2021 HAZİRAN AYI ENFLASYON RAKAMLARI
Zafer ÖZCİVAN – EKONOMİST
Enflasyon rakamları her ay TÜFE (Tüketici fiyat endexi) ve ÜFE (üretici fiyat endexi) ele alınarak hesaplanır ve TÜİK (Türkiye istatistik kurumu) tarafından kamuoyuna açıklanır.
Tüfe, tüketicilerin temel ihtiyaçlarını satın almalarında yaşanan fiyat değişimlerini ifade eder. Hesaplama yapılırken ayakkabıdan konfeksiyona, sebzeden süt ürünlerine, temizlik maddelerinden enerji tüketimine kadar her ürün ayrı ayrı ele alınarak fiyat değişimleri ölçülerek sonuca ulaşılır. Hesaplama bir önceki aya göre, bir önceki yılın aralık ayına göre, bir yıl önceki aynı aya göre ve on iki aylık ortalamalara göre olarak değerlendirilir.
ÜFE ise üreticilerin hammadde ve yarı mamul fiyatları dikkate alınarak ürün maliyet fiyatlarındaki değişimden ibarettir. ÜFE de tüfe gibi bir önceki aya göre, bir önceki yılın aralık ayına göre, bir önceki yılın aynı ayına göre ve on iki aylık ortalamaya göre hesaplanır. Üretim maliyeti, birçok yarı mamul, hammadde, işçilik, enerji gibi giderleri içerdiği için bütün bu faktörlerin üretime olan maliyeti katılarak üretim maliyeti elde edilir ve üretici fiyat endexine ulaşılır.
Haziran 2021 ayı TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları
TÜFE
Bir önceki aya göre: %1,94
Bir önceki yılın aralık ayına göre =%8,45
Bir önceki yılın aynı ayına göre: %17,53
On iki aylık ortalama =%14,55
ÜFE
Bir önceki aya göre = %4,01
Bir önceki yılın aralık ayına göre =%22,04
Bir önceki yılın aynı ayına göre =%42,89
On iki aylık ortalama=%25,38
Olarak açıklanmıştır.
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü gibi üretici fiyat enderi yıllık bazda %42,89 iken tüketici fiyat endeki yıllık bazda %17,53 olarak belirlenmiştir. Ancak normal şartlarda TÜFE ile ÜFE arasında 1 veya 2 puanlık fark olması gerekirken haziran ayında bu oran iki katından fazladır. Bu ne demek? Üretici yaklaşık %43 oranında yüksek maliyetle elde ettiği ürün veya ürünleri, tüketici yaklaşık %25 artan maliyetle satın almaktadır. Başka bir ifade ile üreticinin zarar ederek ürün satması anlamına gelir ve bu da olanaksız olduğu düşünülürse bir sonraki temmuz ayının enflasyon rakamları yüksek olması kaçınılmazdır. Yani enflasyon daha da yükselecek, tüketici daha fazla maliyetle ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalacaktır. Bundan önceki aylarda da yazdığım gibi tüfe ile ÜFE arasındaki farktan dolayı enflasyon bu ay yüksek çıkmıştır.
Öte yandan vatandaşın enflasyonu %40 civarında gerçekleştiği de bir gerçektir. Çünkü hepimiz bir tüketiciyiz ve temek ihtiyaçlarımızı satın alarak gidermek zorundayız. Geçen aya göre market Pazar fiyatları en az %10, geçen yıla göre ise %40 civarında arttığı kolayca gözlemlenebilmektedir.
Olayla vatandaş olarak baktığımızda yılbaşında verilen emekli zamları uçup gitmiş hatta zamlar enflasyonun altında kalmıştır. Sadece emekliler değil, asgari ücretliler, ek ödeme ile geçinenler de son derece zorlukla geçimini sağlamaya çalışmaktadır.2021 yılı ikinci yarısı için işçi emeklileri %8,45, memur emeklileri ise %5,45 zam alacaklardır. Bu oranların yeterli olmadığı aşikardır ve emeklilerin geçim sıkıntısı her zaman olduğu gibi devam edecektir.
Bir diğer konu önceki aylarda, Merkez Bankasının politika faizini %19 dan aşağıya çekebileceği (temmuz ağustos aylarında) açıklanmıştı. Ancak yaşadığımız enflasyon ortamı nedeniyle bu mümkün gözükmediği gibi faizlerin yükselmesi de gündeme gelebilir.
Merkez bankasının sıkı ve sürdürülebilir para politikaları uygulamasına devam etmesi gerekir. Yani dolaşımdaki parayı çoğaltmadan arz talep kanunu gereği arzı azaltıp fiyatları dengede tutarak enflasyonu kontrol altına almalıdır.
Üretim şirketleri politika faizinin 4/5 puan üzerinde kredi aldıkları için bu maliyeti üretim birimlerine eklemek zorundadır. Bu da enflasyonu körükler. Faizler düşürülürse bu defa da döviz kurlarında artış meydana gelecektir. İhracat işletmeleri açısından dövizin yükselmesi önemlidir ama ithal girdilerin maliyeti de artacaktır. En ideal oranı ithalattan daha fazla ihracat yaparak cari fazla vermemizdir ama bugünkü ekonomik ortamda bu zor gözükmektedir.
Saygılarımla.
Zafer ÖZCİVAN – EKONOMİST
* 1959 yılında Antalya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. İlkokuldayken başladığı satış işine üniversitede Tahtakale’de kurduğu şirketiyle devam etti. Yirmi yıl kendi işini yaptıktan sonra hırdavat sektöründe faaliyet gösteren büyük ölçekli firmalarda Satış ve Pazarlama Direktörlüğü yaptı. 40 yıldan fazla tecrübenin ardından şirketlere danışmanlık vererek iş hayatını sürdürüyor.