon oranı çıkması gerekir ki bu da çok zordur hatta imkansızdır. Çünkü bu yıl 1,95 trilyon TL faiz ödeyeceğimiz gibi bir o kadar da bütçe açığımız gözüküyor. Gerçi 14,7 trilyon TL lik gelir bütçemiz var ama ilerleyen dönemde bazı aksaklıklar çıkabilir. Yani bazı zam ve ek vergiler yürürlüğe konabilir. Tabii ki bu anlatmaya çalıştıklarım her şeyin normal seyrettiği bir süreç için geçerlidir. Yakın dönemde yaşadığımız (Allah tekrarını göstermesin) başta deprem olmak üzere sel baskını, orman yangını gibi beklenmedik olaylar yaşamayalım. Ayrıca dünya üzerinde de bir takım olumlu veya olumsuz gelişmeler ülke olarak biz de etkileyebilir. En basit örnek vermek gerekirse Suriye’de yaşanan gelişmeler bizi yakından ilgilendirmektedir ve Trump ın ikinci defa ABD başkanlığına seçilmesi de bize bazı yaptırımlar uygulayabilir.2017 yılında rahip bronson olayında dolar kurunun 4 TL de 7 TL’ye çıktığını, Sn. Cumhurbaşkanımıza yazdığı mektubu, yıllardan bu yana mücadele ettiğimiz PKK ya binlerce tır silah gönderdiğini, Barış Pınarı harekatın durdurmak durumunda kaldığımızı unutmayalım. Kısaca özetlemek gerekirse ABD de bize dost olmaz. Dolayısıyla bize dönük bazı problemler çıkabilir ve bu da en başta ekonomimiz için son derece önemlidir.
Benzer olumsuzlukla inşallah olmaz ama olursa da her dönem olduğu gibi ekonomik olarak en çok etkilenecek kesim dar ve sabit gelirliler olacaktır
Aşağıda DİSK-AR tarafından kayıp izleme raporunda yer verilen bilgileri okuyabilirsiniz.
DİSK-AR, Ücret Kayıpları İzleme Raporu’nu yayımladı. Emek gelirlerinde vergi ve kesintiler ile enflasyon yüzünden yaşanan kayıpları aylık olarak izlemeyi amaçlayan raporda, Ocak ve Şubat 2025’te TÜİK tarafından açıklanan yüzde 7,42 olan iki aylık resmi enflasyonun emek gelirlerinde yarattığı toplam kaybın en az 101 milyar TL olduğu hesaplandı.
Raporda, Ocak ve Şubat 2025’te iki aylık resmi enflasyonun işçi ücretlerinde yarattığı kayıp 55,8 milyar TL olarak hesaplanırken memur maaşlarındaki kayıp 22,6 milyar TL, emekli aylıklarındaki kayıp ise 22,8 milyar TL olarak tahmin edildi. Emek gelirlerindeki iki aylık toplam kayıp ise en az 101,2 milyar TL olduğu belirtildi.
Yapılan hesaplamada asgari ücretin 2025’in ilk iki ayında enflasyon karşısında bin 640 TL eridiği tespit edildi. Ayrıca asgari ücretin ve en düşük memur maaşının çok altında belirlenen ve emeklileri açlığa mahkûm eden aylıklar, enflasyonun etkisiyle daha da düştü. En düşük emekli aylığı iki ayda bin 74 TL değer kaybetmiştir. 14 bin 469 TL’lik en düşük emekli aylığı Ocak-Şubat 2025’te iki aylık enflasyon kaybı sonrası 13 bin 395 TL’ye geriledi.
Kaynak: DİSK-AR
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar